Levent Köprülü

Levent Köprülü

-

Tüm Yazıları

Son yıllarda tüketicilerin giderek artan beklentilerini karşılamak için çabalayan ve yeni modellere bir dolu teknolojik donanım yükleyen üreticiler, “sanal güvenliği” sağlamak için kafa patlatmaya başladı

Otomobilimin ‘beynini’ karıştırma

Watch Dogs adlı oyunda yüksek teknolojili aletlerle otomobiller dahil pek çok şeyi kontrol eden bilgisayar korsanları var.

Televizyonda izlediğim belgesel, kafamda çanların çalmasına neden oldu. Amerika’da polisler, otomobil hırsızlarının önüne geçebilmek ve deyim yerindeyse onları “avlamak” amacıyla tuzak kuruyordu. Bir özel donanımlı “yem” otomobil ayarlayan polisler, bu aracı çalmaya kalkışanları enselemeyi başarıyordu. Hem de suçüstü...

Güvenlik için de kullanılıyor
Aslında “Ne var ki bunda? Adam otomobilin içine biner, sonra da yakalanır!” diyebilirsiniz. Yok, öyle olmuyor. “Yem” olarak kullanılan otomobil, tamamen özel donanımlı. Hırsızlar bu otomobile binip bir güzel çalıştırıyor, sonra da keyifle yola koyulup “çok iyi bir halt işlediğini” düşünerek zevkten dört köşe oluyor. Ancak bu dört köşe durumu fazla uzun sürmüyor çünkü otomobili izleyen polisler, önce otomobile bir güzel fren yaptırıyor, sonra da motoru durduruyor. Üstelik bunu da uzaktan kumandayla hallediveriyor.
Bu sistem, uzun süredir güvenlik amacıyla da kullanılabiliyor. Türkiye’de bir dönem taksiciler için de önerilen sistemle otomobiller, bir kontrol merkezinden izlenebiliyor. Şayet çalındığı bilgisi gelirse ister bu merkezden ister bir cep telefonu aracılığıyla araca fren yaptırılıp motoru kitlenebiliyor. Eh, GPS gibi uydu takip imkanı da olduğundan otomobil rahatça bulunuyor. Hatta bu sistem modern ağır kamyonlarda uzaktan arıza tespiti yapılmasına da olanak tanıyor. Tabii bu “numara”ları, öyle benim zavallı emektarım gibi tek elektronik devresi “elektronik ateşleme” olan mekanik ağırlıklı bir otomobilde yapmanın pek de mümkünatı yok.
Ancak motorunda elektronik kontrol ünitesi ve yol bilgisayarı olan araçlarda
her şeyi yapmak olası.
Tüm bu sistemler, otomobillerin güvenliği için kullanılabiliyor da “güvensizliği” yani kötü amaçlar için kullanan çıkar mı? Maalesef olabiliyor.
Bir dönem tüketicilerin beklentilerini karşılamak için otomobilleri elektronik donanımlarla yüklemeye çalışan otomotivciler ve mühendisler, şimdilerde bu kötü niyetlileri nasıl önleyeceklerini bulmak amacıyla kafa patlatıyor!

Formula 1’de bela olmuştu
Elektronik donanımlara sahip otomobillere kötü niyetli kişilerin müdahalede bulunabilme ihtimali, 2002 yılında Formula 1 takımlarının kabusu haline gelmişti. Nitekim o dönemlerde
F1 takımlarının araçlarının tüm motor bilgilerini izlemeye hatta bunlara gerektiğinde müdahale etmeye yarayan “çift yönlü telemetri” sistemlerini kullanmasına yeniden izin verilmişti. Takımlar bu sistemler yüzünden dışarıdan müdahale olmasından çok korkuyordu. Korkular bilgisayar korsanlarının, telemetri sistemlerine girerek yarış sırasında otomobillerin motorlarına istenmeyen şeyler yaptırabilecekleri yönündeydi.
Görülen o ki sıradan otomobillerde sistemler arttıkça, bu konu yeniden gündeme gelmiş durumda. Geçtiğimiz günlerde Amerika’da, Amerikan hükümetinin desteğiyle çalışan iki mühendis bu konuda bir sunum yapmış. Otomotiv üreticilerini uyarmak istediklerini söyleyen araştırmacılar, araçların bazı fonksiyonlarına yol bilgisayarı, araçlardaki bluetooth
özellikli donanımlar ve internet erişimi aracılığıyla müdahaleler olabileceğine dikkat çekiyor. Örneğin yolda giderken frenleriniz aniden çalışabilir ya da otomatik park yardımcısı sistemine müdahale edilebilirmiş.
İçinizden “Otomobilimden elini çek, beynini karıştırma!” dediğinizi duyar gibiyim. Tabii hoş şeyler değil. Ancak
bunun halen önlenebileceği de bir gerçek. İçiniz rahat olsun çünkü araştırmalar sürüyor ve uzmanlar araçların elektronik sistemlerine girebilmenin, sıradan bilgisayarlara girmekten daha karmaşık olduğunu belirtiyor.

Haberin Devamı

HAFTANIN GÜZELİ

Haberin Devamı

Otomobilimin ‘beynini’ karıştırma

Haberin Devamı

“Kurbağa göz” derler bana...

Otomotiv tarihinde pek çok otomobile bir ad ya da sıfat takılmıştır. Beetle’ın “Kaplumbağa” diye anılması gibi. Fotoğraftaki kardeşimiz ise uzunca bir süre önce tarih olan İngiliz Austin (BMC bünyesindeydi) tarafından üretilen ve klasik dünyasında muteber bir yere
sahip Healey Sprite, nam-ı diğer “Kurbağa Göz” olur. 1958’de Monte Carlo’da tanıtılan ve ucuz bir spor otomobil olarak geliştirilen Austin-Healey Sprite, Donald Healey Motor Company tarafından tasarlanmıştı.
İlk örnekleri 669 sterlinden satılan bu araçlar, MG fabrikasında üretilmiş, Austin ve BMC modellerinden “toplama” parçalarla üretildiğinden maliyeti düşük tutulabilmişti. Motoru
948 cc hacimli ve 43 HP gücündeydi. 100 km/s hıza
20 saniyede çıkıyor, ancak 100 km’de 6.6 lt tüketiyordu. Orijinal tasarımında farlar havaya doğru bakıyor, yandıkları zaman da normal pozisyonuna geliyordu.
Bu sistem pahalı olacağı için BMC tarafından iptal edildi ve sabit
şekilde bırakıldı. Ona “kurbağa
göz” sıfatı da buradan geldi.