Adeviyye ve Nahda... Darbeciler için ‘ölüm’, sivil halk için ‘direniş’ meydanları.
Mısır’da darbeci barbarlar bir kere daha kendi halkına savaş açtı.
Tankla girdiler meydanlara.
Gaz bombalarıyla dağıttılar kalabalıkları.
Keskin nişancılarla ölüm saçtı... Ardından zaferlerini kutladı , vicdanları nasırlaşmış, gözleri dönmüş katiller...
Halkına kurşun sıkan, öldürmekten haz duyan ve bunu “zafer” olarak gören bir ordu var Mısır’da...
Bir generalin çılgınlığı kuşatmış ülkeyi...
***
Dün Mısır’da yükselen “zulüm karelerine” baktım uzun uzun.
Zulmedenlerin, öldürenlerin ve ölenlerin fotoğraflarına.
Katillerin yüzleri hep aynı.
Sinsi bir ifade, demir maske gibi duruyor yüzlerinde.
Öldürmek, iyice çirkinleştiriyor insanı.
Ölen de masumca yatıyor yerde.
Yan yana dizilmiş onlarca ölü...
Sadece ölü değil, katledilmiş insanlar onlar.
Hepsi de canice katledilmiş; çocuklar, gençler, yaşlılar, kadınlar, erkekler... Birer utanç tablosu gibi yatıyorlar yerlerde...
Ve “bebek katilleri” dolaşıyor her yerde...
Bütün bunlar gözlerimizin önünde cereyan ediyor.
Canlı canlı izliyoruz.
Duygusuzca, içimiz acımadan, iki damla gözyaşı dahi dökmeden...
Ölü gibi bakıyoruz ölümlere...
***
Mısır’da bir halk direniyor.
Ölümüne direniyor.
Sokakta ölülerini arayan insanlar çaresiz.
Zulmün sınırı yok. Çünkü dayandığı bir akıl ve mantığı da yok.
Herkes biliyor artık, zalimden merhamet beklenmez.
Mısır’da halk suçluymuş...
Demokrasi istemekmiş suçları...
Bunu bir dönem biz de yaşadık ve ağır bedeller ödedik.
Mısır’da halk öğrendi, özgürlükler verilmez alınır, artık demokrasiden geriye dönüş yok. Darbeci katiller sonucu değiştiremezler, sonucu sadece biraz erteleyebilirler.
Öldürmekle, toplumların fikirleri ve gelecekleri değiştirilemez.
***
Mısır’da bir halk direniyor.
Direnirken diriliyor.
Özgür geleceğini inşa etmek için direniyor.
Yalnız bırakılsalar da direniyorlar.
Özgürlüğün ve demokrasinin merkezi batı dünyası duyarsız.
Varlığı tartışmalı, İslam dünyası da sessiz...
Mısır, yalnız yapayalnız...
Meydanlar dumanlı, sokaklar kuşatılmış.
***
Mısır’da bir halk katlediliyor.
Sokaklar ağlıyor, medeni dünya seyrediyor, sadece ölülerin sayısı ile meşgul...
İnsanlık ölmüşte haberimiz yok...
Adeviyye ve Nahda meydanlarında, öldürenlerin çığlıkları, ölenlerin ağıtları yükselse de gökyüzüne, pek duyan olmadı batıdan.
Batı sessiz, bir kere daha.
Ölüme sessizlik, ölümüne sessizlik halinde sürüp gidiyor hala.
Bu sessizlik, bu duyarsızlık, bu ölüm izleyiciliği cesaretlendiriyor zalimleri, katilleri, darbecileri...
Bir tek Ankara var, ses veren.
Zulme ‘dur’ diyen.
Firavun’un akıbetini hatırlatan, Musa’ya çağrı yapan.
***
Mısır’da bir halk direniyor.
“Bize ne” diyemeyeceğimiz bir dünyada ve bölgede yaşıyoruz.
Sessiz ve hissiz kalamayız.
Sessizlik kötüleri cesaretlendiriyor.
Şimdi hatırlayın, demokrasiye darbeden sonra Mısır’a kimlerin ne kadar yardım ettiğini!
Katliamın sponsorları da meydanda aslında.
Maddi sponsorları ve manevi sponsorları...
Irak, Suriye ve Mısır’daki hazin tablo bir kere daha gösterdi ki, kaybetmek çok kolay.
Adeviyye ve Nahda bize, Türkiye’ye yok yakın.
Ölüm de, hayat da öyle...
Dünyanın sessizliğine ortak olup, zulme razı gelemeyiz.
***
Mısır’da bir halk direniyor.
Masumiyetini koruyarak direniyor.
Adeviyye ve Nahda...
Çok yakında; darbeciler için ‘utanç’, sivil halk için ‘zafer’ meydanları olacak...