Kripto örgütler bin yıl boyunca vardı, var olacak.
Ve tabii ki bu örgütlerin isyanları, suikastları da.
Diyoruz ki on altı devletin yönetimleri bu kripto örgütlerin varlığı ve isyanları yüzünden elbette çok büyük yıkıcı yaralar ve darbeler aldığı için birçoğu yıkılmış ve bazıları da dağılmış ve tükenmiş.
Devlet, kendini koruyucu mekanizmalarını daima düzgün ve sağlam kurmalı.
Sistematik bir şekilde sistem çalışmalı ve kendini güncellemeli.
Ve yıkıcı darbelere karşı da olağanüstü koruyucu duvarlardan oluşmalı.
***
Devletler, ya girdikleri savaşlar, ya iktidar çekişmeleri ya da kripto örgütlerin gizli oyunlarıyla olağanüstü süreçler yaşayabilir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’teki gezisine katılmıştık.
Ve salı günkü ‘Konsolide boşluklar’ başlıklı yazımızda bu ülkelerdeki FETÖ yapılanmasının güçlü olduğunu belirtmiş, örgüte yönelik farkındalığı artırmak için istihbarat ve güvenlik kaynaklarımızın belgelerle anlatmasına rağmen dost ülkelerin somut adımlar atmakta neden geciktiklerini de anlayamadığımızı vurgulamıştık.
Örgütün tehlikeli ve illegal yanlarını bu ülkelere neden anlatamadığımızı, niye anlamadıklarını ya da anlamak istemediklerini merak ettiğimizden, uçakta gazetecilerle yaptığı röportajda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da sormuştuk...
***
Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan bu örgütün ne kadar tehlikeli olduğunu bıkıp usanmadan anlatacaklarını belirterek, anlayana kadar uyarılarda bulunacaklarını ifade etmişti...
Gizlice teşkilatlanan bu kripto örgütlerin ne kadar tehlikeli olduklarını neden anlamak istemediklerini bizler az çok kavrayabiliyoruz...
Bu örgütün farkındalığını ve tehlikeli yanlarını bize göre hemen herkes biliyor...
Yani, tasfiye edecek kadrolar, tasfiye edilecekleri tehlikesizleştirecek kadar güçlü değil.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhaliflerin İdlib’de faaliyet gösterdiği yerlerin vurulmasıyla ilgili kaygılarını dile getirdi:
Burada 3.5 milyon insan var. Allah göstermesin, buralara füzeler yağdırılacak olursa çok ciddi bir katliam yaşanır
Öyle bir durumda oradan kaçanlar nereye gelecek? Büyük oranda yine bize gelecek. Bu yeni bir sıkıntı meydana getirebilir
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rus uçaklarının müdahalesinden önce İdlib’deki duruma ilişkin soruyu yanıtlarken, “Burada 3.5 milyon insan var. ABD Rusya’ya, Rusya ABD’ye topu atıyor. Ama, Allah göstermesin, buralara füzeler yağdırılacak olursa çok ciddi bir katliam yaşanır. Öyle bir durumda oradan kaçanlar nereye gelecek? Büyük oranda yine bize gelecek. Bu yeni bir sıkıntı meydana getirebilir” sözleriyle kaygısını dile getirdi. Türkiye olarak Rusya ve İran ile çalışma içinde olunduğunu belirten Erdoğan, 7 Eylül’deki Tahran zirvesini anımsatarak, “İnşallah Tahran Zirvesi’ni olumlu neticelendirmek suretiyle, rejimin oralardaki aşırılıklarını önlemeyi başarırız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kırgızistan’da Türk Konseyi Zirvesi’nin ardından Türkiye dönüşü uçakta beraberindeki gazetecilerin sorularını yanıtladı. Rus savaş uçaklarının
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la üç gün boyunca Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’teydik.
Elbette anlatılacak, yazılacak çok şey var, ülke ve dünya gündemine dair.
Kırgızistan ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri aynı zamanda FETÖ terör örgütünün de güçlü olduğu yerler.
Türkiye’deki gibi, devlet yapılanmalarına sızmaları aynı.
Ve buralara da yine masum bir maskeyle girmeyi ve büyümeyi başarmışlar...
O da eğitim...
***
Eğitilenler ise o ülkelerin askeri, istihbarat ve bürokrasi kadrolarına yerleştirilmiş.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’teyiz.
