Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçen hafta Spotify tarafından yapılan bir açıklamada platformun 2024 yılında müzik endüstrisine 10 milyar dolar ödeme yaptığı belirtildi. Ne kadar güzel. Büyük bir tutar ödenmiş, sektöre katkı sağlamış. Peki bu ödeme Spotify’ya dair sorunları çözer mi? Bence çözmez. Çünkü Spotify’ın abonelik sistemi, gelir dağılımı modeli ve popüler olanı daha da popülerleştirmek için kurulmuş algoritması müzisyenler için adil olmaktan hâlâ uzak. Bir defa aboneliklerden elde edilen gelirin dağıtılmasında problem var.

Haberin Devamı

Şöyle açıklamaya çalışayım. Ben bir plak aldığımda ödediğim para plağını aldığım sanatçıya gidiyor. Halbuki aynı sanatçıyı Spotify’da dinlediğimde Spotify’a ödediğim para en popüler sanatçılar arasında popülerlik oranında bölüştürülüyor. Ben eğer Spotify’ın 252 milyon ücretli abonesinden popüler müzikleri dinlemeyen biriysem, benim sevdiğim gruplar benim ödediğim paradan neredeyse hiç yararlanamıyor. Popüler olmayan X grubu diyelim, müziklerini evet Spotify üzerinde dağıtabiliyor ama bunu yaptığı için kendi hak ettiği geliri popüler olan isimlere aktarmak durumunda. Sistem böyle.

10 milyar dolardan benim dinlediğim sanatçı ne kadar pay alıyor beni işin bu kısmı ilgilendiriyor özetle. Abonelerin ödediği ücretin, sadece dinlediği sanatçılara bölüştürüldüğü bir sistem neden oluşturulamasın? Teknoloji o düzeyde değil mi yoksa? Algoritmanın devamlı en popüler olanı önerdiği, birbirinin aynı seri üretim pop şarkılarını herkese neredeyse zorla dinlettiği bir ortamda bu gelir dağılımı iyice bozuluyor. Ya siz de bu seri üretime katılacaksınız sanatçı olarak para kazanmak için ya da şarkılarınızın platformda varolmasıyla yetineceksiniz.

Gelir meselesi tek sorun da değil. Spotify müziğin kalitesiyle, içeriğiyle ilgilenmeyen bir ortam. Doğal olarak ne olursa olsun yeter ki dinlensin mantığıyla işliyor. Yani Spotify, pasif bir müzik kitaplığı değil, en büyük düşmanının sessizlik olduğu aktif bir müzik makinesi. Teoride müzisyenlere dünyanın dört bir yanından ulaşılma şansı tanıyan bir özgürlük ortamı gibi görünürken gerçekte dinleyiciyi dar bir çerçeveye, sanatçıyı belli bir formata, hem de belli bir frekansa hapsediyor.

Haberin Devamı

Her hafta ya da iki haftada bir şarkı yayınlamayan müzisyenler, yani müzik makinesini beslemeyenler Spotify içinde yok olmaya, unutulmaya mahkûm. Bugün yerleşik, tanınmış isimler dışında hiçbir sanatçının üretmek, düşünmek çalışmak için zamanı yok. Devamlı yıpratıcı bir koşu içindeler.

Her hafta yeni bir şey yayınlamak ve Spotify’ın listelerini beslemek zorunda olmak büyük bir stres. Müzisyenler artık bana kalırsa müzik yapmıyor, Spotify için çalışan birer köleye dönüşmüş durumdalar. Onların yetişemediği noktada da yapay zeka devreye giriyor. En kötüsü de bu.

Bugün “chill”, “relax” gibi etiketleri arattığınızda karşınıza çıkan, size önerilen algoritmik listelerde yer alan şarkıların giderek daha büyük kısmı yapay zekâ işi. Sanatçılar da sahte. 600 farklı isimle binlerce şarkı yükleyerek İsveç’in en çok kazanan sanatçısı olan bir prodüktörün haberini ben de bu köşede yazmıştım.

Haberin Devamı

Spotify, az sayıda popüler sanatçıdan oluşan vitrininin gerisinde giderek müzisyensiz bir müzik platformuna dönüşüyor ve yapay zekâ kullanımı artıp geliştikçe ve karmaşıklaştıkça bu durum hızlanacak gibi görünüyor.

Yani 10 milyar dağıttık kulağa hoş gelen bir cümle. Gerçekler ise bambaşka.