Levent Köprülü

Levent Köprülü

-

Tüm Yazıları

İyi de neyi? Durun, söyleyeceğim! Elbette fırsat bulursanız, bu yılki Formula 1 yarışlarını... Neden mi? Aslında o kadar çok nedeni var ki! Gelin, yazının içine bir dalıp çıkın, hak vereceksiniz...

Sevmeseniz de izlemek isteyeceksiniz

Formula 1 yarışlarının iddialı otomobillerinden Ferrari’nin yeni burnunu pek çok kişi bir karıncayiyene benzetiyor.

Çoğunuz daha Formula 1 adını duyduğunuzda “Iyyyyhhhhh!” deyip hafiften “az önce ağzına turşu atmış” gibi suratınızı ekşiteceksiniz, bu kesin! Kiminiz de “Söylemesen bilemeyecektik sanki, pöhhh!” açılımına girecek. Bunu da tahmin edebiliyorum. Ben yine de anlatacağım çünkü “Bu yazıya baş koydum”, geri dönemem!
Dediğim gibi, bu yıl sevseniz de sevmeseniz de Formula 1 sezonundaki yarışları izlemek isteyeceksiniz. Tamam, belki İstanbul’daki yarışlardan kalan bir “kabus” anı yüzünden bu spora gıcık olabilirsiniz. Ya da motor sesleri tüylerinizi diken diken ediyordur. Ancak bir fırt bile olsa otomobil sevginiz varsa, siz beni dinleyin. Zararlı çıkmazsınız!
Her ne kadar artık İstanbul’da düzenlenmiyor olsa da 2014 Formula 1 sezonu Avustralya’da, Melbourne’de
16 Mart’taki ilk yarışla açılıyor. Şimdilerde sezon öncesi testlerin sürdüğü Formula 1 sezonu, bu yıl gerçekten çok ilginç geçecek. Deyim yerindeyse, tüm takımlar ve sürücüler bu yıl her şeye sıfırdan başlayacak. Çünkü kurallar neredeyse tamamen yeniden koyuldu. Şayet “Günün birinde şu sporun nasıl bir şey olduğunu keşfedeceğim” diyorsanız, o zaman, işte bu zaman...

Yeni motor sesleri
Öncelikle yarışlarda F1 otomobillerinin çıkardığı (ki birçok yarışsever ona hayran) motor seslerinden rahatsız olduysanız, bu yıl çıkan sesler belki kulaklarınıza daha iyi gelebilir. Efsanevi 2.4 litrelik V8 motorlar artık yok! Hatta bazı takımlar, ellerindeki
bu motorları, sezonun son yarışında tam devirde çalıştırıp yaktı bile. Bir anlamda veda partisi niyetine!
Bu yıl tüm takımlar istese de istemese de “ilk kez” 1.6 litre turbolu V6 motorlar kullanıyor olacak. Bu da F1 araçlarını,
en azından motor hacimleri bakımından, yollarda gördüğümüz ya da kullandığımız gündelik otomobillere yakınlaştıran bir unsur. Hatta günün birinde F1’de kullanılan motor teknolojisi, filanca markanın performanslı modelinde yerini alabilecek. Çünkü F1 teknolojileri, eninde sonunda kullandığımız otomobillerin ciğerine işlemiş oluyor. Bu yarışın amacı da bu değil mi zaten?
Bu arada sürekli alışkanlıktan olsa gerek, F1 araçlarının 1.6 litre motorlar kullanmaya başladığını yazarken, içimden “vergi avantajlı” lafını da eklemek geldi ama bunun konumuzla alakası yok!
Bununla beraber, sezon öncesi testleri izleyenler bu motorların seslerinden de memnun gibi görünüyor. Çünkü F1 tutkunları, yeni kurallara göre geliştirilen motorların sinek vızıltısını andıracağını düşünüyordu. En azından böyle düşünenlerin içi rahat olsun. Takım mühendisleri, izleyenleri memnun edecek tonlamayı bulmuş görünüyor çünkü. “Yeni başlayanlar” ise en azından kulaklarının yırtılmadığını fark edecekler. Zira yeni motorlar eskisi gibi 18 bin değil, 15 bin devir çevirebilecek kapasitede. Anlaşılır olsun diye söyleyeyim, “biraz daha az bağıracaklar”, hepsi bu. Bununla beraber Enerji Geri Kazanımı Sistemi’nin (ERS) de katkısıyla 760 HP gibi bir güce ulaşabiliyorlar.

İzlerken yarışabilirsiniz!
Saçmalamıyorum, doğruyu söylüyorum... Çünkü yeni getirilen aerodinamik kısıtlamalar ve güvenlik kuralları nedeniyle her bir takım, kendine has ön kanat tasarımlarına imza atmak zorunda kaldı. Kısacası, pistte birbirinden farklı “burunlara” sahip otomobiller göreceksiniz. Bundan size mi ne?
Öyle demeyin. Her bir takımın kendine özel geliştirdiği bu burun tasarımları, daha şimdiden acayip tartışılır oldu. Kimi çevreler (hatta takımların kendi yöneticileri bile) zorunluluktan ortaya çıkan tasarımları beğenmiyor. Ellerinden gelse, “Bugün ne giysem?” havasına girip bazı otomobillere “Bizimle deyılsın!” dememek için kendisini zor tutuyor. Kimi çevrelerse şimdiden, bu sezon yarışacak otomobillerin burun tasarımlarının hangi hayvanı anımsattığını bulabilmek amacıyla National Geographic kanallarında geziniyor.
Bana kalırsa, F1’e ilgi duymasanız bile bu sezon yarışlarını sırf burunlar yüzünden seyretmelisiniz derim. Çünkü burun tasarımlarının neye benzediğine ilişkin siz de tahminlerde bulunabilir hatta çevrenizdekilerle iddiaya girebilir ya da yarışabilirsiniz! Size iki kopya vereyim: Dış basında Ferrari’nin yeni burnunu karıncayiyene, Lotus’unki de uzun dişlere sahip deniz aygırına benzetenler çoğunlukta...
Bunların dışında, şayet F1 pilotlarının numaralarını öğrenmek ve ezberlemek isterseniz, bu sezon yine sizin için biçilmiş kaftan gibi. Çünkü ilk kez bu yıl, tüm pilotlara birer numara seçme hakkı tanındı. Pilotlar seçtikleri bu numaraları kariyerleri boyunca kullanacak. Ferrari’den Fernando Alonso 14, takım arkadaşı Kimi Raikkonen 7, Mercedes’ten Lewis Hamilton 44, McLaren’den Jenson Button 22 numara. Şampiyon Vettel aslında kendisine 5 numarayı seçmiş ama 1 numara olacak.
İşte böyle, yerim yettiği ölçüde 2014 Formula 1 sezonunun neden seyredilesi olduğunu anlatmaya çalıştım. Umarım faydası olur, bu spora ısınmanıza yardım eder...