Önceki gün Spotify CEO’su Daniel Ek, X hesabından bir açıklama yaptı. Bu açıklama şöyle diyordu: “Spotify her ay 22 milyar sanatçı keşfi üretiyor. Bunların bir kısmını da yapay zekânın oluşturduğu çalma listeleri üzerinden yapıyor.”
Beta aşamasındaki bu özellikten sadece Birleşik Krallık ve Avustralya’da premium kullanıcılar faydalanabiliyordu. Bu beta özelliği ABD, Kanada, İrlanda ve Yeni Zelanda’ya genişlettiğini duyuruyordu bu mesajla Ek.
“Sanatçı keşfi” kötü bir Türkçe farkındayım, ama Ek’in metnindeki İngilizce ifadeden birebir çevirmeyi tercih ettim. “Artist discovery” deniyor. Peki bu ne demek? “Sanatçı keşfi üretiyoruz” ne anlama geliyor? Üretme yani “generate” yapay zekâ tarafından ortaya çıkarılan sonuçlar için kullanılıyor. Doğrusunu isterseniz sektörden, stream âleminde çalışan tanıdıklarıma sordum, onlar da benim gibi bu ifadeyi tam olarak anlamadı. Tahminler var ama net bir yanıt alamadım.
“Artist discovery”yi yani sanatçı keşfini, soyut bir kavram olarak tanımlamak mümkün belki ama uygulama içinde ne anlama geldiği, bu 22 milyar rakamının nasıl ölçüldüğünü bilmiyoruz. Ayrıca burada dil ve kavramlarla ilgili önemli bir kafa karışıklığı ve yanıltıcı bir kullanım var.
Ek, “öneri” deseydi bu anlaşılırdı. Biz kullanıcılara yapay zekâ botumuzla şu kadar sayıda öneri ürettik demek makul. Ancak 22 milyar sanatçı keşfi yaptık demek oldukça kafa karıştırıcı. Bence kasıtlı olarak kullanılmış bir ifade.
Bir defa bir önerinin keşfe dönüşebilmesi için kullanıcının o öneriyi benimsemesi lazım. Önerilen grubu dinlemesi lazım. Favorilerine alması lazım. Bunları yapsa dahi yine de emin olamayız bunun bir keşif olup olmadığından. Mesela Spotify’da bir şarkının dinlenmiş kabul edilmesi için 30 saniye dinlenmiş olması kuralı var. Ama yine de 35 saniye dinlenmiş bir şarkıyı dinlenmiş kabul edemeyiz gerçek hayatta. Bunun gibi eğer sanatçı keşfi adı altında bir kural üretildiyse –ki böyle bir bilgi yok- yine de keşif sübjektiftir. 22 milyar keşif önce dilin, sonra insanın doğasına aykırı.
Öneriyi uygulama üretir, keşfi kullanıcı yapar. Yani 22 milyar keşif ürettik demek laf salatasından başka bir şey değil gibi duruyor.
Ek’in ifadesi, bana kalırsa artık hayatın her alanında karşılaştığımız veriye tapınmacılıktan başka bir şey değil. Tam olarak rakamlara aşık marketing yöneticilerini gıdıklayacak, ya da stream platformlarının yapısını bilmeyenleri etkilemeye yönelik yanıltıcı bir ifade.
Daha da komiği şu; açıklamanın altındaki videoda Spotify’ın yapay zekâ arama çubuğunda şu cümlenin tuşlandığını görüyoruz: “Bana köpeğimi dolaştırırken dinleyebileceğim bir heavy metal listesi yarat, ancak ben köpeği değil köpek beni gezdiriyor.”
1. Bu listeye kimin ihtiyacı var?
2. Gerçek hayatta kim böyle bir liste talep edebilir?
3. Böyle bir listenin isabeti nasıl anlaşılır?
Birinci sorunun yanıtı: Bu garip listeye herkesten çok Spotify’ın ihtiyacı var. Birileri böyle anlamsız taleplerde bulunsun ki yapa zekâ kullanarak üründe geçireceği süre artsın. İkinci sorunun yanıtı: Eğer Spotify’ın yapay zekâ özelliğini uç bir örnekle denemiyorsa hiç kimse. Son sorunun yanıtı ise şu: Kullanıcıyla konuşup kendisine sormadan anlaşılamaz.
Spotify’ın yapay zekâ temelli bu özelliği gelecekte kullanıcıyı eğlendirecek ve üründe geçireceği zamanı artıracak bir araç olabilir. Müziğe ve kullanıcıya ne kazandıracağını bilemiyoruz ama ne kaybettireceği ortada. En basitinden zaman.