YESILCAM DEVRI INSANIYIM!

23 Mart 2015

‘Selam: Bahara Yolculuk’ filmiyle adından söz ettiren Aslıhan Güner, “Hem özel hayatı hem insan ilişkileri hem de mesleki olarak 50 yıl öncesinde yaşamak isterdim” dedi

Sıcakkanlı insan, oyuncu, dünyalar güzeli Aslıhan Güner’le Çırağan Palace’ta röportaj için buluştuk. Amaç; Hamdi Alkan’ın yönetmenliğini yaptığı, Aslıhan Güner’le birlikte Gürol Güngör, Merve Sevi, Mert Yavuzcan ve Nazlı Pınarkaya gibi kıymetli oyuncularla çekilen ‘Selam: Bahara Yolculuk’ filmiyle ilgili birkaç kelam etmek ve biraz da sosyal medya üzerinden Aslıhan’ın sevenleri tarafından sürekli ‘baskıya’ maruz kaldığım soruları kendisine sormaktı.
Kahveydi, tatlıydı, fotoğrafıydı, yakışıklı eniştem Mert Kılıç’tı derken cancan Aslıhan Yenge röportajı çıktı ortaya. Haydi buyurun, siz de ortak olun sohbetimize...

Sosyal medyada çok başarılısın. Nedir Aslıhan için sosyal medya?

Sosyal medyada en aktif kullandığım mecra Instagram. Beğeni sayılarım son günlerde biraz düştü çünkü işlerimle ilgili bekleme ve dinlenme dönemindeydim. Sosyal medyada samimiyim, bir strateji yok; oyunculuğumu da, evde yaptığım yemeği de paylaşıyorum.

Yazının Devamı

ÇANAKKALE REKORU

21 Mart 2015

Tam 2 yıl 4 aydır, sosyal medyayla ilgili her şeyi analiz ediyoruz. Bu süreçte sosyal medyanın en hareketli olduğu gün hangisiydi biliyor musunuz?
Falanca olay, filanca seçim değil; sosyal medya hareketlilik rekoru 18 Mart 1915’ten tam 100 yıl sonra, geçtiğimiz çarşamba yani Çanakkale Zaferi’nin 100. yıl dönümünde kırıldı.
Aynı günün akşamı İstanbul Kültür Üniversitesi Rektörü Sıddıka Semahat Demir ve İstanbul Devlet Tiyatrosu Sanat Yönetmeni Zafer Kayaokay’ın davetlisi olarak, Çanakkale Zaferi’nin 100. Yılına Özel, “57. Alay” tiyatro oyununun galasındaydım.
“Çanakkale; yaşamaya değer bir toprağı vatan, yaşamaya değer günleri gelecek kılmak için kendini feda edenlerin; kendileri kadar yiğit ve
saygın bir düşmanla gündüz
dövüşüp, gece birbiriyle azınlıklarını paylaşanların yazdığı, tarihin en
onurlu savaşının adı” kelimeleriyle anlatılan oyunu, salonu dolduran herkes gibi ben de gözyaşlarımla izledim.

Yazının Devamı

SERMiYAN MIDNIGHT

19 Mart 2015

Sermiyan Midyat’ın ‘konulu’ tek kişilik gösterisi ‘Sermiyan Midnight’ın, 22 Mart Pazar günü son kez sahneleneceğini duyunca soluğu BKM Mutfak Sahne’de aldım. Sosyal medyadan da görebileceğiniz üzere bu sezon dokuz defa sahnelenen stand - up, her seferinde kapalı gişe oynamış.
Sermiyan Midyat’ın da (ayıp olmasın diye Sermiyan Ağabey yazamıyorum ama sıcakkanlı ötesi bir insan) memleketimizin diğer başarılı insanları gibi, yüzüne gülüp arkasından konuşanları çok tabii.
‘Sermiyan Midnight’ı izleyince, bu güne kadar yakından takip ettiğim ama sahne performansını yani ‘er meydanını’ ilk kez gördüğüm, beyazperdedeki şivesine canlı tanık olduğum Midyat’a hayranlığım bir kez daha arttı. Şimdi yeni bir film projesi için gösterisini bu yıla mahsus olmak üzere sonlandırıyormuş.
“Gidin mutlaka izleyin şovunu” derdim ama ancak eş dostun biletlerine talip olup yer bulabilirsiniz bu pazar.

