Geçtiğimiz hafta, her alanda dibe vuran Türk futbolu için devrim niteliğinde bir adım atıldı. “Spor yasası teklifi” üç bakanlığın komisyonunda kabul edildi.
İnşallah uygulanır ve arkasında durulur da, kulüplerine sevdalı olduklarını söyleyerek, hem şöhret hem de para kazanan başkanların ve yöneticilerin, ne kadar dürüst olduklarını hep birlikte görürüz!
En önemlisi spor kulüpleri, dernek statüsünden çıkarılacak, anonim şirket vasfı kazanacak ve “denk bütçe” sistemine göre yönetilecekler.
Hesap verecekler! Denetlenecekler!
Kulübe başkan oldun, kendine araba, şoför, telefon tahsis edeceksin, faturayı da kulübe göndereceksin. Bu düzenlemelerden sonra, bunlar olamayacak.
Spor kulübü ve spor anonim şirketi başkan ve yönetim kurulu üyeleri ile yöneticileri, mevzuat, tüzük ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kasıt veya ihmalle ihlal ettikleri takdirde kulüp, şirket, pay sahipleri ve alacaklılara karşı verdikleri zararlardan sorumlu olacaklar. Yani,
Sezon başından bu yana transfer edilen isimlerle, kadro mühendisliğiyle ve kenar yönetiminin beceri eksikliğiyle eleştirilen Göztepe’de Stjepan Tomas’ın Di Santo’suz çıkması, Kahraman’ı ilk 11’e yazması ve Aytaç’a görev vermesi bence yanlıştı.
Zor zamanlardan geçen sarı kırmızılıların hata şansı yokken bir şeyleri denemek için epey geç oldu.
Belki hafta içinde yapılan idmanlarda bu oyuncular kendi içlerinde fark yaratıyor olabilirler ancak sahaya baktığımızda ciddi sıkıntılar göze çarpıyor.
Konyaspor karşısında ilk 45’te yenilen iki gol ve üstüne görülen kırmızı kartla ümit eksilmeye başlamıştı.
“Göztepe varsa umut vardır” düşüncesi yerine karamsarlığa sürüklenen ve bunda da sonuna dek haklı olan taraftarların yaşadıklarını üzüntüyle izliyoruz. Bu kadar imkanın içinde, bu denli yürekli taraftarın önünde, stat, tesis ve şehir açısından sorunsuz bir takımın böylesine umursamadan oynaması, herkesin gücüne gidiyor.
Konyaspor’u cepheden
Ülkemizde popülaritesi üst sınırda olan futbol, bir spor dalından çok daha fazlasıdır. Diğer değerlerimiz gibi kültürümüzde ve hatta kalplerimizde yer alır. Fakat bazı şehirler, semtler, takımlar vardır ki futbol, kimliklerinin önemli bir parçası haline gelmiştir. Altyapısı, vizyonu ve misyonu itibariyle Buca bunun en çarpıcı örneklerinden bir tanesidir. Amedspor maçı öncesi 29’da 13 galibiyet alıp ligin yaş ortalaması en düşük ekiplerinden birisi olmasına rağmen bütçe olarak belki de 1. Lig’in bile ayarının üzerindeki lider Pendik’in ensesinde sıcak bir nefes olmayı başarmışlardı. Bulunduğu her platformda şampiyonluk kupasını armasıyla saran sarı lacivertliler için bu sene çok ciddi bir sezon. Bir önceki yılı şampiyon kapatmış takımlar lige adaptasyon süreci içinde boğulurken, Fırtına’nın zorluk çekmeden üst sıralarda bulunması da eminim camianın ne denli köklü oluşuyla bağlantılı.
Hafta içindeki mesaileri, puandaşı ve bir basamak altındaki Amed Sportif’di. İlk yarım saatlik zaman
Ülkemizin en popüler sporu olan futbolda son yıllarda en çok hakemler ve verdikleri kararlardan bahseder olduk.
Taktik, teknik analizler bir yana dursun, antrenörlerin başarısı rafa kaldırılsın, dillerde hakemlerin tutumları öne çıktı.
Medyada ‘‘hakem eleştirmenliği’’ adı altında yeni bir mecra türedi.
“Bu hafta şu maçta futbolun hangi kısmını izledik?” düşüncesinin yerine görüntüler üzerinden pozisyonları yüzlerce kez tartıştık. Bunlara harcanan mesai ve zamanı, verilen emeği, maç sonu açıklamalarındaki hassasiyeti altyapı ve futbolcu yetiştirme üzerine yoğunlaştıramadık.
Türk futbolu, kendi içerisinde pek çok kırılma anı yaşamıştır, yaşamaya da devam etmektedir. Bunun en son örneği, 8 Mart günü Merkez Hakem Kurulu’nun Cüneyt Çakır, Ali Palabıyık, Abdulkadir Bitigen, Fırat Aydınus, Bahattin Şimşek, Burak Şeker, Suat Arslanboğa, Hüseyin Göçek, Mert Güzenge, Tugay Kaan Numanoğlu, Alper Ulusoy ve Halis Özkahya’yı Süper Lig hakem listesinden çıkarması ve de
Bize sonbahar erken geldi, yaprak dökümü yaşanıyor. Göztepe; 14 sene sonra yükseldiği, 5 sezon mücadele ettiği adına ‘Süper’ denen ligde bu sezon kâbus görüyor. 5 yılda 10’un üzerinde hoca değişimi ve yanlış kadro yapılanmasıyla, ikinci kez küme düşme korkusuyla baş başa.
