Spotify, Britanya kültür araştırmasını yayınladı. Başlığı “Culture Next Report”. Rapordaki en çarpıcı gerçeklerden biri şu: Z kuşağı, yani üç aşağı beş yukarı 20’lerindekiler, yalnız olduklarını düşünüyor. Yapılan ankette her 100 gençten 64’ü, insanların 10 yıl öncesine göre daha yalnız olduğunu söylemiş. Bu yalnızlıklarını müzik paylaşarak gidermeye çalışıyorlarmış. Platformdaki ortak listelerin yüzde 52’si Z’ler tarafından hazırlanmış. Son iki yılda kullanıcılar tarafından hazırlanan ve paylaşılan listelerin yüzde 60’ını Z’ler yapmış.
2000’lerdeki dijital dönüşüme paralel olarak bireyselleşen müzik dinleme eylemi, anlaşılan o ki yavaş yavaş yeniden kollektif olmaya doğru evriliyor. 1970’lerden 1990’ların sonuna kadar insanlar evlerinde toplanıp müzik dinlerler, sohbet edip tartışırlar, birlikte vakit geçirirlerdi. 2000’lerle birlikte müzik dinlemek teknolojinin de gelişmesiyle giderek bireysel bir deneyime dönüşmüştü. Bu durum değişiyor. Anlaşılan o ki ihtiyaçlara bağlı olarak online ya da offline ortamlarda müzik dinlemek artık yeniden birlikte yapılan sosyal bir eylem.
Spotify raporuna göre Z’ler yapay zekâ özelliğini en fazla kullanan yaş dilimiymiş. Normaldir ama üzücü buluyorum. Yapay zekâ botuyla müzik keşfetmeye çalışmak gerçekten de büyük bir yalnızlık belirtisi. Evinin camına “yalnızım” pankartı as daha iyi.
Tıpkı algoritma gibi o da asla bir insandan gelecek tavsiyenin yerini tutmaz. Yalnızız, diyen bir kuşağın evden çıkıp insanlarla tanışması lazım herhalde. Ama o da kolay değil biliyorum. Hayat pahalı, dışarı çıkmak pahalı. Evde bilgisayarı açmak daha kolay ve ucuz.
Malumun ilanı
Podcast’ler Z kuşağının yeni tutkusuymuş. Podcast ve video podcast dinleme ve izleme alışkanlıklarından büyük artış varmış. Dinlemeyi anlıyorum ama izlemenin artması herhalde Spotify’ın “audio” deneyimi öne çıkaran yaklaşımıyla çok örtüşmüyor gibi geldi. Yoksa o ilke geçmişte mi kaldı artık?
Müzikte ortak zevkler, flörtler ve ilişkilerde en önemli unsurmuş. Bu her zaman böyleydi zaten, Z’lere özel bir durum değil. Spotify’ın bu veriyi hayretle müjdelemesi ne bileyim, malumun ilanı gibi geldi bana.
Buna karşılık Z’lerin duygusal ve nostaljik bir kuşak olduğu bilgisi ilginç. Raporda 20’lerinde de olsalar, first kiss (ilk öpücük), first date (ilk buluşma), first break up (ilk ayrılık) gibi “ilk”li listelere meraklı oldukları anlatılıyor. Bu listelerin popülerliğine şaşırdım. 20’li yaşlarında 10’lu yaşlarından nostalji hissiyle bahseden bir kuşağın 50’lerini merak ediyorum doğrusu.
Bunun yanında POV ve iykyk listleleri pek modaymış. POV (point of view) kişisel bakış açısı/kişisel deneyim demek. “Bence” yani… Iykyk (if you know you know) ise açıklaması biraz daha güç bir ifade. Türkçeye “anlayana” diye çevirebiliriz belki. Bu iki sosyal medya kalıbı çerçevesinde üretilen kişisel listelerin yüzde 72’si Z’lerden gelmiş.
Z’ler, Spotify üzerinde hoşlarına giden listeleri yapmayı başarabilen markaları benimsiyormuş. Yani müzik bilmeden gençlere ulaşmak imkansız gibi bir şey. Bilinen bir gerçeğin altını çizmiş olalım.
İki de isim verelim. Chappel Roan ve Artemas, Z kuşağının iki yeni yıldızı. 2023’ün bu zamanlarında neredeyse sıfır stream’e sahip bu iki isimden Chappel Roan bugün aylık 50 milyona yakın dinlenme alıyor ve stat dolduruyor. Aynı şekilde Artemas’ın 2023 Mayıs’ındaki stream sayısı sıfır. Bugün aylık 22 milyonda. Hit şarkılarından “I like the way you kiss me” bir milyar dinlenmeye dayanmış durumda. Z dünyasında her şey çok hızlı gelişiyor.
Benim bu rapordan anladığım (Spotify’ın kendisini Z kuşağını en iyi anlayan sosyal medya platformu gibi göstermeye çalışmasının yanında), 20’lerindekilerin duygusal ve nostaljik olduğu, bu online dünyada birbirleriyle tanışmaya konuşmaya, fiziksel temasa ihtiyaç duydukları.
Gelecek galiba sanılanın aksine sanal değil fiziksel temasla şekillenecek.