Erman Pektok... Türkiye'nin önde gelen kalp cerrahlarından... Doktorluğun yanı sıra araştırmaları Türkiye sınırlarını aşmış altın bir genç... Tarih konusunda ve özellikle Türk Kurtuluş Savaşı yılları hakkındaki araştırmaları dikkat çekici...
Nedim Ekmekçiler: Türkiye'nin uluslararası markalarına öncülük eden firmalarında genel müdürlük görevlerinde bulunmuş önemli yöneticilerden biri...
Levent Veral: Türk bankacılık sektörünün altın isimlerinden biri olmasının yanı sıra birçok finansçının yetişmesinde başrolü oynamış biri...
Semih Çalışır: Fotoğraf dükkanı var. Bornova'nın en sevilen ve güvenilen kişilerinden birisi...
Bu birbirinden önemli şahsiyetlerin ortak özelliği Altaylı olmaları... Ve maalesef her camianın üye olarak görmek istediği bu pırlanta isimler, Altay kongresinde saldırıya uğradı. Üçü yumruklara hedef olurken birinin yanında eşi olmasına rağmen ağır küfürler edildi.
Altay kongresinde yaşananlardan bahsediyorum. Önceki gün televizyonlarda bir numaralı haber
Türkiye’de ilk futbol maçı James La Fountaine’in çabalarıyla İzmir’de İngiliz denizcilerle Bornova’da yaşayan İngiliz gençleri arasında 1890’da oynandı. Buna rağmen İzmir olarak futbol geçmişimizde en başarısız günleri yaşıyoruz. Birçok kulübümüz sportif anlamda dibe vurmuş, ekonomisi bitmiş. Gelir gider dengesi çökmüş durumda.
Uzun yıllar adeta bir film izliyoruz.
Zaman zaman inişli çıkışlı.
Zaman zaman renkli, çoğunlukla siyah beyaz.
Ne şehir eski şehir.
Ne futbol eski futbol.
Son 5 yılda, tarih yazma çabasındaydık. Önce Göztepe’yi 14, ardından 18 yıl aradan sonra Altay’ı Süper Lig’e yolladık. Sevincimiz büyüktü. Tıpkı geçmişte olduğu gibi İzmir’i ‘Süper’ denen ligde 5 veya 6 İzmir kulübüyle temsil etme, Avrupa hayalleri kurmaya başladık.
Günümüzü gün ettik.
Gaziantep deplasmanında öne geçen Göztepe, hakem atışından golü bulduğu için 90+6’da rakibinin gol atmasına fair play olarak izin verdi. Ev sahibi ekip 90+7. dakikada penaltı kazandı ancak Muhammet Demir bu penaltı vuruşunu dışarı yuvarladı ve sarı kırmızılılar Süper Lig’den düşen ikinci takım oldu.
Haftalardır korkulan rüyanın gerçekleşmesini beklerken, diğer yandan da o günün gelmemesi için dilekler dileniyordu. Çalkantılı geçen sezonu, birkaç perdeye ayırdığımızda yaşananları daha net görebiliyoruz.
Girişi tatsız, ortası umut, sonu hüsran olan 2021-2022 futbol iklimi biterken Göztepe artık Süper Lig’e mendil sallayan ikinci ekip olmuştu.
Teknik adam sirkülasyonu, başkandan yönetime soru işaretleri, yetersiz saha içi performansı derken umutlar tazeyken düşmeyi kabul etme duygusu hakimdi.
Futbol oyununun kimyası gereği düşmeler, yükselmeler, acılar, travmalar, sevinçler olsa da mücadele etmeden teslim olmak, Göztepe’ye ve de İzmir’e yakışan bir durum değildi. Büyük resimde ocak
1.5 ay önce elde avuçta olan puanları eritip küme düşmenin en muhtemel adayları arasında ismi anılan Altınordu, 6 haftalık periyotta hiç de küçümsenmeyecek rakiplerin bileğini büktü ve Ankaragücü karşısına çıkarken bu maç özelinde, “favori”nin yalnızca Başkent ekibi olmadığını ortaya koydu.
Kepenkleri indirmeden savaşım veren Şeytanlar’ın yeni durağı Ankara’ydı. Maçın startı verildiğinde şampiyonluk için gün sayan Ankaragücü’nün baskılı başlaması beklenendi. Öyle de oldu. Bu evrede defans bloğu ile 2004’lü kaleci Serhat dirayetliydi. Sarı lacivertliler akınlar oluştursa da Altınordu’nun defansif başarısı, set hücumlarını istedikleri kıvamda yapamamalarına neden oldu. Henüz 9’da Şeref’in yine sağına çektiği topta solo golünü atmasıyla öne geçen Altınordu, rakibini sarsmıştı. Bu dakikadan ikinci gol dakikası olan 40’a kadar hızlı hücumlarla gol arayan, rakibine topu verip kalesini koruma felsefesinde olan Altınordu, rakip defansın Hüsamettin’e
UEFA sıralamasında ilk 20’nin altına düşen futbolumuz ölmüş de ağlayanımız yok!
