Her şehrin kendine has özellikleri var. Mesela İstanbul’da binaları genişletmek için kat çıkılır. Kaçak kat çıkmak diye bir ifade var dilimize yerleşmiş olan. Aileye yeni biri eklendikçe, sayı arttıkça yanlara değil yukarıya çıkmak kolay gelmiş. Yanlarda yer yok, birinci sebep bu. İkincisi de yukarı çıkmak kolay. Hem manzara da değişiyor, güzelleşiyor. Yamuk yumuk da yapılsa nasılsa bir noktada ruhsat gelecek.
Londra’da sistem başka. Burada yukarı çıkışlara hiç hoş bakılmıyor. Büyük cezalar var. Şehir, merkezdeki bir iki mahalle ve Canary Wharf dışında genel olarak iki üç katı geçmez. İnsanların Britanya genelinde ev genişletme kültürü çatı katlarının tavanını şartlara uygun düzenleme veya bahçelere doğru evi genişletme şeklinde süregelmiş. “Extention” denen bu ilavelere kolay ruhsat alınıyor. Satılık evlerin fiyatlarına bile etki ediyor ilaveler. İlave oda açmaya uygun ev deniyor mesela. Kiminin çatı katına genişletme izni veriliyor, kiminin bahçesindeki çardağı eve katmaya.
Ama asıl enteresanı bodrum katları. Londra’da evler asıl yerin dibine doğru genişliyor. Dışarıdan bakıldığında tek ya da iki katlı görünen evler arzın merkezine doğru iki kat daha inebiliyor. Bodrum katı açma büyük bir endüstri. Bu konuda uzmanlaşmış inşaat ve mimari firmaları var. Yolda yürürken mesela karşınıza zaman zaman dev bir metal konteyner çıkar. İçi toprak doludur. Evin tabanına kurulan sistemle kazılan toprak, tıpkı madencilikte olduğu gibi yürüyen bant sistemiyle bu konteynerlere aktarılır. O kadar çok var ki bunlardan artık. Giderek daha fazla dikkat çekiyorlar.
Bu kadar zahmet ekstra yatak odası ya da patates falan stoklayacağınız bir kiler için değil. Bodrum katlara havuz inşa etmek popüler. Kişisel jimnastik salonu, ya da saunaya da rağbet çokmuş. Bunların hepsini aynı anda da yapabiliyorlar yerinize göre. Kimi arabasını koymak için garaj yeri açtırıyor, (arabanın asansörle indiği yer altı garajları moda) kimisi hobi katı olarak kullanıyor. Kimi sinema ya da oyun salonu haline getiriyor, kimileri şarap mahzeni olarak kullanıyor ilave açılan bodrum katlarını.
Kimi bodrum katları evin yeryüzündeki alanından daha geniş. Böylelerine iceberg deniyormuş. Chelsea, Kensington gibi lüks, şaşaalı, İngilizlerden çok Arap ve Rusların yaşadığı mahallelerde başlayan bir alışkanlık ama şu an şehre yayılmakta. Kuzeye doğru Highgate, Hampstead hatta Islington bodrumcuların yeni istikametiymiş. Doğrudur, çünkü Londra’da ev çok pahalı. Evler küçük ve en ufak ekstra yer açmak büyük bir lüks. Bunu yukarı ya da yana doğru yapamıyorsanız, köstebek, tavşan ya da tilki gibi evinizin altını kazarak yapıyorsunuz. Aç açabildiğin kadar. 18 metre derine inen bodrumlardan bahsediliyor. Herhalde nükleer sığınak, panik odası gibi kullanımları da vardır kimilerinin.
Verilere göre 2017 yılında 4650 mega bodrum inşaatına izin verilmiş. 2021’deki bir başka veriye göre 7000 mega bodrum katı var. Bunlar sadece devasa bodrum inşaatları. Bir de normal sayılabilecek büyüklükte ve derinlikte olanlar var, onlar bu sayıya dahil değil. Jimmy Page’in, Kensington’da komşusu olan Robbie Williams’ın kazdığı dev bodrum projesini durdurmak için belediyeye başvurması gibi bodrum savaşları da var geçmişte. BBC’nin 2015 tarihli “Milyonerlerin Bodrum Savaşları/Millionaire Basement Wars” belgeseli bu durumu anlatıyor. Londra’nın altında bir tane daha Londra var yani anlayacağınız.
Kat çıkmak mı, kat inmek mi? İşte bütün mesele bu.