İngiltere şu günlerde bir çınar ağacını konuşuyor. İngiltere’nin kuzeyinde Northumberland bölgesinde bulunan bu sembol ağaç henüz bilinmeyen bir nedenden kesildi. Faili hala bulunamadı. Polis ağacın çevresini kordona aldı. Parmak izi aranıyor, ağacın gövdesine bulaşmış bulunan bir tür yağ inceleniyor. Yani cinayet araştırır gibi araştırıyor polis.
Özelliği neydi bu ağacın? Roma İmparatoru Hadrianus tarafından yaptırılan adı üzerinde Hadrianus Duvarı’nın hemen yanı başında biten bu 200 yıllık çınar, yıllarca bu bölgeye uğrayan turistlerin fotoğrafını çektiği manzaranın önemli bir aktörüydü. Aktörüydü derken aslında cidden aktörlüğü de var. Kevin Costner’ın oynadığı Robin Hood filminde meşhur sahnelerden birinde manzaranın tam ortasında yer alıyor. Kevin Costner’ın Morgan Freeman’la Hadrianus Duvarı üzerinde yürüdüğü sahneler burada çekilmiş. Çoğu insan bu ağacı öncelikle bu filmden tanıyor. Ama sonra ağaç giderek ünleniyor ve bölgenin en önemli turist atraksiyonu ve İngiltere’nin en ünlü ağacı oluyor.
İlginçtir bu meşhur ağaç bir gecede –belli ki- elektrikli testereyle acımadan kesilmiş. Olay araştırılırken ve polis olayı kesin olarak “suç” diye tanımlarken, insanlar bu ağaçla ilgili anılarını ve fotoğraflarını paylaşmaya başladı. Bir haftadır ağaçlı fotoğraflar basın yayın kuruluşlarının sayfalarını süslüyor. Adeta kaybedilen bir büyük yazar, sanatçı, devlet büyüğü gibi arkasından hikayeler anlatılıyor ve insanlar olay yerine akın ediyor. Her ağacın bir karakteri var. Her ağaç bir karakter. Ağaçlar sayı değil. Şu kadar kestik ama bu kadar diktik gibi yaklaşımların ne kadar manasız ve aldatıcı olduğunun kanıtı bu çınar ağacı vakası.
Sevdiğiniz grubun tişörtüne kaç lira verirsiniz?
Önceki hafta izlediğim PJ Harvey konserinde bir tişört, Türk lirasına çevirdiğimizde 1300 TL, bir sweatshirt ise yaklaşık 2000 TL’ye satılıyordu. Bilgi için söylüyorum İngiltere’de normalde merchendise denen grup için tasarlanmış hediyelik ürünler bunun yarı fiyatına satılırdı. Şimdi dudak uçuklatan fiyatlar görüyoruz. Ama nedeni var.
Sanatçılar artık ne stream’den ne de konserlerden doğru dürüst gelir elde edemiyor. Özellikle büyük sponsorları olmayan orta ve küçük ebattaki sanatçılar çoğu zaman salon dolu olsa bile kirayı zor denkleştiriyor. O yüzden konser sırasında satılan plak CD ve plak formatındaki albümler, tişört, çanta, şapka ve diğer ürünler önemli bir gelir kapısı oluyor. Sektörde gelir dağılımı bu kadar bozuk olduğu sürece tişört fiyatları daha çok artar.
Ama yine de alınmaz demiyorum. Sevdiği sanatçıya destek olmak isteyen almalı. Başlıktaki sorunun da elbet makul bir yanıtı olmalı.
AC/DC gelmiyor
Geçenlerde bir afiş gördüm. AC/DC Türkiye’ye geliyor gibisinden bir algı yaratılmış. Türkiye’ye geleceği duyurulan, grupla zamanında tek bir 45’lik kaydetmiş olan (1973’te) Avustralyalı müzisyen Dave Evans. Evans bir şarkı söylemiş, sonra Bon Scott gelince gruptan ayrılmıştı. Bon Scott’ın 1980’deki ölümünün ardından da Brian Johnson solist olmuştu.
AC/DC henüz daha yeni bir araya gelmeyi değerlendiriyor. Solist Brian Johnson’ın işitme sorunu yüzünden 2016’dan bu yana sessizlerdi. Önceki gün Power Trip Festivali’nde sürpriz bir şekilde sahneye çıktılar. Johnson da bu vesileyle bir araya gelmek ve yeni şarkılar kaydetmek istediğini söyledi. Elimizdeki bilgi bu. Gelen giden yok. Böylece gelmesi haber olacak bir grubun gelmemesini de haber yapmış olduk. Bunu da başardık.