Bu hafta James Blake ile tanışma fırsatı var; Roisin Murphy her zamankinden daha iyi; Bright Eyes projesinden “Down in the Weeds, Where the World Was Once” harika bir hafta sonu albümü; Filipin asıllı genç sanatçı Beatrice Laus (Beabadoobee) şu ara radyoların çalmaktan çekinmediği isimlerden
Londra çıkışlı şarkıcı ve müzisyen, prodüktör James Blake’in “Before” isimli EP albümü 14 Ekim’de yayınlanmıştı. Bu dört şarkılık EP’de türler arası geçişler, şahane melodiler, elektronik müziğin imkanları kullanılarak yaratılan dramatik dünya ve Blake’in etkileyici vokalleri bir arada. Blake’in müziğiyle tanışmak için iyi bir fırsat.
Roisin Murphy’yi elbette Moloko’yla tanıyıp sevdi müzik dinleyicisi. Moloko’nun müziği rock, pop, elektronik ve disco’nun kendine has bir karışımıydı. Roisin Murphy yoluna solo albümlerle devam ederken sınırlarını zorlamayı, denemelere girişmeyi hiç ihmal etmedi. Bugün 47 yaşında, beşinci solo albümü “Roisin Machine”i yayınlarken her zamankinden daha iyi, daha net. Her zamankinden daha “cool”. Denemekten korkmadan ama deneyselliğin belirsizliğinde de kaybolmadan müzik yapıyor. 10 şarkılık heyecan verici bir dans ve club macerası.
Conor Oberst imzalı Bright Eyes projesinden, 9 yıllık bir aradan sonra yeni albümler çıkagelmişti geçen ağustosta. “Down in the Weeds, Where the World Was Once” 14 şarkıdan ibaret. “Mariana Trench” bu albümden yayınlanan ilk single’dı. Oradan girebilirsiniz konuya. Açıkçası harika bir hafta sonu albümü.
Popta çok fazla gitar sound’una rastlamadığımız bir dönemdeyiz. O yüzden gitar sesi duyunca ilgimi çekiyor. Genç Filipin asıllı Brit sanatçı Beatrice Laus (Beabadoobee) şu ara radyoların çalmaktan çekinmediği isimlerden. “Worth It” özellikle BBC’nin alternatif müzik çalınan programlarında çok trend. ‘90’ların college rock’ının yeniden ele alınması diyelim sound’a. İşin içinde biraz da grunge katın. Albümün adı “Fake it Flowers”.
Çok fazla silah ve şiddetRapçilerin kalabalık ekipler oluşturma alışkanlığı önceki hafta “Fight Kulüp 2” ile devam etti. Massaka, Ceza, Killa Hakan, Summer Cem, Contra, Khontkar, Anıl Piyancı 7 küsur dakikalık parçayla şu anda YouTube’de trending videolar listesinde bir numaradalar. Çok başarılı, harika, çok güzel ama klibe bir yerli silah markasının sponsor olması hoşuma gitmedi. Rap videolarındaki silah, şiddet, kavga dövüş görüntülerinin giderek artması, içeriklerin hep bu yönde gelişip şekillenmesi nasıl desem, düşündürücü!
Serhat DurmuşOryantal ezgili trap müzikler uzunca bir süredir popülerliğini artırıyor. Geçen hafta prodüktör Serhat Durmuş’un Ekin Ekinci’nin vokalleriyle İngilizce olarak yayınladığı “Falling Deeper” adlı şarkısı şu ara güzel izleniyor. Serhat Durmuş’un parçaları sosyal mecralarda ve müzik platformlarında çok başarılı. Büyük izlenme oranlarına sahip. 2021’de adı daha sık duyulmaya başlanabilir.
Karantinada müzik stüdyoları açıkİngiltere’de geçen perşembe itibarıyla bir ay sürecek karantina başladı. Buna göre temel ihtiyaç satan mağazalar dışındaki her yer kapalı olacak. Bar, restoran, pub, kafe yok! Evden gerekli olmadığı sürece çıkılmayacak. Ancak konser salonlarının ve bütün müzik etkinliklerinin durmasıyla hayli zor bir dönem geçiren müzisyenler için bir ayrıcalık tanındı bu defa. Profesyonel kayıt stüdyoları ve video klip çekimleri devam edecek. Özel sosyal mesafe ve korunma önlemleri alınarak en azından dijital alana müzik aktarılmasının yolu kapatılmadı. Müzisyenler şimdilik buna da razı ve çeşitli örgütler bu izne dair olumlu görüşlerini bildiriyor.
Salgının başından bu yana canlı müzik endüstrisi dururken dijital platformlarda müzik dinleme süreleri artış gösterdi. İnsanlar daha fazla müzik dinliyor ve video seyrediyor, Dijital âlemdeki bu artışı beslemek için de daha fazla iş yapmak gerekiyor. Sanırım 2021’de de bu şekilde devam edecek sistem. Müziğe ihtiyaç var. Kitlelerin neredeyse tek tesellisi artık müzik dinleyip film izlemek.
Müzisyenlerin kaderi
İzmir depremi bütün ülkeyi etkilerken yine müzisyenler sorumluluk aldı. Birçok parçanın çıkış tarihi deprem sebebiyle ertelendi. Köftesinden, kahve bardağına, elde telefon enkazda dolaşanından, ekranlara çıkmaya doyamayanına kadar herkes işine gücüne bakarken, bir millî yas bile ilan edilmezken, gene utanıp sıkılmak ve “Ben herkes depremde can derdindeyken şarkımı yayınlamasam daha iyi” demek cefakâr müzisyenlere düştü. Dünyanın, insanlığın vicdanı, günah keçisi, krizde yangında ilk feda edileni, değeri bilinmeyeni her geçen gün yaşam alanı daraltılan bütün dünyadaki çilekeş müzisyenlere bir kez daha buradan selamlar.