Cuma akşamı eski bakan eski Başbakanlık müsteşarı Efkan Ala’yı dinledim..
Mealen şöyle dedi: ‘Biz de seçim hükümetine girmeseydik ne olurdu düşünebiliyor musunuz’
Yani faraza AKP de CHP gibi MHP gibi bakan vermeseydi..
Söyleşiyi yapan ‘kaos olurdu, kaos olurdu’ diyerek tahrik etti. Ala onayladı, kaosa izin vermediklerini gururla ilan etti..
Aynı akşam Başbakan’ı dinledim o da aynı havada..
Bilmemeleri mümkün değil, çarpıttıkları, siyasete malzeme yaptıkları ortada..
550 vekilden biri başbakan olmayı kabul ettiği an hiçbir parti bakan vermese de seçim hükümeti kurulurdu..
Şöyle anlatayım.. Bugünkü hükümette yer alan AKP’li bakanların yerine de bürokratları,siyaset dışı isimleri koyun..
NTV’deki Basın Odası’nda da diğer televizyon tartışmalarında da gündeme geldi..
Erken seçimi sadece AKP’nin değil, CHP’nin de istediğini savunanlar şunu söylüyor:
‘AKP’nin yaptığı oyalama taktiğiyse, CHP ikinci görüşmede bu iş olmuyor diye masadan kalksaydı oyunu bozsaydı.
Koalisyon kurulmayacağı 40. günde değil, 10. günde belli olurdu. AKP’nin eli zayıflardı. 45. güne kadar zor dayanırdı.
Son günlere kadar beklediğine göre demek ki seçime gitmek CHP’nin de işine geldi..’
Cuma akşamüstü.. 18.00 suları.. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Meclis’teki odasındayız..
Bekleyen bekleyene.. Kapısının önü dolu..
İlk sorum TV’lerde dillendirilen bu iddia oldu..
PKK’dan başlayalım..Çözüm süreci ‘Dolmabahçe mutabakatının’ mart ayında yırtılmasıyla durdurulmuştu.. Buzdolabına kaldırılmıştı..
PKK’nın sesi çıkmadı.. Silaha sarılmadı..
KCK tepe yönetimi..
7 Haziran’da HDP beklenenin üzerinde oy alınca.. 80 milletvekiliyle Meclis’e girince.. Güneydoğu’da iktidar partisini ezip geçince.. Oy oranı Diyarbakır’da yüzde 79’a, Şırnak’ta yüzde 85’e, Hakkari’de yüzde 86’ya ulaşınca..
Oh çekip mutlu olacağına..
Bugünleri de görmek varmış diye sevineceğine..
Şenliklerle, festivallerle kutlayacağına silaha sarıldı..
Cemil Bayık silahlanma çağrısı yaptı..
Cumhur-başkanı’nı eleştiriyoruz..
Niye eleştiriyoruz?
Cumhurbaşkanı gibi değil, ‘başkan’ gibi davrandığı için eleştiriyoruz..
Anayasa’nın sınırlarını aştığı için eleştiriyoruz..
Fiili durum yarattığı için eleştiriyoruz..
*
Cumhurbaşkanı da cevap veriyor..
15-20 gün sonra adaylar kapılarımızı çalmaya başlar..
Ne diyeceğiz?
Hoş geldiniz..
Hoş geldiniz de niye bu kadar çabuk geldiniz? Sizi beklemiyorduk!..
Sebeb-i ziyaretiniz?
‘Hık mık, oy moy’ diyecekler.. Mührü partilerine basmamızı isteyecekler..
Yüzlerine söyleyeceğiz tabii..
90’lı yılların ilk yarısı..
Her gün şehit haberi geliyor, her gün bir ocak sönüyordu..
Her gün binler, cenaze namazında buluşuyordu..
Halk tepkiliydi.. İlk toplumsal tepki statlardan yükseldi..
Statlarda şekillendi..
Maçlardan önce binlerce kişi ‘İstiklal Marşı’ söylemeye başladı.. Gençleri askere uğurlama, törenlere, şölenlere dönüştü..
‘Şehitler ölmez, vatan bölünmez’ sloganı dillere pelesenk oldu..
Hem olan bitene bakalım.. Hem olacaklara..
7 haziran seçimlerinin üzerinden 75 gün geçti.. Büyük ihtimalle erken seçim resmen ilan edilecek..
Resmen diyorum çünkü cuma günü Cumhurbaşkanı süre dolmadan yeni seçim tarihini ilan etmişti.. ‘1 Kasım’da inşallah Türkiye tekrar seçimi yaşayacaktır ‘ demişti..
Türkiye 75 gündür hükümetsiz sayılır.. İstifa etmiş Başbakan, geçici hükümetle 75 gündür ülkeyi yönetmeye çalışıyor..
65 gün sonra seçim var.. Yemin töreni, başkanlık divanının kurulması derken 30 gün daha ekleyin..
Demek ki 95 gün sonra görevlendirme yapılacak.. Dişinizi sıkın!.
Türkiye altı ayının 75 gününü geçici hükümetle, en az 95 gününü seçim hükümetiyle geçirmiş olacak..
Daha önemlisi altı boyunca yaşama organı olmadan yönetilmiş olacağız.. Meclis devre dışı kalacak..
Övünmek gibi olmasın demeyeceğim..
Bugün pazar, affedin.. İzninizle bugün övüneceğim..
Valla hakkım..
Niye mi?
Siyaseti iyi okuduğum için hakkım..
Cumhurbaşkanı’nın düşünce dünyasını çözdüğüm için hakkım..
Falcılık yapmadığım, gerekçelendirdiğim için hakkım..