Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Londra’da “mediterranean” (Akdeniz) ifadesini görüyorsanız herhangi bir yerde, orası çok büyük ihtimalle Türklerin işlettiği ve içinde Türk yemekleri de olan bir restorandır. İnsanlar Londra’da Türk lokantası, kebapçı, mezeci, meyhane, ocak başı gibi ayrımları çok bilmediklerinden ya da mekâna Türk mutfağıyla sınırlı bir imaj vermemek için bu Akdeniz vurgusu yapılır. Bunun anlamı o mekânda zeytinyağlılar, mezeler, mercimek çorba, şakşuka, menemen, ezme gibi şeylerin yanında, pizza ve makarna gibi herkese hitap edecek yiyeceklerin de olduğudur. Bugünlerde Türk lokantalarında, kebapçılarda veya bu tip “Akdeniz” mekanlarında mezeli İstanbul konsept geceleri yapmak çok moda. Soğuk sıcak mezeli, ara sıcaklı, ana yemekli tipik Türk meyhane menüleriyle, İstanbul özlemi sanırım bir nebze olsa da diniyor, memleketin yemek masalarından damak zevkinden uzak kalanlar buralarda sosyalleşiyor. Ama bu eski haber. 

Haberin Devamı

Etkinlikler özel mekanlara taşmaya başladı. Mesela etkinlik mekânı Dükkan, Türklere yönelik etkinlik hadisesini çeşitlendirenlerden. 28 Ekim’de bir Turkish Pop Culture yani Türk Popüler Kültürü temalı bir kostümlü parti düzenleniyor. Tarih itibarıyla Halloween’e bağlamışlar ve Gulyabani posteriyle süslemişler. Instagram hesabında kıyafet önerileri de var. Tarkan gibi giyinmenin ipuçları verilmiş. Ya da Seda Sayan, Burhan Altıntop, Bihter ve benzeri karakterlere bürünüp biletinizi satın alıp bu partiye katılabiliyorsunuz. Türk usulü Halloween’le daha alakalı olmak isterseniz Süt Kardeşler filminden Şaban, Ramazan, Bihter olmak da mümkün. 

Şu ara giderek gelişen başka bir hizmet var ki bence onun notu on üzerinden on. Evlere paket yemek servisi hizmeti veren Türk işletmelerin sayısı son dönem arttı, çeşitlendi. Haftalık menülerden siparişlerinizi veriyorsunuz, kapınıza getiriyorlar. Evde devamlı dolma, zeytinyağlı pırasa, taze fasulye gibi lezzetlerin bulunmasının Londra’da ne kadar değerli bir şey olduğunu anlatamam. Londra notlarına bu notları da eklemesem olmazdı.

Göçmen Ayı Paddington 65 yaşında

Haberin Devamı

Michael Bond’un “A Bear Called Paddington”ı (“Ayı Paddington”) yazmasının üzerinden 65 yıl geçti. 13 Ekim 1958’de yayınlanan kitap, Peru’dan Londra’ya, Paddington istasyonuna gelen bir ayının (adını bu istasyondan alıyor), bir İngiliz aile tarafından sahiplenilmesi ve ardından yaşanan maceraları konu alıyor. Kim bilir kaç kuşak bu minik sevimli, marmelata dayanamayan ayının bitmeyen maceralarını izledi. Filmler çekildi, çizgi romanlar yayınlandı ve Paddington Bear bir çocuk edebiyatı klasiği oldu. İlginç olan bunun aslında bir göçmen hikayesi olması. Deprem yüzünden ailesini kaybeden, memleketinden kopup Londra’ya gelen, eski püskü giysiler içinde dilini bilmediği, tamamen yabancı olduğu bir dünyaya adım atan ve bu dünyayla başa çıkmaya çalışan bir karakter Paddington Ayısı. İngilizlerin bir göçmeni Kraliçeyle çay içmeye kadar uzanan bir kabullenme süreci de var aynı zamanda satır aralarında. 

Gulyabanili Halloween partisi ve evlere dolma servisi

65 yıl önce yazılan çocuk kitabı hala güncel. Çünkü göçmenlik gündemden hiç düşmüyor.