Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kuyruğun uzunluğu yaklaşık 100 metre. Eğer Londra’da yaşıyorsanız günde mutlaka bir iki kuyruğa giriyorsunuz demektir. Bırakın bankayı, büfeyi, pub’ı, kahveyi, pastaneyi, otobüs beklerken, ara durakta bile kendiliğinden 20 metre kuyruk oluşturan bir gelenekten bahsediyorum size. Londra demek kuyruk demek. Pazar sabahı saat 11’de kapılarını açan Walthamstow bit pazarında da elbette 10:30 itibarıyla kuyruk var. Aileler, sevgililer, öğrenciler, grup grup yaşlılar, yeni evliler akın etmiş, herkes kendince ucuza bir şeyler düşürme umuduyla kuyrukta. Üstelik giriş bedava değil, kişi başı 2 pound yani yaklaşık 70 lira veriliyor.

Haberin Devamı

Semtin merkezine yürüyerek 10 dakika mesafede bizim Levent sanayiye benzeyen bir sanayi muhitinin içindeki Penny Social isimli mekânda yapıldı geçen hafta pazar.

Penny Social açık ve kapalı mekânı olan büyükçe bir yer. İçeri girince kafeler barlar sizi karşılıyor. Burada çeşitli etkinlikler, daha çok da yeme içme festivalleri yapılıyor. Ama bugün gezici bir pazarı için 70 kadar esnaf burada tezgâh açıyor.

Bit pazarı demek Londra gibi dünyanın en pahalı şehirlerinden birinde fırsat demek. Üç kuruşa evinizi döşeyebilirsiniz. İhtiyacını olan her şeyi buradan çıkarabilirsiniz. Bu yüzden özellikle öğrenciler burada.

Ama elbette bit pazarı demek ihtiyaç dışında, hiç ihtiyacını olmayan şeyleri de satın almak demek. Bit pazarına gitmeyi seven ve evi yavaş yavaş bir bit pazarı tezgâhı haline gelen insanlar ayrı bir yazı konusu.

Yanlışlıkla aralarına karıştığım bir Japon grup eski matbaa klişelerini topluyordu. Üzerinde çeşitli grafik desenler olması ya da salt harfler yazıyor olması sorun değildi. Tezgâhı temizlediler.

50 yaşlarında bir adam Londra’nın çocuklara yönelik halen çok popüler olan en eski mizah dergisi Beano’nun Ağustos 1981 tarihli bir dizi sayılarını elleri titreyerek satın aldı.

Kuyrukta içeri girmeyi beklerken parmaklıkların ardından porselen çay takımı beğenen bir teyze aşırı sabırsızdı, giriş sırası ona gelince gerçek para kabul edilmediğini ve sadece temassız ödeme yapıldığını duyunca bayağı kızdı. Neyse ki yanındakiler temassızı basıp geçirdiler teyzeyi.

Haberin Devamı

Son moda eşofman takımı ve şu ara Londra’da Kızılay dağıtmış gibi herkeste bir tane olan Hoka ayakkabılarıyla, kim bilir ne zaman üretilmiş bir taş mutfak değirmenini taşımaya çalışıyordu. Çok acayip nesneleri evlerine götürmeye çalışan insanlar görmek gerçekten şaşırtıcı olabiliyor. Böyle yerlerde bir klasik haline gelmiş eski oyuncak satan tezgâhlar ilgi görüyordu ve her zamanki gibi aşırı korkunçtular. Yüz yıllık bebekler, yırtık ayılar falan. Ne bileyim, bunlarla oynayan çocuklar çoktan mezara girmiş olmalı. Yine de bilemiyorum belki sadece bana ürkütücü geliyordur.

İçeride barın karşısındaki masalarda yanında dev boyutlarda denebilecek bir av köpeği portresiyle oturan kadın telefonun diğer ucundaki zata heyecanla ganimetini övüyordu. Kafasının üzerinde bir sehpayla dolaşan bir elemanın arkasında fil şeklinde abajuru olan bir lambayla mutlu mesut dolaşan bir çift vardı.

Yaklaşık bir düzine sabit pazar var Londra’da. Hackney’de, Shoreditch’te, Greenwich’te, Muswell Hill’de neredeyse Londra’nın dört bir yanında bit pazarları her türden ve yaştan ganimet avcılarıyla dolu her hafta. Aslında en iyi ganimetlerin Londra dışında olduğunu, belli yerlerden toplanıp getirildiğini biliyor. Bunlardan Londra’nın kuzeyinde, arabayla bir buçuk saat uzaklıktaki birine gitmiştim. İnanılmaz objeler görüyor, hepsini almak istiyorsunuz. Ve elbette fiyatlar Londra’nın üçte biri civarında oluyor.

Haberin Devamı

Bir gün yolunuz düşerse ve vaktiniz olursa bu tip bir yere gidip inceleyin. Unutulmaz bir deneyim olabilir.

Nice 100 yıllara!

Cumhuriyet’imiz 100 yaşında. 100 yılda kaç savaş, kaç trajedi yaşandı, dünya kaç kere değişti, sınırlar kaç kere yeniden çizildi, içte ve dışta neler yaşandı şöyle dönüp bir bakalım mı? 100 yıldır dört bir yanımız karmakarışık. 100 yıldır Türkiye Cumhuriyeti karmakarışık denizde sönmeyen bir fener gibi dimdik ayakta. Hatırlatmaya gerek var mı bilmiyorum. 100 yıl sonrasını gören, düşünen, planlayan kişinin adı Mustafa Kemal Atatürk. Fikirleri halen ve her zaman güncel. Yeni yüzyıllarda da pusulamızın kerterizi her zaman belli ve değişmez. Nice 100 yıllara.