Plak satışları dünyada 1988’den bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. 2015’ten 2016’ya yüzde 46 oranında arttı ve toplamda 416 milyon dolarlık bir endüstriye dönüştü. Sektörün 2017 beklentileri dünya çapında 40 milyon plak satışı ve 1 milyar dolarlık gelir. 10 yıl önce hayal bile edilemezdi.
CD hâlâ sayı olarak çok satıyor. Ama yüzde 17’lik bir düşüş yaşamış geçen sene. Her sene bu düşüş devam ediyor. Dijital dinleme gelirleri, malumunuz, 2013’ten bu yana yüzde 500 büyüdü.
Bir ihtiyaçmış
Plaktaki yükselişi şöyle anlatmak mümkün; bugün stream servislerinin ücretsiz üyeliklere gösterdiği reklamlardan elde ettiği gelir yıllık 385 milyon dolar. Yani plak ekonomisi ücretsiz stream ekonomisinden büyük.
Nasıl oldu, neden oldu başka bir konu. Hepimiz biliyoruz ki insanlar müzikle aralarında fiziksel bir bağ kurmak istedi ve bir kısım insan bunu cep telefonuna dokunarak yapmaktan hoşlanmadı. İnsanlar müziği internetten dinliyor, sonra beğendiğini gidip plak olarak satın alıyor. Elbette bunu dinlemek için pikap alıyor, ses sistemi alıyor. Yani ekonominin boyutları ve içeriği giderek genişliyor, çeşitleniyor.
Burada kesin olan şu: Plak dinleyici tarafından geri getirildi. Geri çağrıldı. Çöpten çıkarıldı, diriltildi, kuyudan çıkarıldı ve başköşeye kondu. Emekliye ayrılacak, unutulacaktı; bir anda gençleşti, yeniden hayatımıza girdi. Moda oldu. Bunu sektör yapmadı, firmalar yapmadı, trend setter’lar da yapmadı. Bunu müzik dinleyicisi yaptı. Herkes onların peşi sıra geldi, plakla ilgilenmeye başladı.
Şimdi büyük alışveriş merkezlerinde, zincir kitapçılarda, giyim kuşam zincirlerinde plak olmazsa olmaz bir ürün. Birkaç yıl öncesine kadar ikinci el alınıp satılan bir şeyken bugün pırıl pırıl baskılar var karşımızda. Eski plakların yeniden basıldığını, yeni albümlerin plak formatında dağıtıldığını görüyoruz.
Geçen hafta sonu Dünya Plak Günü’ydü. Bugüne özel dünyanın neredeyse bütün müzik mağazalarında etkinlikler yapıldı. Bir sürü grup sanatçı o güne özel koleksiyonluk plaklar bastı.
Geri döndü işte
Peki hiç düşündünüz mü bu plaklar nerede basılıyor? Bu talebi kim karşılıyor? Mesele şu ki büyük üreticiler ve global firmalar plağı mezara girmeden öldürdükleri için bundan 20 yıl kadar önce bu alandaki neredeyse bütün yatırımlarını durdurdular. Plak üretimi “nesli tükenen zanaatlerimiz” gibi bir şey olacaktı. İkinci el plaklar sadece meraklıları tarafından alınıp satılacak, yeni plak bir daha basılmayacaktı.
Ama böyle olmadı. Çok teknik ve ekonomik düşündüler, insan ruhunu ve ve müziğin doğasını hesaba katmadılar. Müzikle gruplar, sanatçılar ve dinleyici arasındaki ilişkiyi galiba biraz küçümsediler. Dijital her şeyi halleder sandılar. Ama hayır plak geri döndü işte.
Ve onun geri dönüşüyle birlikte bir endüstri de yeniden canlanmaya başladı. Bitti denilen bir sektör yeniden doğdu, dünyanın dört bir yanında girişimciler plak işine soyunmaya başladı. Plak basımı ve üretimi için 2017 model teknolojiler devreye girdi. Bu sektör giderek canlandı. Bu konuda ilginç bilgileri yarınki yazımda sizinle paylaşacağım.
Dinlemeniz gereken 4 şarkı
- “Lust For Life” - Lana Del Rey (ft. The Weeknd): Üzgün romantik Lana Del Rey ve en az onun kadar üzgün ve duygulu nu-soul / pop insanı Abel Tesfaye’nin (The Weeknd) bu üçüncü ortak çalışması. Sarkazm bir yana, şarkı dikkat çekici.
- “The Robots (3-D)” - Kraftwerk: Kraftwerk sekiz albümlük performansını 3D blu-ray formatında bir box set olarak piyasaya sürecek
26 Mayıs’ta. Çağdaş sanat müzelerinde verilmiş özel performanslar bunlar.
Box set’in öncüsü “The Robots”un yeni bir versiyonu.
- “Lead Me On” - Curtis Harding: 2015 tarihli “Soul Power” dan bu yana radarımıza giren Curtis Harding eski usul soul müziğini günümüze taşıyan en yetenekli isimlerden. Şarkı “The Man in the High Castle” dizisinin soundtrack albümünde yer alıyor.
- “Sugar for the Pill” - Slowdive: 90’ların efsane shoegaze ekibi son albümünden 22 yıl sonra “Slowdive” adında yeni bir albüm yayınlayacak yakında. Bu single, klasikleşecek bir albümün işareti.
Masa üstünden notlar
“Spirit” - Depeche Mode
Artık 14. albüme gelmişiz. Depeche Mode uzun, dalgalı, biraz savrulmalı macerasında yolunu hiç şaşırmadı. Grubun geçen yıllarla birlikte hatları iyice oturan müziğini bugün bir saniye dahi duyduğumuzda ayırt edebiliyoruz. Ne şarkının adını ne sözleri bilmemize gerek var. Depeche Mode’un “Spirit”i (Mute / Sony Music) içerik olarak dünyanın berbat gidişatına işaret ediyor. İnsanlığın kendine yaptığı eziyetten bahsetmeyen tek şarkı yok. Trump’ı seçen insanlık, diktatörleri iş başına getiren insanlık, doğayı katleden, insanları yoksulluğa açlığa terk eden, öte yandan lüksün keyfini süren insanlık. Müzikal açıdan ise Dave Gahan’ın niteliğini hiç kaybetmeyen harika vokali eşliğinde bir techno / new wave-blues dinliyoruz. Şikayetimiz yok.