Kitabında kendini yazdığını zanneden ama hâlâ yazamayan, Soros’un radyosu durumuna gelen Hasan Cemal ve yandaşları sizleri iyi tanıyoruz...
Günlük yaşamınıza göre bir din, bir ülke, bir iktidar ve bir medya hayaliyle yıllardan beri yanıp tutuşuyorsunuz...
Ve üç kuruşa namusuyla gazetecilik yapan, yapmaya çalışanlar evlerine ekmek götüremezken, sizler sürekli fildişi kulelerinizde kendinizi kutsallaştırdınız...
Üzerinde yaşadığınız ülkenin Ermeni soykırımı yaptığını söyleyerek Erivan’daki sözde anıta çelenk bırakma ihanetinizi de unutmadık...
Çifte standart duygusunun zirvelerinde gezinen siz ve sizler gibi marazi ve arızalı kafalar yüzünden bu ülkede kamplaşmanın bitmeyeceğini bir kez daha anlıyorum.
***
Ömrü boyunca bir arada yaşamanın gerekliliğini savunmuş biri olarak diyorum ki: Sizlerin altında ot bile bitmezken, yöneticilik hayatımız süresince yaklaşık 1250 gazeteciye iş imkânı sağladık ve birlikte çalıştık ve hiç kimseye sansür uygulamadık.
Ve halen 4 bin gazetecinin çalıştığı bu kurumlar da buna dahil...
Yalana, iftiraya, ihanete, itibarsızlaştırmaya, tek taraflı yayıncılığa ve tetikçiliğe izin vermedik, vermeyeceğiz de...
***
Komünist, sosyalist, liberalist derken savrulduğunuz Kandil Dağı’nda terör örgütü PKK’lılara yiğitçe her soruyu sorabilseydiniz ya...
“Memleketin namuslu, şerefli 20 yaşındaki Mehmetçiklerini, polislerini, korucularını, halkını neden şehit ediyorsunuz?” diye sorabilseydiniz ya...
“Bu bombaları, bu kurşunları sizlere hangi ülke veriyor, sizleri kim besliyor?” diye sorabilseydiniz ya...
Şehirde sansürü aklına getiren, dağlarda sansürcü oluveriyor...
Devletin dahi bulamadığı teröristlerin elebaşlarının saklandığı dağların yollarını ezberleyen ve girip röportajlar yapan Hasan Cemal utanmadan, sıkılmadan hâlâ bize gazetecilik öğretmeye kalkıyor...
Evinizde rahat uyuyabilmeniz, yaşadığınız kentlerin meyhanelerinde yiyip içebilmeniz için, su yoluna çevirdiğiniz o dağlarda kaç bin yürek şehit düştü, biliyor musunuz?
Bugüne kadar bir şehit mezarını, babasını, annesini, çocuğunu ve eşini ziyaret ettiğinize dair bir örnek bile veremezsiniz...
***
Dünyayı gördüğünü zanneden ama kendilerine sıra geldiğinde ise körleşen, ömrü boyunca aynalara bakıp da kendi muhasebesini yapamayan, içindeki hırslarıyla ayakta durduğundan habersiz olan Hasan Cemal’e söylenecek o kadar çok söz var ki bu kadarını söylemekle yetinelim...
Lakin, iftira atmaya devam ettikçe daima bizden cevabını alacağını da herkes bilmeli...
“Tanı bunları, tanı da büyü” diyen Ahmed Arif gibiyiz biraz...
Ve bizim ömrümüz bu karanlık tipleri tanıyarak büyümekle geçti...
Daha da çok tanıyacağız..