İngiltere’de şu ara ortamlar bayağı karışık. Başbakan Boris Johnson’ın geçen yıl, herkesin eve kapandığı, altı kişiden kalabalık grupların buluşmasının yasak olduğu dönemde başbakanlık ofisinde partiler düzenlediği ortaya çıktı. Partilerin bir tanesinin Kraliçe’nin eşi Prens Philip’in cenazesine denk gelmesi de ayrıca tuz biber ekti. Şu anda televizyonlarda gazetelerde, sokak röportajlarında Boris Johnson hakkında hiç de hoş olmayan sözler ve yorumlar sarf ediliyor. Halk zaten bir sürü sebepten eleştirdiği hükümete karşı çok öfkeli.
BBC’de de büyük yankı bulan gelişmeler, ayrıntılı olarak ve hiç de söz sakınılmadan ele alınıyor. Aynı günlerde yeni bir yasanın haberi gelince iş iyice boyut kazandı. Bu yasaya göre, BBC için halktan toplanan (televizyon izleyenlerden toplanan) verginin iki yıl süreyle askıya alınacağı açıklandı. Bunun yükselen enflasyondan etkilenen düşük gelirli halk için bir önlem olarak ortaya sürüldüğü söyleniyor ancak nasıl derler, zamanlama manidar.
Halkı korumak adına savunulan bu popülist uygulama aslında halkı hiç de korumuyor. Ama BBC’nin gelirlerinin hayli azalmasına neden olacağından bu gelişmenin ardından kurumun küçülmeye gitmesi kaçınılmaz olacak.
Buraya kadar olay medya-hükümet kavgası gibi görülebilir ama bu çok katmanlı bir durum. Bir defa BBC bir kamu kurumu ve kamuya karşı yasalar önünde sorumlu. Hükümete karşı değil. Gelirini doğrudan vergilerden alıyor. Başka bir geliri bulunmuyor. Yani BBC’de reklam yok. Misal, TRT de bir kamu kurumu, TRT için de halktan özel vergi toplanıyor, ama TRT’de bir sürü reklam da var. Kamu yayıncılığının özel yayıncılıktan en büyük farkı bugün artık pek de anlaşılmayan, unutulan ve önemsenmeyen “kamu” kısmı. “Kamu yararı”. Yani halk için popülerlik gözetilmeden faydalı yayınlar yapması lazım BBC’nin.
BBC yıllarca dünyanın en iyi belgesellerine imza attı. Dünya tarihinin belki de en büyük, en canlı arşivine sahip. Kimi hayal ederseniz edin mutlaka bir röportajı görüntüsü kaydı var BBC’de. Türkiye’nin yetiştirdiği bir sürü büyük insanın bugün sadece BBC’de olan görüntüleri var arşivlerde. Çocuklar için, öğrenciler için yaptığı yayınlar, sunduğu online olanaklar anlatılacak gibi değil. Yani BBC sıradan bir kurum değil. Özel bir medya kurumu kapanınca her şey de buharlaşıyor. Geriye hiçbir şey kalmıyor, üç tane nostalji videosu dışında. Ama BBC gibi kurumların tarihi sorumluluğu var. Yani halkın parası boşa gitmiyor. Halkın parası halk için bir işe yaramış oluyor.
Johnson hükümetinin ve bazı özel kanalların “Halkın parası boşa gidiyor” mealinde yıllardır devam eden eleştirileri çoklukla özel yayıncılık mantığına dayanıyor. Halbuki BBC kamu yayını yapıyor. Bugün unutulan bu yayıncılığın son kalelerinden biri. TRT’nin kuruluşundan bu yana örnek aldığı, pek çok büyük ismini yetişmesi için yolladığı BBC zor bir dönemde ve kapitalizmin kucağına atılmak ile hükümetin yayın organı olmak arasında tercihe zorlanıyor. Tarafsız, siyaset üstü kamu yayıncılığının herkes için ne kadar büyük ihtiyaç olduğunu deneyimleyerek görüyoruz oysa ki.