Levent Köprülü

Levent Köprülü

-

Tüm Yazıları

Biz bir otomobilden veya markadan neredeyse her şeyi istiyoruz. Üreticiler de deyim yerindeyse biz “şımarık çocuklar”a yetişebilmek uğruna paralanıyor...

Unutmuyorum... Daha 4-5 yaşında bir ufaklıkken, rahmetli babaannem ile her sokağa çıktığımızda mutlaka gözyaşlarımı pınarlarında hazır tutardım. Çünkü her çocuk gibi, benim de şımarıklık yapma dönemlerim vardı. Çıkınca önce Bostancı’nın çarşı olarak kabul edilen bölümüne gider, alışverişlerimizi yapar, ardından da tren istasyonuna varırdık. Burada bir süre oturur, yük trenlerinin geçişini beklerdik. Amacım, o dönemlerde trenle taşınan askeri araçları, kamyonları görmekti.
Buradan dönüşte, 1001 Çeşit-Elif’in Pazarı adlı dükkanın önünden geçmek ise farz gibiydi. Babaannem olayın farkında olup da beni karşı kaldırımdan yürütmeye kalksa, hemen evde biriktirmiş olduğum gözyaşlarımı, “dudağımı aşağıya sarkıtma” eşliğinde ortalığa saçıverirdim. İşe yarardı ve her defasında bu dükkanın bir vitrininde sergilenen küçük otomobillerin önünde duruverirdik...
-Babaanne, bak şurada mavi bi araba var, alalım mıııı?
-Oğlum, bak ondan almıştık sana zaten. Sende onun kırmızısı yok mu?
-Evet var ama bunun rengi başka. Bunu da istiyoruuuummmm. N’oolur!
Ve eve, farklı renkte ama aynı modelde yeni bir Matchbox ile dönülüverir. Kim bilir, hangi ihtiyaçtan kısılarak satın alınır, o da başka bir konu. Tabii ki benim o yaşta hiç umursamadığım...

Ar-Ge’de tam saha pres
İşte sırf bu yüzden, biz otomobil tutkunlarına “şımarık çocuklar” demekteyim. Tıpkı benim gibi. Çünkü satın aldığımız otomobilden ne kadar çok şey beklediğimizi bir ben biliyorum, bir de bilinçli otomobil satın alanlar, yani siz. Şayet istediğimiz otomobili alamıyorsak, modifiye denilen sisteme başvurup
“Siz yapmadınız ama ben başarabilirim!” edasıyla araçlarımızı değiştirmeye koyulanlar da biziz sonuçta.
Teknoloji geliştikçe tüketicilerin otomobillerden beklentileri de artıyor. Buna da bizi firmalar, üreticiler alıştırdı zaten. Onlar havacılık, motorsporları vesaire alanlarda geliştirilmiş teknolojileri sıradan araçlarımıza sokmasalar, aslında sorun olmayacaktı. Değil mi?
İşte bu aşırı beklentiler, “daha” diyen dillerimiz, otomobil üreticilerini de inanılmaz bir çaba içine itiyor. Rekabet arttıkça yeni modeller için yapılan çalışmalar hızlanıyor, model geliştirme süreleri kısalıyor, mühendisler uzun mesailere kalıyor. Bu da mühendislik aşamasında bazı hatalara yol açabiliyor.
Bununla birlikte üreticilerin, 2008 krizinde tüm dünyada düşen satışları canlandırmak için sürekli yeni model arayışı içine girdiğini ve bu dönemde, normal zamanlara göre neredeyse iki kat daha fazla yeni model çıkartmayı başardıklarını da unutmamak gerek. Üreticileri, iştahsız bir çocuğa “Bunu da sever, onu da pişireyim. Belki bir lokma yer! Kursağına bir şeyler girer” düşüncesiyle bir sürü yemek yapmaya çalışan annelere de benzetebilirsiniz!

Ergenlik hastalığı diyorlar
Bu çaba, üreticilere parça sağlayan yan sanayi şirketlerini de zorladı. Onların mühendisleri üzerindeki baskılar da arttı. Rekabet ve kârlılık gibi unsurları da unutmamak gerek. Bu baskı birden fazla modelde hatta markada aynı parçanın kullanılması anlamına geldi. Birden fazla markası olan büyük gruplarda bu yöntem, daha fazla parça paylaşımı şeklinde gelişti. Üretilen araçların maliyetleri aşağıya çekilmeli, fiyatlara büyük farklar yansıtılmamalı hatta içine daha fazla teknolojik donanım konulabilmeliydi. Sonuçta “şımarık çocuklar”, “iştahsız çocuklar” haline gelmişti ve onlara sevecekleri bir şeyler hazırlamak gerekiyordu.
Peki, tüm bunlar ne anlama geliyor? Kısa sürede, baskı altında geliştirilen ürünlerde hatalar ve kalite bozuklukları olabiliyor. Bunlar genelde sektörde “ergenlik hastalığı” olarak niteleniyor ve bir modelin piyasada satılmaya başlandığı ilk yıllarda ortaya çıkan aksaklıklar için kullanılıyor. Bunlar için mühendisler yeniden çalışıyor hatta bazı durumlarda tasarımcılar bile yeniden masaya oturabiliyor. Bunlarda bizim bitmek tükenmek bilmeyen isteklerimiz hatta kimi zaman “masum kaprislerimiz” önemli rol oynuyor.

Haberin Devamı

HAFTANIN GÜZELİ

Haberin Devamı

“Şımarık çocuklar”a yetişebilmek uğruna

Haberin Devamı

Bugün kız arkadaşımla buluşacağım da!

Gösterişi pek severiz.
Bunu, sahip olduğumuz ya da kullandığımız otomobille de yapmayı ayrıca severiz.
Genciz, kanımız kaynıyor,
kız arkadaşımızla buluşacağız mesela! Öyle sıradan bir şeyle gitmek de olmaz! İşte size muhteşem çözüm: Üzerine tonlarca para harcamadan, küçük bir bütçeyle “hava atma” imkanı. İster hap kadar bir Smart, isterse de Şahin olsun. Beş dakikada Ferrari oluversin. Tabii mümkünse otomobili, göğsünüzü kabartarak gösterebileceğiniz bir yere park edin! Hepsi bu! Onunla gezmeye çıkmak ya da kızcağızı evine bırakmayı teklif etmek yok tabii... Yani o kısmına henüz çözüm düşünemedim maalesef!