Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İnternette müzik paylaşımı çağının başından beri hep şu öngörüldü: Artık herkesi memnun edebilecek dev starların yer aldığı dünyanın sonuna geldik. Bundan sonra yeni Michael Jackson’lar, Madonna’lar, Metallica’lar zor.

Coachella’nın demek istediği

İşte galiba bugün bu gerçeğin altını, ABD’de düzenlenen ve en büyük açık hava festivallerinden olan Coachella’nın 2017 yılı sanatçı kadrosu çiziyor.

Nisanda düzenlenmesi bakımından takvimin ilk etkinliklerinden olan ve bu yüzden line-up’ını erken açıklayan Coachella’nın sanatçı listesine bir bakalım. Radiohead, Beyoncé, Kendrick Lamar, üç günün her birinin assolistleri. Afişte hemen altlarındaki ikinci sırada, daha küçük puntolu isimlere bakıyorum. Bon Iver, The xx, Travis Scott, DJ Snake, Father John Misty, Empire of The Sun, Mac DeMarco, Nicolas Jaar, Lorde. Bir satır aşağısında daha da butik isimler.

Haberin Devamı

Coachella’nın demek istediği

Butik bir kadro

Bu çapta bir festival için oldukça butik bir kadro. Üstelik sahne performansı açısından da hayli mütevazı bir kadro. The xx’i izledim. İyiler hoşlar ama ama çok uzun süre yüz binlerce kişinin bulunduğu bir alanı yönetecek ekip değiller.

Bon Iver, Father John Misty, Mac DeMarco... Birincisi son albümünden tek bir şarkı çalsın, bütün festival şarkı bitmeden boşalır. Father John Misty çok çok güzel ama Coachella’da ana isimler arasında olamaz. Mac DeMarco’ya bayılıyorum ama ana sahnede dev gibi puntolarla yazılacak kadar büyük bir isim mi? Emin değilim. Lorde? Yorum yapmıyorum.

Empire of The Sun’ı Türkiye’de bir festivale assolist koysalar isyan çıkar. Kadroda daha aşağılarda yer alan isimlerin birçoğunu dinlemek, keşfetmek çok zevkli ancak hiçbiri bir festivali sırtlayacak isim değil tek başına. İşte zaten hadise de bu. Güçlü isimler değil, birçok küçük ve orta ölçekte isim. Dev sahne şovu değil, çimlerde oturup elinde birayla dinlenecek isimler.

Bugün müzikte arz ve talep o kadar çeşitlendi ki muhtemelen otobüste yanımda oturanın kulaklığında çalanı ben hiç bilmiyorum. Yanımızdaki de benim dinlediğim sanatçıyı tanımıyor. Artık herkesi memnun edecek tek bir sanatçı bulmak zor. Yeni sanatçılık, kendi dar kitlesini oluşturup onu memnun etmek demek.

Haberin Devamı

Müzik artık büyük firmaların yatırım yaptığı büyük isimler üzerinden yönetilemiyor. Bunun iyi tarafları var. Zevkler, renkler çoğaldı. Müzikler çeşitlendi. Artık herkesin sadece kendine saklayacağı bir sürü grup ve sanatçı mevcut.

Kötü tarafları da var. Müzikte bu tip demokratikleşme niteliksiz işleri de beraberinde getirdi. Standartlar iyice aşağılara çekildi. Arada çok iyi işler bu kalabalıkta ve bilgi kirliliğinde kaynar oldu. Prodüktörlük mesleği ciddi olarak kan kaybetti.

Bugün Adele albüm yapmasa, EDM süpertar DJ’leri üç-dört büyük firmanın pop sanatçılarını remikslemekten vazgeçse, Kanye West, Jay Z ve devamlı stüdyoya girip birbirlerinin albümünde şarkı söyleyen kankaları olmasa, Rihanna kimseyle düet yapmasa geleneksel müzik sektörü diye bir şey yok aslında.

Garip bir durum

Bu festivalin line-up’ı yeni müzik dünyasının bir yansıması. Büyük grup, büyük isim yok. İnsanları coşturacak star yok. Evet yeni isim keşfetmek güzeldir, festivaller sadece ana sahne değildir ama Beyoncé ve Radiohead’i çıkar, geriye bir adet indie kasaba festivali kalıyor. Coachella için garip.

Haberin Devamı

Öte yandan şunu da düşünüyor insan; artık kimse sahnedeki gruba bakmıyor. Maksat kalabalığa karışmak, iyi kötü bir festival deneyimi yaşamak, “anı biriktirmek”. Bu deneyimi yaşarken de müziği festivaldeki pek çok etkinlik alanından biri olarak görmek.

Bu yazın diğer büyük festivalleri de bu yoldan mı gidecek, yoksa eski usul doyurucu ve katılımcı bir müzik deneyimi için şartları zorlayacaklar mı?

Galiba alan memnun veren memnun, tasası bize düştü değerli okur.

Şu ara dinlemeniz gereken 5 şarkı

“Sisyphus” - Toothless: Bombay Bicycle Club basçısı Ed Nash, Toothless adını verdiği solo projesiyle şarkılar paylaşmaya devam ediyor. “Sisyphus” en yenisi.

“Redbone” - Childish Gambino: Şu ara hiphop ve eski usul soul’u sentezleyen çok fazla albüm var piyasada. Bunlar arasında Childish Gambino’nun “Awaken, My Love!”ındaki sound dikkat çekici. “Redbone” en güzel örnek.

“Ways To Fake It” - CRX: The Strokes’un ikinci gitaristi yeni grubuyla müzikseverlerin karşısında. “New Skin” adlı albümün açılış şarkısı pek radyo dostu bir indie rock şarkısı olmuş.

“Dear World” - Nine Inch Nails: Beş şarkılık yeni mini albümün bünyeye yayılan taze demlenmiş çay gibi sıcak sıcak internette yayıldığı şu günlerde kulağımıza takılan şarkı “Dear World” oldu.

“Reflection” - Brian Eno: Tek şarkılık albümde yer alan tek parçayı öneriyorum. 56 dakikalık bu ambient macerasına ihtiyacımız var bizim bugünlerde.