Kemal Önderoğlu

Bu direklerdeki baz istasyonlarını kaldırma yetkisinin bakanlığa ait olduğu belirtildi.


14 Haziran 2010’da bu sütunlarda “İzmirliler başkanlara sesleniyor! Elektrik direklerindeki baz kutularını kaldırtın” başlığı altında konuyu belediye başkanlarının dikkatine sunmuştuk. Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş. Şirket Müdürü Metin Demirağ, konuyla ilgili açıklama yaptı, şöyle dedi:
“İzmir ve Manisa illerindeki müşterilerimize elektrik dağıtımı alanında hizmet veren şirketimiz hakkında basında kuruluşumuza ait direk ve binalara yasal olmayan yollardan baz istasyonu montajı yapıldığı haberlerine yer verilmektedir. Teşekkülümüze ait aydınlatma direkleri, trafo merkezleri, bina vs.yerlere baz istasyonu montajı yapılabilmesine ilişkin yapılan kira sözleşmeleri Genel Müdürlük Yönetim Kurulu’nun 09.06.2005 tarih ve 28 -504 sayılı kararı ile onaylanmış ve kurumumuza uygulanması amacıyla gönderilmiştir. Baz istasyonlarının abonelik işlemleri yapılırken, müşterilerden ‘Güvenlik Sertifikası’ istenilmekte olup, müşteri yapılan sözleşme gereği Telekomünikasyon Kurumu’nca 12.07.2001 tarih ve

Anlatacaklarım üzücü... Üzücü olduğu kadar ürkütücü, bir o kadar da düşündürücü.
Çirkin olay, önceki gece 21.10 sıralarında trafikte yaşandı. Menderes -Selçuk Karayolu’nda evime gidiyorum. Yasal sınırlar içinde bir hızla ilerliyorum. Bu arada bir araç önümüzdeki kamyonu sinyal vermeden solladı, ancak ben daha önce sinyal verip sollama yaptığım için zor durumda kaldım ama önümdeki araca yol verdim. Arkasından ben de solladım. Önümdeki araç yavaşladı. Daha sonra kamyonu ve önümdeki aracı geçip elimle ‘Ne yapıyorsunuz?’ anlamında uyardım.
Yoluma devam ettim. Ahmetbeyli Kavşağı’ndan Selçuk istikametine yöneldiğimde neredeyse aracımın arka tamponuna değecek kadar yaklaşan ve sürekli kısa uzun lambaları yakarak işaret veren bir otomobil peydah oldu. Yol vereyim vermesine de müsait değil ki. Bu güzergahta siteler ve bir de yol çalışması var. Trafik yoğun ve sık sık da duruyor.
Bir ara araçların durmasıyla birlikte bu iki kendini bilmezin trafik terörü başladı. Ne olduğunu bile anlayamadan, arkadaki otomobilden inen 25-30 yaşlarındaki iki kişi, aracımın kapılarını açmaya yeltendi. Bir yandan da ağıza alınmayacak küfürler, hakaretler...
Torunum yaşındaki iki zibidi (Ne yazık ki ben

EVKA- 5’in yolları delik deşik ve toz toprak içinde... Parçalanmış su borularının görüntüsü adeta savaştan çıkmış bir kenti andırıyor.

Bu sözler 155 konuttan oluşan ve yedi bin civarında İzmirlinin 12 yıldır yaşadığı EVKA-5 sakinlerine ait. Burada yaşayan vatandaşlar İzmir’in merkezine verilen hizmetlerin semtlerine getirilmediğini ve hep gözardı edildiklerini belirtiyorlar. EVKA -5’te yaşanan sorunları aktaran Levent Kapçık, “Sorunlarımızı başta muhtarımız Bilal Çetin olmak üzere sık sık ilgili makamlara aktarıyoruz. Dilekçeler veriyor ve elektronik posta yoluyla sorunlarımızı yetkililere iletiyoruz. Maalesef yöneticilerin duyarsızlığı yüzünden üvey evlat muamelesi görüyor ve hiçbir hizmet alamıyoruz” diyor ve sorunları şöyle sıralıyor:

12 yıldır asfalt yapılmadı

25 Haziran 2010 günü “Bornova Anadolu Evleri sakinleri soruyor: Daha ne kadar korku içinde yaşayacağız?” ve 28 Haziran 2010 günü de semt sakinlerinden Vehbi Özkanlı’nın önerisini, “Kaza can almadan önlemi alınmalı” başlıklarıyla dile getirmiştik. Yazılarımızda Bornova Kazım Dirik Mahallesi Anadolu Evleri 372/10 ve 372/2 sokaklarda yaşanan trafik kazaları sayısının 4 ayda 50’nin üzerinde olduğunu belirterek kent yöneticilerinin önlem almalarını istemiştik. Tabii kentimizi yönetenlerin çok daha önemli işleri olduğu için bugüne kadar tek satır yanıt alamadık. İşin üzücü yanı hiçbir önlem alınmamış olması.
Servis araçları, TIR ve kamyonlar ile özellikle ürün dağıtımı yapan araç sürücüleri 372/10 sokağı çift yönlü kullanarak son süratle geçiyor, Ara sokaklara geldiklerinde bile süratlerini kesmiyorlardı. Özellikle hafta sonları yaşanan trafik rezaletini yazsak bu sayfanın tamamı yetmez. Semt sakinleri, sabahları ve akşamları binalarından çıkıp karşı komşularına gidemiyor, evlerinin kenarındaki araçlarını çalıştırıp yola koyulamıyorlar.
Çünkü, 8 metrelik 372/10 Sokak trafiğe hem gidiş hem de geliş olarak hizmet (!) ediyor. Sürücüler, trafik lambalı kavşaklar yerine korsan

