‘Selam: Bahara Yolculuk’ filmiyle adından söz ettiren Aslıhan Güner, “Hem özel hayatı hem insan ilişkileri hem de mesleki olarak 50 yıl öncesinde yaşamak isterdim” dedi
Sıcakkanlı insan, oyuncu, dünyalar güzeli Aslıhan Güner’le Çırağan Palace’ta röportaj için buluştuk. Amaç; Hamdi Alkan’ın yönetmenliğini yaptığı, Aslıhan Güner’le birlikte Gürol Güngör, Merve Sevi, Mert Yavuzcan ve Nazlı Pınarkaya gibi kıymetli oyuncularla çekilen ‘Selam: Bahara Yolculuk’ filmiyle ilgili birkaç kelam etmek ve biraz da sosyal medya üzerinden Aslıhan’ın sevenleri tarafından sürekli ‘baskıya’ maruz kaldığım soruları kendisine sormaktı.
Kahveydi, tatlıydı, fotoğrafıydı, yakışıklı eniştem Mert Kılıç’tı derken cancan Aslıhan Yenge röportajı çıktı ortaya. Haydi buyurun, siz de ortak olun sohbetimize...
Sosyal medyada çok başarılısın. Nedir Aslıhan için sosyal medya?
Sosyal medyada en aktif kullandığım mecra Instagram. Beğeni sayılarım son günlerde biraz düştü çünkü işlerimle ilgili bekleme ve dinlenme dönemindeydim. Sosyal medyada samimiyim, bir strateji yok; oyunculuğumu da, evde yaptığım yemeği de paylaşıyorum.
Hangi medya hangisinden daha güçlü?
Yazılı medya ve televizyonun etkisi yadsınamaz ama sosyal medya çok önemli. İnsanlar gazete ve televizyonda seni her zaman yakalayamayabiliyor ama akıllı telefonlar artık 7’den 70’e hepimizin hayatının bir parçası. Çoğu insanın küllerinden yeniden doğduğuna şahit oluyoruz sosyal medya sayesinde (“Kim mesela?” diye sıkıştırıyorum ama gülerek “İsim vermem” diyor).
Enişte de (Mert Kılıç) yakışıklı adam vesselam. Evlilik?
1.5 yıl oldu evleneli. Eşim de oyuncu, yakışıklıdır (gözlerinin içi gülüyor), 2002 yılı yani Kıvanç Tatlıtuğ’un dönemi Best Model of Turkey 4’üncüsü. Samanyolu TV’nin ‘Şefkat Tepe’ dizisinde oynuyorduk ikimiz de, sette tanıştık. Ben ‘Şefkat Tepe’nin çalışma koşullarına iki yıl dayanabildim. İki yıl resmen askerlik yaptım o sette; sabah 05.00’te başlayan ve gece 01.00’lere kadar süren, 3 - 4 saat uykuyla çalıştığım bir tempo vardı. Tam Anadolu erkeğidir Mert, ataerkil bir adamdır.
Oyuncu olarak hangi yılın insanısın?
50 yıl öncesinde yaşamak isterdim; hem özel hayatımdan, hem insan ilişkilerinden, hem de mesleki olarak. Yeşilçam devri oyunculuğu idealim.
‘Tecavüzcüler hadım edilmeli!’
İdam cezasına nasıl bakıyorsun?
Allah’ın verdiği canı almak insana düşmez bana göre ama kadına şiddet, tecavüz ve cinayet gibi olaylara çok sinirleniyorum. Elimden geldiğince sosyal sorumluluk projelerine destek oluyor ve kadına şiddetin karşısında duruyorum. Tecavüzün cezasına gelince, idam olmasa da kimyasal olarak tecavüzcünün hadım edilmesi doğru bir yöntem olabilir.
Kıskançlık?
