Levent Köprülü

Levent Köprülü

-

Tüm Yazıları

Otomotiv teknolojisi gelişse de yanlış bilinenler, alışkanlıklar hâlâ doğru kabul ediliyor maalesef. Belki de bu konuda otomotiv firmalarına ve devlete de iş düşüyor

Alışmak sevmekten daha zor geliyor...

Koşuşturmalı günde bindiğim taksinin sürücüsüyle muhabbet edecek halim yoktu aslında. Ama trafik anlamsızca tıkanıp “kader ağlarını örünce”, sözcükler ve tartışma kendiliğinden ortaya saçılıverdi... İlk cümle, sıkışıklığın nedeni üzerineydi...
“Yok arkadaş, bu yol lanetli namussuzum!” diye başladı sürücü arkadaş. Ardından emniyet şeridine doğru hamle yapmak isterken diyaloğa katkım geldi: “Kesin kaza vardır, bu saatte başka türlü tıkanmaz!”
O an bir tereddüt yaşadı sürücü
ve tekrar kendi şeridimizde kaldık. Bulunduğumuz yolun neden sıkça tıkandığı konusundaki ulvi saptamalarımız birbirini izledi. O, yolun artık çok kalabalıklaştığını, aslında saçma sapan bir işleyişi olduğunu belirtti.
Ben “emniyet şeridi hastalığı”nın daha fazla rol oynadığını söyleyince, bu kez sürücünün emniyet şeridi seferberliği için ikinci teşebbüsü de yarıda kaldı. Sanki hevesi kursağında bırakılmış çocuklar gibi suratı düştü, suskunlaştı. Ama buna
itirazı da gecikmedi: “İyi de abicim, bu tıkanıklık başka türlü açılmaz ki...
Ben girmesem, başkası giriyor zaten!”

Israrlıyız, kararlıyız...
Anlaşılıyor ki bu muhabbet gönül kırıklığına doğru gitmeye başlamıştı. Diğerlerinin kolayca emniyet şeridine girip sağından geçişlerinden bir el sallamadıkları kalmış sürücülere hırs yapmış, onu bu hüzünlü duruma sokan kişi olarak da bana kırılmıştı... Kesin bilgi... Zaten radyoda değil ama otomobilin havasında Ayhan Aşan’dan “Kırgınım Sana” şarkısı uçuşuyordu, fark ettim...
Yol sıkışıklığının, tam da bir virajda yaşanan kaza nedeniyle olduğunu görünce sürücü arkadaşım artık dayanamadı. Bana olan kırgınlığının da etkisi var mıdır bilinmez, ağırdan küfürler eşliğinde yorumlarına başladı (Aşağıdaki cümle, orijinalden montajlanarak, küfürlerden arındırılmış kopyadır): “Arkadaş, ben anlamıyorum yaw, bu havada ne hızlı gidersin ki! Adam gibi otomobil kullanan kalmadı bu memlekette!”
Kendisini haklı bulduğumu belli edip aramızdaki buzların erimesine katkıda bulunmayı istedim... “Doğru söylüyorsun, maalesef çoğu sürücü kullandığı aracın neler yapabileceğinin ya da yapamayacağının farkına varamıyor. Üzerinde ABS, hava yastığı, sağlam lastik bulunmayan otomobillerle gözünü kırpmadan tehlikeli hareketlere girişebiliyor” dedim. Aslında ABS’den bahsetmeyeydim, iyiydi...
“Abi, ABS bi halta yaramıyor ki. Al işte, bunda (bu=kullandığı otomobil) var. Ama bastığında durmuyor, pedaldan acayip sesler geliyo, ama durmuyo namussuz. Freni pompalamak en iyisi!”
“Ama” dedim, “ABS denilen şey, fren mesafesini kısaltmak için yapılmış zaten. Hem ABS devredeyken lastikler kazıklamaz, kaymadan durursun.”

“Nafile bunlar Levent!”
Sürücünün yüzü hafiften gülmeye başlamıştı. “Abi, ben 30 yıldır direksiyondayım. Aslen kamyoncuydum. Bizim son kamyonda da ABS vardı. Durmuyordu... Biz de şoför arkadaşlarla ABS’nin fişini çekmiştik artık!”
İçimden “Ustacığım, yaprak sarma mı seversin, yoksa pazı sarması mı güzel olur?” gibi anlamsız bir muhabbete geçmeyi düşünmedim değil. Ama ok, yayından çıkmıştı. Tutamadım...
“Yanlış olmuş ama. Keşke ikisini boş bir yolda deneseydin. Bakalım ABS’li mi, yoksa ABS olmadan mı daha kısa mesafede duracaksın.”
Altın vuruş gecikmedi elbette:
“Abi, boş yolda ya da arazide denemeye gerek yok. Ben zaten her gün yollardayım! Bilirim!”
Yenildiğimi kabul ediyorum. Ayrıca bu yenilgi için üstüne bir de para ödemiştim. Yine de meydandan dövüşerek çekilmek gerekiyordu: “Hayırlı işler. Ama bir dene istersen yine de!”
“Yawww he yaaa, heeee!..”
Dilimde sevgili Ümit Besen’in “Alışmak sevmekten daha zor geliyor” şarkısı, usulca yürüyorum kaldırımda.
Bunu hep söylemiştim, söylüyorum... Otomotiv teknolojisi gelişse de yanlış bilinenler, alışkanlıklar doğru kabul edilmeye devam ediliyor maalesef. Belki bu konuda otomotiv firmalarına da iş düşüyor. Yeni teknolojileri daha iyi anlatmak, gerekirse eğitimler vermek gibi. Belki de devlete iş düşüyor. Trafiğe çıkan her bir yeni sürücünün yeterli bilinç ve bilgiye sahip olması adına daha iyi ölçme yöntemleri bulması, zorunlu hale getirmesi için...
Çünkü bugün artık “Yokuş Kalkış Desteği” denilen bir teknoloji var. “Otomatik Park Yardımcısı” diye bir teknolojik donanım da listelerde yer alıyor. Elbette sürücü yokuşta kalkabilmeli, park edebilmeli. Ama bunları sadece ehliyeti kapmak için mi yapabilmeli, yoksa gerçekten kabiliyetli ve bilinçli bir sürücü haline gelebilmesi için mi... Herkese kazasız belasız, iyi ve huzurlu pazarlar olsun.

Haberin Devamı

Alışmak sevmekten daha zor geliyor...

Haberin Devamı

HAFTANIN GÜZELİ

Haberin Devamı

Yerim seni şeker şey!
Daha ilk görüşümde yanaklarını sıkmak hatta makas almak istedim. Kendisini “kedi suratlı” olarak nitelediğim de doğrudur. Hele adını da görünce... Bu arada kendisi Çinli bir elektrikli otomobil olup ağzındaki kesinlikle emzik değildir. “Elektrikli otomobili tüketicilere nasıl sevdirebiliriz acaba?” diye düşünenlere şiddetle öneriyorum... Ha, “Fulu”cuk satış rekorları kırar mı bilemem. Ama kesinlikle şirinlik rekorunu şimdiden kırmış görünüyor. Yerim seni şeker şey!