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Kemeraltı Çarşısı’ndaki çalışmalar sürüyor. Hisarönü’ndan arayan bir esnaf, “Bu çalışmalar hep Anafartalar Caddesi’nin Konak girişinden itibaren sürdürülüyor. Çok güzel oluyor. Ancak, yapılanların denetlenmesi ve korunması şartıyla” diyor ve isteklerini şöyle sıralıyor:

Yollar işgal altında
“Acaba bu çalışmaların diğer etapları Hisarönü’nden başlatılamaz mı? Çünkü, Hisarönü ve çevresi şu anda bakımsız, pis ve çirkinliklerle dolu. Tentelerin ve tabelaların yarattığı çirkin görüntü bir yana, yollar bile işgal altında. Ayrıca yollardaki parçalanmış taşlar yüzünden her gün pek çok vatandaş düşüyor. Ayakları burkulanların sayısı belli değil. En önemlisi de yabancı turistlere rezil oluyoruz. Hisarönü Camii önündeki işyerlerine ait tentelerin çirkinliği, plastik kasalar, yollara taşan işgaller ile 904 Sokak’taki kırık taşlar yüzümüzü kızartıyor. Çarşımızın diğer sokakları zaten Allah’a emanet. Onun için Hisarönü Camii girişi ile 904 Sokak bir an önce ele alınmalı”

Plastik yasaklansınHisanönü’ndeki restoran, kafe ve pastanelerdeki plastik masa ve sandalyeler tarihi dokuya, özellikle de Kızlarağası Hanı’na hiç yakışmıyor. Ayrıca 899 Sokak’taki

Bu sözler, Bornova Anadolu Lisesi ile birlikte birçok okulun ve 5 adet de kreşin bulunduğu Bornova Kazım Dirik Mahallesi Anadolu Evleri sakinlerine ait.
Geçen hafta iki gün buradaki trafik rezaletini, vatandaşların deyişi ile “trafik terörü”nü yerinde inceledim.
Kamyon sürücüleri 372/10 Sokak’ta 70 -80 kilometre hızla gidiyor. İnsanlar adeta “Allah’a emanet”. Kimse buradaki rezilliğe son vermiyor. Burada yaşayanlar, her gün trafik kazaları ile karşılaşmaktan bıkmışlar. Yüzlerce anne ve baba artık isyan ediyor, “Yaşadığımız rezilliği çözüme kavuşturana kadar uğraşacağız. Can ve mal güvenliğimiz yok. Yöneticilerimiz, trafik terörüne çözüm bulmazlarsa, yasal yollara baş vuracağız. Gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gideceğiz” diyor.



‘Trafik, kontrolsüz işliyor’

Karşıyaka Alaybey’den arayan bir grup okurumuz bakın neler diyor:
“İnşaatı süren Karşıyaka Alaybey Metro İstasyonu’nun arkasındaki 1688 Sokak ile 1689 Sokağı birleştiren ve bağlantı yolu olan 1671 Sokak, araç trafiğine kapandı. Çünkü, burada yapılmakta olan bir apartman inşaatı emsallerinden yaklaşık bir buçuk metre daha ileri çıkarak, yolun daralmasına neden oldu. Yani, daha önce araç trafiğine açık olan yol kapatıldı. Konu hem Karşıyaka Belediyesi’ne, hem de İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne iletildi. Ancak hiçbir gelişme olmadı ve inşaat tamamlandı. Yarın bir yangın veya benzeri acil bir durumda itfaiye veya ambulans gibi araçlar buraya asla giremez.”

İkinci inşaat da aynı
Alaybeyliler sözlerini şöyle sürdürdü:
“Artık olacakları düşünün. Kim ve hangi akla hizmet edilerek böyle bir yapıya izin verildi. Burada kimin çıkarları korundu? Alaybey de oturmakta ve bu yolu kullanmaktayız. Ayrıca tesadüf bu ya, Alaybey’deki inşaatı yapan firma Serinkuyu-Şemikler girişinde herkesin genişletileceğini umduğu Anadolu Caddesi -Şemikler girişine de bir apartman inşaatı yapıyor. İlginç bir rastlantı.

Hatay İnönü Caddesi’nin büyük bölümü taşıt trafiğine kapatılacak. Sadece araç parklarına izin verilecek.

Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir Metrosu’nun Üçyol -Üçkuyular arasındaki 5.5 kilometrelik hattı ile istasyonlarının inşası hakkında son bilgileri vermek için hafta başında bir toplantı yaptı.
Kocaoğlu, bu toplantıda, 20 Haziran 2010 Pazar günü saat 24.00’te İnönü Caddesi’nin bir bölümünün trafiğe tamamen kapatılacağını açıkladı. Başkan Kocaoğlu konuşmasında tünelin ucunun göründüğünü belirterek, metronun İzmirspor ve Hatay istasyonlarının 2011 Nisan’da; Göztepe, Poligon ve Fahrettin Altay istasyonlarının ise 2011 Ağustos’ta yolcu taşımaya başlayacağını söyledi.