GERGEDAN HUXO

Bir arkadaşım haftalardır, tadım yapıp yazmam için Huxo adlı bir mekana davet ediyordu beni; ediyordu da Huxo, Bahçeşehir Akbatı’da (Ataşehir’deki ofisimden 56 km.)... Dedim ki “O kadar yolu gelir de beğenmezsem vay hallerine, kabul ediyorsan geleyim!”
Anlaştık, gittim Huxo’ya.

Yazının Devamı

SOSYAL GÜVEN!

14 Mart 2015

Verdikleri reklamdan hakkıyla geri dönüş almak isteyenler; reklam yüzlerinin güven endekslerine önem vermek zorundadırlar. Sosyal medya çağına kadar sokak anketleriyle hesaplanan güven endekslerini, günümüzde sosyal medya desteğiyle hesaplamak çok daha gerçekçi ve kolay...
Yazımı kaleme aldığım sıralarda Beyaz TV ‘Uyan Türkiyem’ programının ekran yüzü Tahir Sarıkaya ve kader mahkumu Deniz Seki arasındaki ‘kanser / kanser değil’ tartışması, hukuki boyuta taşınmıştı!
Gazeteci olarak değil de halktan biri olarak merakıma yenilip, sosyal medya üzerinden güven endekslerine baktım, güvenilir gazeteci Sarıkaya’nın ve sanatçı Seki’nin. Sınırlı sayıda denekle hesapladığım sonuçta; sosyal medya aleminde 100 kişiden 72’si Sarıkaya’ya, kalan
28 kişi de Seki’ye güveniyor bu tartışmada. Kim haklı çıkarsa çıksın, karşı taraf onarılamaz şekilde halkın gözünde güven kaybına uğrayacak. Derseniz ki ‘Sen kime inanıyorsun?’
Benim gönlüm Seki’nin kanser olmamasından ve bu işin bir yanlış anlamadan ibaret olmasından yana, sanatçının bir seveni olarak.

5 – 11 Mart 2015

Yazının Devamı

MANDIRA OKULU

12 Mart 2015

‘Mandıra Filozofu’, 2014 yılı sosyal medya analizlerimde yılın en başarılı filmi çıkmıştı. Bu, şu anlama geliyor:
‘Mandıra Filozofu İstanbul’, sinemaseverlerin merakla beklediği ve ilkinden daha yüksek seyirci sayısına ulaşacak bir film!
Her şeye karşı olmasıyla meşhur ‘Mustafali’ yani Müfit Can Saçıntı, serinin ilk filminde beni sadece güldürürken, bu filmde hem güldürdü, hem de gözlerimi yaşarttı. Sürprizin tadını kaçırmadan özetleyeyim de sinemanın koltuğuna otururken, bilete vereceğiniz paranın boşa gitmeyeceğini peşin peşin bilin!
Filmde çoğu ailenin başına gelmiş maddi sıkıntılar, her geçen gün acımasızlaşan ekonomik sisteminin nelere hizmet ettiği, eğitim ve sağlık sistemlerinin nasıl ticarileştiği, doğmamış çocuklarımıza nasıl kaftan biçtiğimiz, ailemize yaptığımız haksızlıklar anlatılmış saçı sakalı birbirine karışmış filozofumuz tarafından.
Hayata farklı bir açıdan bakacağımız hayat okulu olmuş, bu sefer Birol Güven’in de kamera karşısına geçtiği ‘Mandıra Filozofu İstanbul’...

ŞİFALI BİR KONSER

Gazeteci meslektaşım Demet Cengiz’in doğum günü partisinde Filiz Pak’la tanıştım. Birkaç dakikada “Enerji, şudur, budur” derken iki gün sırtımda hiç ağrı

