Güldener Sonumut

Güldener Sonumut

ntvbenelux@gmail.com

Tüm Yazıları

Başlıktan yola çıkarak, Avrupa Birliği (AB) ile yönetmenliğini Johathan Demme’nin gerçekleştirdiği, Jodie Foster ve Anthony Hopkins’in mükemmel performanslarıyla Oscar’a layık görülen ‘Kuzuların Sessizliği’ filminin alakasının ne olabileceğini pekala düşünebilirsiniz. İlk bakışta da haksız olmayabilirsiniz. Teşbihde hata olmaz derler. Rusya-Ukrayna savaşı ve Ortadoğu’da yaşanan katliamlar ile Hannibal’in sapkınlıkla işlemiş olduğu cinayetler arasında fazla ilinti de yok. Ancak unutmamak gerekiyor ki AB, Çarşamba gününden itibaren, üç gün süren uzun ve çok ‘içerikli’ bir zirve gerçekleştirdi. Zirvenin gündeminde Rusya-Ukrayna savaşı, Ortadoğu’daki son gelişmeler, Venezuela, Fas, Gürcistan’la ilişkiler, Sudan, Haiti ve düzensiz göç gibi konular yer alıyordu. Yüksek enerji fiyatları ile rekabet politikaları da cabası. Testosteron egemen dış politikada ‘genç’ AB varolduğunu kanıtlamak ve kendini göstermek için önemli bir fırsatı daha kaçırdı sanki. Nitekim Ukrayna’ya yapılacak mali yardım taahhüdü dışında Kiev’in ‘zafer planına’ sessiz kalması, üyelik başvurusu konusunu muallak bırakması dikkat çekici. Keza AB, Ortadoğu konusunda da, içerisinde yaşanan görüş ayrılıkları bir yana, temel prensipler, BM’nin önemi gibi hususlarda çekingen ve sessiz kalmayı tercih etti. Hatta, Fransa’nın Fas’la yaşadığı yasadışı göç ve seyahat belgesi krizi de sonuç bildirgesine maalesef yansımıyor, çünkü AB içerisinde sanki kuzuların sessizliği hakim.

Haberin Devamı

Oysa meydan boş aslında. Zira ABD 5 Kasım seçimleriyle uğraşıyor. Rusya, bir yandan Ukrayna ile savaşıp bir yandan da kurt hikayesine dönen nükleer tehdidine yönelik doktrini gözden geçirmekle meşgul. Çin ise Tayvan etrafında tatbikat gerçekleştirmekle uğraşıyor. Hal böyle olunca, AB’nin dünyada yaşanan olaylarla ilgili kendi politikasını belirlemesi ve sesini yükseltip kendisini göstermesi, alternatif bir siyasa uygulaması için önemli bir fırsat vardı. Ancak kuzuların sessizliği hakim. Keza AB-Körfez Ülkeleri İşbirliği zirvesinden de örnek verilebilir. Merak edip sordum AB yetkililerine. Diplomatik olarak bir geçiş döneminde olunduğunu söylüyorlar, samimi olarak ise ABD’yi işaret ediyorlar. Beyaz Saray’ın yeni kiracısının kim olacağı kesinlik kazanmadan AB’nin ABD ile olası bir bilek güreşine girmek istemediğine, ters düşmeyi de arzulamadıklarına dikkat çekiyorlar. Bu yüzden sessizlik. Halbuki aslında Thomas Harris’in romanından uyarlanan Kuzuların Sessizliği filmindeki asıl mesaj, eğitimi devam eden genç FBI ajanı Clarice Starling’in erkek egemen bir toplumda başarılı olma çabası. Zira toplum sanki farklılığı teşvik ediyor intibası var. Ancak eninde sonunda giyim kuşam, düşünce, yöntem ve hiyerarşi konusunda kalıba girmek gerekiyor. Aktris Foster kadın olarak kalıba kısmen girebiliyor ama farklılığını da yaşatarak ezilmeden başarılı olabileceğini kanıtlıyor. AB ise testosteron egemen bir dış politikada bir Jodie Foster olamadı, farklılığını gösteremedi. Sadece kalıba girdi. Transatlantik toplulukta Avrupa, ABD’nin ‘sol anahtarını çizmesini’ ve tempoyu belirlemesini bekliyorsa eğer, hiçbir zaman kendi senfonisini yazamayacak. Farklılığı ile var olamayacak. Kısacası kendi parçasını kendi ritmiyle çalamayacak.

Haberin Devamı

NATO’da çifte standarda geçit yok

Haberin Devamı

NATO’ya üye ülkelerin savunma bakanları 2 gün boyunca Brüksel’de bir araya geldiler. Toplantının gündeminde yer alan ve gölgede kalan bir konuya ışık tutmak gerekiyor. Bunun için de biraz geriye dönmek lazım. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla birlikte Avrupa’nın Ukrayna’ya destek için stoklarında yeterince mühimmat olmadığı ortaya çıktı. Krizi fırsata çevirme konusunda ‘usta’ olan AB, üretimi artırma ve AB’ye özgü üretim standardı geliştirme konusunda kolları sıvadı. Ancak AB’ye üye birçok ülke aynı zamanda NATO üyesi. NATO içerisinde de kısa adı NSO olan NATO Standardizasyon ofisi bulunuyor. 1951 yılından beri NATO müttefiklerinin kullanmış oldukları mühimmatlar konusunda ortak kalibre ve standart belirliyor. Bu sayede MKE tarafından üretilen 7.62 kalibreli bir fişek, Alman, İspanyol veya Amerikan silahında da kullanılabiliyor. AB’nin mühimmat üretiminde kendi standartlarını belirleme çabasının yaratabileceği tehlikeye dikkat çekilmişti. Ancak halen AB’nin Savunma Ajansına başkanlık eden ve NATO’nın savunma siyasasından sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Jiri Sedivy, kulak arkası etmişti. Neticede AB’nin bu girişiminin tehlikesine ABD uyandı. Çünkü müttefikler arasında silah üretimi konusunda iki standardın belirlenmesi harekatlarda sorunlara neden olabilirdi. Üstelik hiçbir silah üreticisi NATO ve AB için iki üretim bandı kurmayacaktı. Neticede NATO’da savunma bakanları çifte standardı engellemek amacıyla NSO’yu yeniden canlandırma, standardizasyon anlaşmalarına yenilerini eklemeyi ve yeni teknoloji silahlar için de müttefikler arasında standardın NATO tarafından belirlenmesi konusunda prensip kararı aldılar. Türkiye açısından da bu çok önemli bir karar. NATO, AB’nin çifte standart girişimine son vermiş oldu. Üstelik de karara öncü olan ‘AB’nin kurucu ülkesinden geldiği’ gerekçesiyle seçilen Hollanda’nın eski başbakanı oldu. Simge dolu.