Önce üst katınız-daki daire boşalıyor. Sonra bir süre boş kalıyor. Ardından birileri bu daireyi tutuyor. Daha sonra bir gün asansöre binerken ya da posta kutunuzu kontrol ederken duvarda bir A4 kâğıt görüyorsunuz. Dairede şu belediyenin şu numaralı izniyle tadilat başlayacaktır. Tadilatı 60 gün sürecektir. Anlayışınız için şimdiden teşekkür ederiz.
Sonra siz bu yazıyı hiç önemsemiyorsunuz. Bir iki gün daha geçiyor. Bir sabah Hilti sesiyle kırmaya başlıyorlar. Deprem oluyor ya da kafanıza bir şeyler yıkılıyor ya da bombalar patlıyor gibi birtakım seslerle yatağınızdan fırlıyorsunuz. Bu artık sizin hayatınızdır.
60 gün. Tadilat güncesi olsa nasıl olurdu acaba?
Sevgili günlük, bugün musluklar takıldı. Ama değiştirtmeyi düşünüyorum galiba...
Sevgili günlük, bugün elektrikçi geldi prizleri halletti.
Sevgili günlük, mutfağı baştan aşağı yıkıyoruz biz.
Sevgili günlük, ışıkları beğenmedik bir de tavana gömmelisini denemek istiyorum.
Sevgili günlük, musluklar yanlış takılmış, duvarı kırmak lazım dediler kırın dedim.
Sevgili günlük, mutfak açık olsa harika olur diye düşündük, elimiz değmişken ara duvarı da yıkıyoruz. Nasıla 60 gün iznimiz var ve bu gürültünün içinde yaşamak zorunda değiliz. Neden omasın?
Sevgili günlük, tavana zevksizlik abidesi beyaz ışık veren spotlardan gömmek için en az iki gün daha matkapla takılacağız.
Sevgili günlük, salonun ortasındaki sütun çok ortada duruyor, o sütunu 30 santim sağa almaya karar verdik.
Sevgili günlük, duvarları sadece boyatmakla yetinmiyorum. Çok eski usul bu. Kırdırıp, sıvaları kazıtıp, tuğla döşetmek istiyorum ki 60 gün boşa gitmesin.
Sevgili günlük, banyoda klozeti tam karşı duvara almaya, kapıyı da biraz daha sola almaya karar verdim.
Sevgili günlük, balkondaki fayanslar biraz pis gibi mi ne? Kırdırıyorum.
Sevgili günlük, duvarın içine monte edilen helalardan istiyorum. Kıralım mı?
Sevgili günlük, balkon duvarındaki orijinal kırma mermer cepheyi tırnak söker gibi tek tek söktürüp yerine kırma mermer görünümlü fayans yaptırmak süper olmaz mı? Taklidi varken orijinaline ne gerek var? Kırın dedim.
Sevgili günlük, parkeler bir yerde açılmış gibi, usta bunu böyle yapamayız, hepsini söküp yeniden yapmamız lazım dedi. Söktürüyorum.
Sevgili günlük, tavanı deldirip üst kata pencere yaptırmak istedim, izin vermediler, üst kata karışamıyormuşuz.
Sevgili günlük, gömme dolapları kırdırdım, yeni dolaplar taktırıyorum.
Sevgili günlük, pencereler değişiyor, ayrıca balkona da katlanan camlardan yaptırıp tepeye ısıtıcı taktırıyorum ki evimiz ev gibi değil plaza yanı lahmacuncu gibi görünsün. Tepeye de beyaz florosanları ihmal etmedik tabii ki...
Düşündüm, taşındım, ıkındım, 17 günü yazabildim. Daha 34 gün var. Tadilat güncesinin devamını sizin hayal gücünüze bırakıyorum. Bugün İstanbul’da yanında inşaat olmayan, alt katında, yan dairesinde, üstünde tadilat yapılmayan tek bir ev yok.
Ve elbette anlayışlı olmak size düşüyor. Dev kamyonlara, kepçelere, sevimli Hilti’lere, matkaplara, testerelere anlayışlı olmamız gerekiyor. Çünkü kimse, hiçbirimiz inşaattan önemli değiliz. Varlığımız inşaata armağan.
Etrafıma bakıyorum, bu gürültüye patırtıya değiyor mu, daha güzel daha medeni bir ortamda yaşıyor muyuz bari bu kadar çileden sonra diye soruyorum.
Yanıtı siz değerli okurlara bırakıyorum...