Yıllardır; Türk futbolunda en çok tartışılan hakemler ve verdikleri kararlar. Ülkemizde futbol oyununda, taktik, teknik, antrenörlerin başarısı ve başarısızlığından çok hakemler konuşuluyor.
Son yaşananlara baktığımız zaman da “Biz futbol değil tiyatro izliyormuşuz” demekten kendimizi alamıyoruz.
Ligimizin marka değeri yerlerde ve takımlarımızın çok büyük çoğunluğu boş tribünlere oynuyor.
Ve sonuç...
Geçtiğimiz ay 13 hakem görevinden alındı. Yer yerinden oynadı. Ardından tahkim bu duruma el koydu ve alınan kararı geçersiz saydı.
3 TFF yöneticisi istifa etti.
TFF başkanı istifa etti.
İzmir kulüpleri için hep güzel şeyler karalamak istiyorum. Ama olmuyor olmuyor...
Altay gibi Kurtuluş Savaşı’nı başlatan asırlık kulübün uçuruma doğru gittiğini kimse görmüyor mu? Ey Altay camiası, lütfen artık uyanın!
Geçtiğimiz günlerde Altay Divan Kurulu’nun toplantısı vardı. Buz gibi suratlara kulübün son durumu hakkında bilgi veren Başkan Özgür Ekmekçioğlu ölüm fermanını açıklar gibiymiş.
Özgür Bey geçen şubat ayında borç rakamını soran üyelere borcun sadece 88 milyon lira olduğunu açıklamıştı. Borç rakamı sezon sonunda ne olur dediklerinde, “1-2 milyon lira artar” diye yanıt vermişti.
Tam 14 ay sonra aynı Ekmekçioğlu, Divan Kurulu üyelerine son bilançoları sundu; “Altay’ın 80’i bana olmak üzere 356 milyon lira borcu var. FIFA dosyalarının bu kadar büyük sorun olacağını tahmin etmemiştim”
Divanda çıt yok, hatta destek var.
Çünkü Özgür Ekmekçioğlu’nun yıllarca ikinci başkanlığını yapmış Sabri Sevenoğlu,
İzmir olarak Türkiye’de en çok futbol adamı yetiştiren kentlerden birisiyiz.
Kimi yönetici, kimi antrenör, kimi eski futbolcu. Geleceğe yön verecek, bilgi ve tecrübeleri ile ışık tutacak pek çok isim var.
Ancak; İzmir böyle bir kaynaktan yararlanma konusunda yetersiz. Türk futbolunun en büyük kanayan yarası da sporu sporun içinden gelen insanların yönetememesidir.
Biz de şehrin en zengin iş adamlarından biri başkan olur, arkadaşlarından bir yönetim kurulu oluşturur, önceden tanıdığı bir teknik adamı veya önceden tanıdığı bir menajer vasıtasıyla önerilen teknik adamı takımın başına getirir. Son modamız ise eski bankacıları kulüplerimize CEO olarak atamak.
Kulüp yöneticilerinin %90‘ı futboldan hiç anlamaz. Kimi yaşadığı şehirde adını daha çok duyurmak için, kimi siyasette daha üst bir rol üstlenebilmek için, kimi de kuracağı ilişkilerle daha fazla para kazanmak için spor kulüplerine yönetici olur.
Hal böyle olunca bizim ülkemizde işini hakkıyla yapan, hem futboldan hem de ekonomiden, aynı zamanda sporcu ve
Düşme potasından kurtulamayan Altay, deplasmanda Adana Demirspor’la karşılaştığı mücadeleden 3-1 yenik ayrılmanın üzüntüsünü yaşadı. 29 puanda kalan siyah beyazlılar, son 6 maça girilirken ligde kalmayı mucizelere bıraktı.
Altay, 18 yıl sonra çıktığı Süper denen ligde hafta içi Başkan Özgür Ekmekçioğlu’nun istifasının gölgesinde gitti Adana Demirspor deplasmanına. Rakibi de kendisi gibi bu sezon çıkmıştı lige ancak onlar ilk yıllarında bırakın küme düşme korkusunu Avrupa hayalleri kuruyorlar. Adana Demirspor, Avrupa’yı istiyor. Süper Lig’in bitimine 6 hafta kaldı. Şimşekler, Şampiyonlar Ligi ön elemesi için 6, UEFA Konferans Ligi elemesi için 10 puan uzaklıkta. Karşılaşmaya Adana Demirspor hızlı giriş yaptı. Bunun meyvesini de arka arkaya bulduğu gollerle aldı. Adana Demirspor maçın ilk yarısında adeta Altay’a göz açtırmadı.
Ev sahibi ekip karşılaşmanın 33. dakikasında Belhanda’nın şık golüyle 1-0 öne geçti. Bu golden sadece 3 dakika sonra kullanılan serbest vuruşta Tayyip kafa vuruşuyla