Kadın futbolunda dünya kupası bu pazar Sydney’de oynanacak İspanya İngiltere maçıyla sahibini buluyor. Bir aydır devam eden karşılaşmalar İngiltere’de büyük bir ilgiyle izleniyor. Final öncesi bütün haber merkezlerinde, dişi aslanları (kadın futbol millilere bu ad veriliyor) nerede izleyebilirsiniz, başlıklı rehberler dolaşıma sokuldu. Sürpriz değil bu durum, çünkü bu memleket futbolda öncü ülkelerden olma fırsatını asla başkalarına bırakmıyor. Kadın futbolunu da erkenden sahiplenmek istiyor. Bunun geçen seneden biliyorum.
2022’de Avrupa Kadın Futbol Kupası’na İngiltere ev sahipliği yapmıştı. O dönem sağlanan görünürlük son yılların en büyüğüydü ve pek çok yorumcu ve uzman kadın futbolunun erkek futbolu kadar büyük olmaya aday olduğundan bahsediyordu. Tribünler doluydu, pub’lar doluydu, meydanlar doluydu. İnternet yorumlarla patlıyordu. Mağazalar, spor markaları bu şampiyonanın rüzgarından faydalanmak için, hem de rüzgarı güçlendirmek için inanılmaz vitrinler yapmıştı. Oxford Street’te dolaşırken Nike, Adidas gibi büyük markaların mekanlarını adeta birer stadyuma çevirdiklerini hatırlıyorum. İngiltere milli takımı oyuncularının formaları da büyük bir hızla satılıyordu.
Ama bu kupadan da önce bu yükselişi görmek mümkündü. Pazar günleri Londra parklarına erken saatlerde giderseniz çocuk futbol antrenmanlarına denk gelirsiniz. Kimi yerde bütün gün devam eden bu hafta sonu kurslarında kızlarla erkeklerin sayısı artık neredeyse aynı. Öte yandan ilkokullardaki spor faaliyetlerinde kızların giderek daha fazla futbola meylettiği ben kişisel olarak kendi kızımdan da gözlemliyorum.
Televizyonlardaki spor kuşaklarında kadın futboluna daha fazla yer veriliyor. Transfer haberleri ve başarı hikayeleri çok izleniyor. Hafta sonu gazeteleri ve dergiler kadın futbolcularla yapılan röportajlara sıkça yer veriyor. Pek çok futbolcu şimdiden marka yüzü oldu.
Dünya kupasında da durum benzerdi. Avustralya’da olmasına rağmen saat farkı çok etkilemedi ilgiyi. Londra’da pub’larda, restoranlarda, kamusal alanlarda, kültür merkezlerinde, mahallelerin meydanlarında dev ekranlar kuruldu. İnsanlar yedi içti futbol seyretti. İnanın neredeyse erkekler dünya kupası kadar gürültü koptu. İngiltere’de elbette erkek futbol takımının uluslararası kupalarda başarılı olamamasının da etkisi büyük bu ilgide. İngilizler futbolda özledikleri dünya çapında başarıya kadınlarla ulaşıyorlar iki yıldır.
FIFA’nın hiç hoşlanmadığım, paradan başka bir şey konuşmayan başkanı Gianni Infantino bile dün Dünya Kadınlar Futbol Şampiyonası’nın 570 milyon dolar gelir sağladığını. Bunun çok büyük bir rakam olduğunu ve masraflarını ilk kez çıkardıklarını açıkladı. Zarar etmemek bir yana bu rakam herhangi bir spor organizasyonunda elde edilen, en iyi ikinci gelirmiş. Birinci elbette futbol.
Özetle kadın futbolu şu an spor dünyasındaki en hızlı büyüyen yeni ve bakir alan.
İşte bu noktada benim okulda futbola merak saran, Arsenal’a toz kondurmayan, devamlı kolumdan çekip futbol oynamaya götüren, kızlar futbol oynayamaz diyenlere inat kramponlarla uyuyan 7 yaşındaki kızım haklı bir soru soruyor.
“Neden erkeklerin oynadığı futbola futbol deniyor da, kadınların oynadığı futbola kadın futbolu deniyor? Bu hiç adil değil”
Kızım futbol adının erkeklere zimmetlenmiş olmasından rahatsız. Açıkçası çok da haklı. Çözüm önerisi de var. Erkeklerin oynadığı futbola erkek futbolu densin. Futbol ise erkek ve kadın karışık oynansın. Yok artık demeyin. Ne alaka demeyin. Olur mu öyle şey demeyin. Gelecekte sporların nereye evrileceğine güzel bir işaret çocukların olaylara bakışında gizli.