Artık İzmir’de futbol iklimi sonbaharını yaşıyor!
Oysa, şehir ve tribün kültürüyle, deplasmanlardaki taraftar coşkusuyla lige renk getirmişti sarı kırmızılılar...
Bu renkler, kentteki zıt renkleri birleştirdi. Sokakta yan yana gelmeyenler tribünde omuz omuza verdi. Yanlış işler yapıldı, işe yanlış adamlar seçildi. Kulübü değil, kendilerini düşündüler...
Herkes, Göztepe’yi parlatmak yerine kendi koltuğunu cilaladı. 5 yılda onlarca teknik direktör geldi gitti. Hepsi mi kötüydü? Ünal Karaman’ın, Tamer Tuna’nın, Konyaspor’u Şampiyonlar Ligi’nin eşiğine taşıyan İlhan Palut’un nesini beğenmediniz?
At, sahibine göre kişner. Suçun büyüğü, kulübü idare edenlerdeydi...
Borçsuzl
Bize sonbahar erken geldi, yaprak dökümü yaşanıyor. Göztepe; 14 sene sonra yükseldiği, 5 sezon mücadele ettiği adına ‘Süper’ denen ligde bu sezon kâbus görüyor. 5 yılda 10’un üzerinde hoca değişimi ve yanlış kadro yapılanmasıyla, ikinci kez küme düşme korkusuyla baş başa.
Artık İzmir’de futbol iklimi sonbaharını yaşıyor!
Oysa, şehir ve tribün kültürüyle, deplasmanlardaki taraftar coşkusuyla lige renk getirmişti sarı kırmızılılar...
Bu renkler, kentteki zıt renkleri birleştirdi. Sokakta yan yana gelmeyenler tribünde omuz omuza verdi. Yanlış işler yapıldı, işe yanlış adamlar seçildi. Kulübü değil, kendilerini düşündüler...
Herkes, Göztepe’yi parlatmak yerine kendi koltuğunu cilaladı. 5 yılda onlarca teknik direktör geldi gitti. Hepsi mi kötüydü? Ünal Karaman’ın, Tamer Tuna’nın, Konyaspor’u Şampiyonlar Ligi’nin eşiğine taşıyan İlhan Palut’un nesini beğenmediniz?
At, sahibine göre kişner. Suçun büyüğü, kulübü idare edenlerdeydi...
Borçsu
Spor Toto Süper Lig’de son 6 maçından 11 puan çıkaran düşme hattındaki Altay, öne geçtiği karşılaşmada Demir Grup Sivasspor’a deplasmanda yenilmekten kurtulamadı. Bu sonuçla 29 puanda kalan siyah beyazlılarda Teknik Direktör Serkan Özbalta, görevinden istifasını sundu
Altay, son 6 maçına 3 galibiyet ve 2 beraberlik sığdırıp, tek kaybını İstanbul’da Beşiktaş’a karşı almıştı. Bu tablo, mücadele gücünü körüklerken, umut ateşini de yakmıştı. Sırada, Rıza Çalımbay’ın komutasındaki Sivasspor vardı.
Müsabakanın ilk perdesinde daha fazla pas kanalları bulan taraf Sivasspor’du. Set oyununu oturtması zaman alan Altay ise ikili mücadelelerden kaçmıyordu. Özellikle defans hattındaki isimler bu yarıda öne çıkan bir performans sergilemişti. Sivas’taki Gradel ve Fajr gibi özel ayaklar aksiyon üretmeye çalıştılar. Siyah beyazlılarda ileriye dönük isimler tutuktu. Rodriguez slalomlarını izletemedi. Pinares sahada yok gibiydi. Paixao ve Poko rakip defansı bozmaya yönelik preslerini iyi
TFF 2. Lig Beyaz Grup’ta rotasını üst lig olarak belirleyen Bucaspor 1928, geçtiğimiz hafta evinde Şanlıurfaspor’a auta çıktığı gerekçesiyle sayılmayan golle boyun eğdi.
Baktığımız zaman bu sezon ‘VAR’ sistemine rağmen Süper Lig’de hakem hataları nedeniyle tüm kulüpler puan kayıpları ve hakem hatalarıyla karşı karşıya kalıyor. Sonucunda ise büyük tepkiler ile ortalık adeta yangın yerine dönüyor. Süper Lig’in bitimine son 10 hafta kala ise de MHK’dan Süper Lig ve Spor Toto 1. Lig için tarihi hakem kararı çıkıyor. Birçok hakemin düdüğünü astırıyor. Bunu ligin bitimine 10 hafta kala yapması ne kadar doğru bilmiyoruz ancak VAR sistemine rağmen bu kadar bariz hatalar cezasız kalmazken, alt liglere indiğimizde bu hakem arkadaşların yaptıkları yenilir yutulur cinsten değil. Nasıl olsa alt liglerde ne TV yayını var ne de yaptıkları büyük hataları düzeltecek, onlara düdük astıracak VAR sistemi var. Anlayacağınız hakem arkadaşlar babalarının çiftliği gibi maç yönetebiliyorlar.
Tıpkı