İki yıl flört ettik eşimle. Evlenmeden önce Mert kıskançtı, kavga ederdik ama evlenince bitti bunlar (gülüyor). Babam lenfoma kanseriydi ve flört dönemimizde kemoterapi görüyordu. Babamın rahatsızlığı nedeniyle bir yıl kadar sözlü kaldık ve evliliği erteledik. Çünkü her genç kız gibi benim de hayalim, düğünümde babamla dans etmekti. Hayatımdaki rol modelim babamdır; 13 yaşında Sivas’tan İstanbul’a gelmiş, çok zor şartlar altında hayatını kazanmış. Hayatımda tanıdığım en dürüst, en çalışkan, en düzgün, en namuslu insandır babam (gözleri doluyor, ağladı ağlayacak). Babamdan hak yememeyi ve helal lokma kazanmayı öğrendim.
Para, hayatınızın neresinde?
Mert için de, benim için de para ön planda değil. Oyunculukta bazı adımlar var; o yolu tercih edersen önün daha hızlı açılıyor ve para geliyor. 10 yıldır bu sektördeyim, 17 yaşımda oyunculuğa başladım ve ilk üç yıl her yere babamla gittim. Pişman olacağım adımları hiç atmadım, ailemin yüzüne huzurla bakabildim her zaman. Şöhret de, popülerlik de bıçak sırtı gibi. İnsanın yol seçimi kendine ait ama ileride pişman olacağı şeylerden de kaçınmalı oyuncu.
Oyunculuk bir çeşit bağımlılık!
İlkokul yıllarımdan itibaren okulda çok ön planda bir duruşum olmasa da sanat söz konusu olduğunda hemen öne çıkardım. Kariyerim yedi yaşımda şekillenmeye başladı. İnsanlar utangaç yapımı görünce kamera karşısında nasıl bu kadar rahat olduğumu soruyor. Kamera karşısına geçince Aslıhan’ı unutup hemen karaktere bürünebiliyorum. Önemli olan, gerçek hayatta insanlara ‘oynamamak’. Sette istediğim zaman ağlayabiliyorum mesela ama burada ağla desen kesinlikle ağlayamam.
‘İyi arabesk söylerim’
“Sekiz sene önce ‘Asi’ dizisinde şarkı söylemiştim. Benim hayalimdi aslında... Yeşilçam aşkım da buradan geliyor. Hani Türkan Şoray filmlerinde oyunculuğuyla söylediği şarkıları birleştirmiş ya, ben de bunu isterdim. Hülya Koçyiğit ve Türkan Şoray gibi şarkı söyleyen bir kadını oynamak istiyorum. Absürt bir şey de olabilir çünkü bende acayip bir arabesk kulağı var. Arkadaş ortamlarında popüler şarkıları arabeske çevirerek söylüyorum ve arkadaşlarım çok gülüyor ama bunu paylaşmıyorum tabii sosyal medyada. Mesela Hande Yener’in Romeo şarkısını arabesk okuyorum. Bir projede bu tarz bir şey yaparsam insanlar hem çok eğlenecek.
Hamdi Alkan ‘Selam: Bahara Yolculuk’ta şarkıyı benim söylememi istedi. Şarkı söylemekle ilgili bir eğitimim yok. Stüdyoya girdim ve sesimde hiçbir oynama yapılmadan sekiz saatte o parçayı seslendirdim ama profesyonel birinin de okumayı yapmasını rica ettim aynı parçayı. ‘Hangimizin okuması iyi olursa onu kullanalım’ dedim ve sonuçta Hamdi Alkan beni seçti.”
‘Asi müthiş bir okuldu’
“Asi dizisinden teklif geldi, görüşmeye gittim. Seçmelere katılmak üzere heyecanlı heyecanlı kapıdan girdim. Sonrasında yönetmenimiz Cevdet Mercan’a sordum beni nasıl seçtiğini. Dedi ki: ‘Aslında sen kapıdan girdiğinde benim için okeydin; hem heyecanınla hem de kast olarak. Sonrasında boşuna konuştun.’ ‘Asi’ projesi benim için mükemmel bir okul oldu ve kariyerimdeki yeri çok özeldir.”