Öncelikle taksici muhabbetini geri püskürtmek için bize geçerli bir neden veren sayın yetkililere teşekkür ediyoruz.
Mecbur kalmadıkça binmediğimiz, ter kokulu, pis, bakımsız, yazın sıcak kışın soğuk, tangır tangur hart hurt kullanılan, hayvanların, insanların, bisiklet ve motorların üzerine üzerine sürülen, istemediği yere gitmeyen, gitse de surat asan, hiçbir zaman denetlenmeyen, verdiği (yani vermediği) hizmet karşılığında aldığı parayı en az hak eden İstanbul taksilerinin içinde olmamak için her yolu deniyoruz zaten. Büyük İstanbul uygarlığı izin verdiği sürece.
Ama mecbur kalınca ve o uğursuz sarı kapıyı açıp içeri girince bunlardan da beteri nedir biliyor musunuz? Taksici sohbeti dinlemek.
Zihni 7/24 komplolarla dolu, her şeyi, her konuyu kesinlikle bilen, ekonomiden de siyasetten de bilimden de aynı derecede ve herkesten çok anlayan, insanlığın halen çözemediği bir sürü meseleyi sırf bütün gün araba kullandığı için çoktan çözdüğünü düşünen bu zatı muhteremlerin, birikimlerini birkaç dakikalık bir yolculukta dahi üzerinize kusmasından daha fena bir şey yok bu şehirde. Belki Taksim Meydanı. Yok yok bu daha kötü.
Şimdi bu taksilerde güvenliğimiz için 7/24 kayıt yapılacak. 7/24 görüntü ve ses kayıtları biriktirilecek. Bu değerli görüşler ve bilgiler hard disklerde saklanacak. “Dinleyene, maruz kalana şimdiden hayırlı işler” dedim ben de sizin gibi. Ama öyle değilmiş hadise.
Muhtemelen birtakım güvenlik yazılımlarıyla bazı anahtar kelimeler aranacakmış. Bu gibi sistemler bu şekilde çalışıyormuş. Bunlara “sakıncalı kelimeler” demek daha doğru. 7/24 dinleme yapılan ortamlarda bu sakıncalı kelimeler duyulduğunda uyarı geliyor. Yani anahtar kelimeniz neyse ona göre uyarı geliyor. Neyi merak ediyorlarsa onu dinleme şansı yetkisi veriliyor kamu idaresine. Acaba hangi “sakıncalı” kelimeler aranacak? Bilmiyoruz. Hangileri gerekiyorsa onlar aranacak. Kimileri özel hayatın ihlali filan diyor da, gülüp geçiyorum. İhlal edilmedik bir kulağımızın...
Uzatmayayım.
Geçen taksiye bindim,
gene radyo sonuna kadar açık, gene içerisi pis kokulu, gene böyle tangır tungur dayak yer gibi gidiyoruz. Adam radyoyu kıstı (tabii ki kendi konuşacağı için yoksa beni düşündüğünden değil) dikiz aynasından arkaya baktı, sigarasından derin bir nefes çekti, biraz bekledi ve “abi” dedi. “Valla konuşamam her şey kaydediliyor, yarın öbür gün aleyhimizde
delil olarak kullanılabilir” dedim. “Bizde o sistem
daha takılmadı ki” dedi. Yanıt vermedim. Adeta bütün keyfini bozdum. Kafasıyla ters bir işaret yapıp, içinden muhtemelen “Bu cinsler hep beni buluyor” dedikten sonra yeniden radyonun sesini açtı. Önüne bakmaya,
gaza, frene, debriyaja aynı anda basıp mecburmuş gibi beyin yakan bir
haber bültenini bas bas dinlemeye ve sigarasından nefesler çekmeye devam etti. Ben derin bir oh
çekip kaderime razı bir şekilde dışarı bakmaya.
Teşekkürler yetkililer, böyle düşündüğüm için kendime fena halde bozuluyorum ama taksi böyle daha güzel.