Önceki gün müjdeleniyordu. “Londra’dan New York’a 90 dakikada gidebileceğiz.”
Halbuki ben New York’a 90 dakikada değil evden işe 15 dakikada gitmek istiyorum.
NASA’nın Quesst projesi 2016’dan bu yana süpersonik bir jet uçağı üzerinde çalışmalar yapıyor. Ses hızını geçerken yaşanan patlama sesini en aza indirgemek için bir teknoloji geliştiriyorlar ve bunu başarmak üzereler.
Eğer patlama sesi halledilebilirse gerekli izinler alınabilir ve saatte 1500 milden (yaklaşık 2700 km/saat) hızlı uçaklar çalışmaya başlayabilir, New York - Londra arası 90 dakikaya inebilirmiş. Elbette süpersonik hızlı uçuşları Boeing ve Rolls Royce gibi şirketler de araştırıyor. Yani bu teknoloji ticari açıdan yürütülebilir bulunursa hızla yaygınlaşması için her şey hazır.
Bu aşamada bir zafer çığlığı atarak teknolojik gelişmeyi olumlamam, kutlamam, vay vay vay dünya ne kadar gelişti, çocuklarımız ne kadar hızlı yolculuk edecek diye sevinmem gerekiyor. Ne de olsa teknolojik gelişmeyi kayıtsız şartsız kucaklamalıyız. Yoksa değişimden korkan bir dinozora dönüşebiliriz.
Dünya karbon ayak izini sıfıra indirmeye çalışırken, her gün su harcama, benzin yakma, elektrikli araba al, bisiklet kullan falan diye bizim tepemize binilirken bu ne perhiz bu ne lahana turşusu, 2700 kilometre hızla gidecek olan uçak su mu yakacak diye sormamam lazım. Can sıkmayalım.
Hayalimde neler var?
Teknolojinin zaten bizim yararımıza geliştiği tarihte görülmemiş bir durum. Teknoloji sıradan vatandaşa hizmet getirmek yerine dev yatlar, hızlı lüks uçaklar yapma peşinde. Zengin turistleri uzaya götürme, okyanusun dibine indirme peşinde. Londra’dan New York’a 90 dakikada gitmek isteyecek kadar meşgul ve zengin insanları mutlu edecek bu haber nedense benim çok uzağımdan geçiyor. Benim gibi sıradan insanların hayallerini ise başka bir teknoloji süslüyor.
Mesela Londra’dan New York’a 90 dakikada gitmek değil, evden işe 15 dakikada gitmek istiyorum. Bunun için raylı sistemler çoğalsın ve ucuzlasın istiyorum. Şehirler arası seyahatler arabayla olmasın. Hızlı, güvenli ve hesaplı trenler çoğalsın istiyorum. İnsanlar muhabbet ederek, icabında yayılarak, yemek yiyerek, etrafı izleyerek yorulmadan perişan olmadan hızlı ve güvenle yolculuk etsin istiyorum.
Bu sistemler doğaya dost enerjiler kullansın istiyorum. Teknoloji bu konulara kafa yorsun istiyorum. Ben bunları isterken teknoloji ne yapıyor? Sürücüsüz arabayla uğraşıyor.
İnsanların bir noktada araba kullanmaktan vazgeçecekleri hesaplanıyor. Süremeyecekleri bir aracı satın alacakları zannediliyor. Boş bir arabanın içinde telefonunuza bakarak gideceksiniz gideceğiniz yere, işte gelecek. Neden konforlu toplu taşıma yerine bireysel sürücüsüz araba?
Şimdi düşünüyorum da bu araçlar sadece ve sadece taksi olarak işe yarayabilir. SÜRÜCÜSÜZ! Düşünsenize. Şahane bir şey. Ama tabii bunun olmayacağını hepimiz biliyoruz. Uber’e yapılandan beter yapılır sürücüsüz arabalar herhalde. Hatta Uber şoförleri, korsan taksiler, taksiler, minibüsçüler, servis şoförleri, özel makam şoförleri birleşir ve mükemmel bir işsiz şoför kasırgası oluşur şehirde.
Teknolojiden beklentim şoförleri birleştirmesi değil. Ya da müziği özgürleştiriyorum diyerek sanatçıları fakirleştirmesi müziği değersizleştirmesi de değil. İnsanları akıllı telefon bağımlısı yaparak köleleştirmesi de değil. Geceler günler boyu dizi izlemekten başka bir şey yapmayan zombilere döndürmesi de değil.
Teknolojiyi herkes kendi kendine, tek yönde, tek şekilde gelişebilen bir tür doğal süreç olarak görüyor: “Yağmur yağdı, güneş açtı, teknoloji gelişti, akıllı telefonlar geldi, sürücüsüz araba yolda, yapay zekâ geliyor, onsuz yapamayız...” İtirazım var.
Son 20 yılda internetten yapay zekâ botlarına sanki başka bir yol izlenemezmiş gibi bir düşünce oluşmasının doğallıkla değil Silikon Vadisi’ndeki şirketlerin çıkarlarıyla ve karlılıklarıyla ilgisi var.
Mesela soruyorum, akıllı telefonlara pek çok açıdan mahkûm edilmemiz dışında bir teknolojik gelişim seçeneği yok muydu acaba? Önce kredi kartsız ödeme yapamaz olduk, sonra temassız başladı, onsuz hiçbir adım atamıyoruz. Londra’da “nakit kabul etmiyoruz” yazıyor her yerde gururla. Yani uygun bir telefonun yoksa para bile ödeyemiyorsun. Telefonun yoksa banka işlemlerini yapamıyorsun. Telefonun yoksa hiçsin. Mecbursun. Kölesin. Telefonu almak zorundasın ve bunu yaşasın teknoloji diyerek ve bir sürü para ödeyerek, taksitlere girerek yapıyorsun.
Teknoloji okyanusları ormanları korumak için gelişsin, toplu ulaşım için gelişsin, mimari için gelişsin şehir planlamada gelişsin. Kaliteli hava ve suya ücretsiz ulaşım için gelişsin. Halbuki teknoloji hep bana zorla bir şey satmak için gelişiyor. Bir de zenginleri daha çok eğlendirmek için.