Yazının Devamı

ULAN ‘WEB’ DİZİ

7 Mart 2015

Kanal D’nin ‘Ulan İstanbul’ dizisi artık ‘internet üzerinden’ izleniyor. Vurgulanan ‘artık dizi daha özgür çekilecek, reklamlarla insanlar boğulmayacak’ gibi hususların dışında Kanal D platformu üzerinden seyredilen dizinin 500 bin tekil tıklamaya ulaştığı açıklandı ama bu tıklama sayısı ücretsiz gösterimler için. Artık diziyi seyretmek ücretli!
Yazımı kaleme aldığım dakikalarda, ‘Ulan İstanbul’ dizisinin bir bölümüne kaç kişinin 1,99 TL ödediği henüz açıklanmamıştı.
Toplanan bu 1,99 TL’lerle ve sponsorlardan alınan paralarla dizi kâr eder hale gelirse, o zaman yayın hayatına devam edecek ve Türkiye’de “Bak işte, TNS’in reyting sistemiyle mücadele etmeden, web üzerinden dizi yayınlayarak da para kazanılıyormuş!” furyası başlayacak.
Peki, ‘Ulan İstanbul’ bunu başarabilecek mi?
İlk başta reklam verecekleri ikna etmek zor olabilir ama dizinin markasıyla birlikte oyuncuların markaları da ‘satılırsa’ işler kolaylaşır.
‘Türkçesi’ mi?
Sponsorları hem diziye hem oyuncuya almak; dizi dışında da oyunculara, sponsorların reklamlarını yaptırmak gerek!

Yazının Devamı

‘TWITTER’CI ŞARKICI

5 Mart 2015

İngiliz soul rock sanatçısı James Blunt’la ilk tanışmam Twitter’daki 1 milyon takipçili
@JamesBlunt hesabı vasıtasıyla olmuştu. Blunt’la e-posta ile kurduğum iletişimde, sosyal medyasını kendisinin kullandığını öğrendim (sosyal medya ajansı, şarkıcının ağzından yazıp beni kandırmış da olabilir tabii).
Blunt’ın Twitter hesabını incelerseniz, gülmekten ‘ölürsünüz’.
Hani geçen günlerde sosyal medyada fenomen olan ve bazılarımızın sarı - beyaz, bazılarımızın da mavi - siyah gördüğü elbise var ya; Blunt’a sormuşlar ne renk gördüğünü... Sanatçı Twitter hesabından “Elbisenin içini görüyorum” yazmış.
Geçen hafta Turkcell Profesyoneller Kulübü sponsorluğunda, Alchemy Project’in #cumacandır konserleri, Ülker Sports Arena’da James Blunt’la başladı.
Konseri İzzet Öz Ağabey’le aynı locadan izledim. İzlenimlerim mi?
Blunt’ın hayranlarının yüzde 80’i kadın; zaten konser boyunca kulaklarınızdaki hayran çığlıklarından oranı çok rahat tahmin ediyorsunuz.

Yazının Devamı

KiM ‘ALTERNATiF’?

26 Şubat 2015

‘Alternatif tiyatro’lara gereken desteği vermeyişimle ilgili aldığım kızgın mesajlar neticesinde Tiyatro Tatavla’nın kurucusu Eraslan Sağlam’ın yönettiği ‘Cadı Kazanı’ oyununu izledim ‘apar topar’.
Tiyatroseverler sitemleriyle ilgili sonuna kadar haklılar ama gelin görün ki biz köşe yazarları da, çoğu zaman popülaritenin pençesine düşüp ‘koca koca’ galaların peşinden koşuyoruz.
‘Cadı Kazanı’, bu sezon seyrettiğim 22’nci tiyatro oyunu ve ilk 21 oyundaki ‘ortalama’ oyunculuk seviyeleriyle kıyaslandığında, açık ara ilk sırada.
Arthur Miller’ın, kendisini etkilemiş olan McCarthy’e karşı bir gönderme olarak yazdığı ‘Cadı Kazanı’; 1692 yılında ABD’nin Salem kentinde cadılıkla suçlanan ve idam edilen bir grup özgürlükçü insanın ibretlik hikayesini anlatıyor.
Oyunculuk performanslarını ayakta alkışladığım ‘Cadı Kazanı’ndaki oyuncularla ilgili şu notu düşmeden de geçemeyeceğim:
Özellikle korku ve gerilim filmi çekecek yapımcıların, cast ajanslarının kapılarını aşındırmalarına hiç gerek yok! Tiyatro Tatavla’nın ‘Cadı Kazanı’ oyuncularıyla, Türk sinemasına ‘ziyadesiyle’ yetecek bir sinema filmi çekilir.
Mutlaka kapısını aşındırın Tiyatro

Yazının Devamı