‘Alternatif tiyatro’lara gereken desteği vermeyişimle ilgili aldığım kızgın mesajlar neticesinde Tiyatro Tatavla’nın kurucusu Eraslan Sağlam’ın yönettiği ‘Cadı Kazanı’ oyununu izledim ‘apar topar’.
Tiyatroseverler sitemleriyle ilgili sonuna kadar haklılar ama gelin görün ki biz köşe yazarları da, çoğu zaman popülaritenin pençesine düşüp ‘koca koca’ galaların peşinden koşuyoruz.
‘Cadı Kazanı’, bu sezon seyrettiğim 22’nci tiyatro oyunu ve ilk 21 oyundaki ‘ortalama’ oyunculuk seviyeleriyle kıyaslandığında, açık ara ilk sırada.
Arthur Miller’ın, kendisini etkilemiş olan McCarthy’e karşı bir gönderme olarak yazdığı ‘Cadı Kazanı’; 1692 yılında ABD’nin Salem kentinde cadılıkla suçlanan ve idam edilen bir grup özgürlükçü insanın ibretlik hikayesini anlatıyor.
Oyunculuk performanslarını ayakta alkışladığım ‘Cadı Kazanı’ndaki oyuncularla ilgili şu notu düşmeden de geçemeyeceğim:
Özellikle korku ve gerilim filmi çekecek yapımcıların, cast ajanslarının kapılarını aşındırmalarına hiç gerek yok! Tiyatro Tatavla’nın ‘Cadı Kazanı’ oyuncularıyla, Türk sinemasına ‘ziyadesiyle’ yetecek bir sinema filmi çekilir.
Mutlaka kapısını aşındırın Tiyatro Tatavla’nın...
‘MAHPUS’ KAYNARCA
‘Çolpan İlhan ve Sadri Alışık Tiyatrosu’ diye giriş yapsam yazıya, kötü bir tiyatro oyunu bekler misiniz?
Ben de beklemeye beklemeye gittim ‘Guguk Kuşu’na (Kafesten Bir Kuş Uçtu); iyiyi bekledim ama bu kadar da iyisini değil.
Oktay Kaynarca’sından Galip Erdal’ına, Deniz Uğur’undan Tuba Ünsal’ına kadar günlük konuşma dilimizle döktürdüler sahnede... Başka kim mi var ‘Guguk Kuşu’ tiyatro oyununda?
Levent Can, Kevork Türker, Yiğit Pakmen, Gamze Uçar, Engin Yüksel, Ali Deniz Çelik, Gürkan Ezer, Engin Demircioğlu, Onur Yenidünya, Umut Avcı, Melda Narin, Onur Kırat, Dorukhan Kenger ve Kayhan Yıldızoğlu.
“Bu ne Kalust, yazdın isimleri köşe bitti!” demeyin; herkes mükemmel oynadı!
Aynı adlı romanından sinemaya ve tiyatroya uyarlanmış ‘Guguk Kuşu’nda; Oktay Kaynarca, mahkemede hüküm giymiş ve akıl hastanesine gönderilmiş ‘McMurphy’ karakterini canlandırırken; Deniz Uğur, filminde Loise Fletcher’ın canlandırdığı başhemşire ‘Ratch’, Galip Erdal sağır ve dilsiz ‘Reis Bromden’, Tuba Ünsal’sa akıl hastanesine düşen ‘Candy’ karakteriyle karşımıza çıkıyor.
Oyunu, rahmetli babamın da beynindeki bir pıhtı yüzünden akli dengesini kaybetmesiyle sonuçlanan günlerini hatırlayarak izledim.
‘Guguk Kuşu’ özetle “Sahibimiz Allah!” diyor.
Mutlaka seyredin!
‘KENT’ YAZARI
Terimi bir ‘kent yazarı’mızdan öğrendim... Akabinde, yüksek lisansım esnasında tanıştığım ve 1944 yılında kurulmuş Fransız ‘Le Monde’ gazetesinde köşe yazarı bir arkadaşımdan, e-postayla mütalaalarını bildirmesini istedim.
Algım doğruymuş kent yazarından; özellikle yerel basında yaşadığı kentin nabzını kalemiyle tutan yazarmış...
İstanbul’da kent yazarı var mı peki?
Tamı tamına 83 dakika süren zihin taramam ve ‘Google Amca’nın desteğiyle, iki elin parmak sayısı kadar kent yazarı anca bulabildim.
Şimdi adlarını yazıp diğer ‘kent’ yazarlarını üzmeyeyim! Peki, ya bu isimlerin dışında kalan diğerleri? Maalesef çoğu kalemlerini ‘ticarete’ dökmüşler!
Onlara kısaca ‘bedavacı, parti parti gezen, restoran açıp rakip restoranlara kalemleriyle çamur atan’ yazarlar diyebiliriz...