Buradaki görüşmeleri rutin haberlerin akışında takip ettiğinizi düşünerek o detaylara girmek istemiyoruz.
Bizim aklımız hâlâ üzerimizdeki kara bulutların geçişinde.
Kurşun gibi ağır günlerden geçiyoruz.
Kur oyunlarının olağanüstü tırmandırıldığı bir süreçte fırsatçılık yapanlar bilmelidir ki aldanan ve aldatanların ayıbı damlıyor ihanet düşlerinin tarihine...
Ve kriz tellallığı yaparak siyasi iktidar göndermeye alışanlar, bu alışkanlıklarını gelenekselleştirmenin ötesinde kutsallaştırmaya başladılar...
Ve olası büyük bir ekonomik kriz kasırgası bekleyenlerin sonrasına dair söyledikleri umut dolu tek bir kelime yok...
Ankara’dayız... 30 Ağustos Zafer Bayramı münasebetiyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde verilen resepsiyona katılmak için geldik.
Her yıl düzenlenen törenler için Ankara’ya geldiğimizde, bin yıllık geçmişimiz ve 96 yıl öncesinde yaşadıklarımızın tarihi ve ayrıntıları aklımıza düşüyor.
Malazgirt’te Sultan Alparslan’la yazılmaya başlayan tarihin defteri kapanmadı, hâlâ yazılmaya devam ediyor.
Kurtuluş Savaşı’mızın hâlâ sürdüğüne şahit oluyoruz.
***
Küresel ekonomik savaşlarla boğuşuyoruz.
Küresel paranın efendileri aklına ve düşüncelerine sığınabileceği birilerini de kaybetmiş.
Bu durumu her geçen gün daha iyi görüyor ve anlıyoruz.
Oxford Kriz Araştırma Enstitüsü Müdürü İngiliz yazar Mark Almond, Daily Telegraph gazetesinde yayımlanan analizinde, “Boğazlar’dan Pekin’e yeni bir eksen oluşacak” diyor...
Yani, dışlanmışlar şeridi kurulmak üzere uyarısını yapıyor.
Almond, ABD Başkanı Trump’ın birçok ülkeye yaptırım uygulayarak, bu ülkeleri bir araya gelmeye zorladığını belirterek
diyor ki:
“Dışlanmış ülkeler bir araya gelip ortak stratejilerle hareket ederse, Amerika zor durumda kalabilir.”
***
Trump’ın İran, Rusya, Çin ve Türkiye’yle ilgili yaptırım kararlarıyla tecrit politikasının her geçen gün ters tepmeye doğru yol aldığını yazan Almond, önemli bir uyarıda bulunarak, “Trump’ın, sonraki hamlesini kestiremediği ülkelere yaptırım uygulayıp saçmayla ateş etme yaklaşımı, yaptırıma hedef olan ülkelerin bir eksen oluşturması riskini doğuruyor. İran, Türkiye, Rusya ve hatta Çin, Amerikan baskısı karşısında korunmasız durumda. Ancak bu ülkeler bir araya gelirse, aralarındaki destek ve karışıklık oluşturma kapasiteleri ABD’nin tedbirlerine zarar verebilir” diyor.
***
Dijital ruhların kuytu köşelerinde kaybolup duranlara baktıkça hissizleşmenin belgesi galiba bu olsa gerek diyoruz.
Paulo Coelho’nun dediği gibi, “İstediği hissizleşmek değil, yaşadığını hissetmek” arasındaki ayrımı yapamayan dijital bir kalabalığın içinde dolaşıp duruyoruz...
Günahlarına değil, ortaya çıkma ihtimalinden korkan dijital bir kalabalığa karışmanın hüznüyle yaşamak gerçekten kahredici.
***
Risk sermayedarları, istikbal avcıları, kariyer budalaları arasında geçip giden insanların arasında kalanlar ise ayakta kalma ve yaşama savaşı veriyor.
Amerikalı eğitimci Stefanie Sanford, “İlk önce kendiniz bir şeye sahip çıkmıyorsanız, sizin için yapabileceğim hiçbir şey yok” derken dünyanın hemen her yerindeki bir hastalığı bize anlatıyor.
Geleceğin korkuları ve sınırlamaları üzerine karakterlerini şekillendiren kalabalıkların sayısı da her geçen gün dünyanın her yerinde artıyor.