Bu yazıyı okuyorsanız eminim su ana kadar bir çok kez sevdiğinize alkol/madde kullanmayı bırakması için defalarca yalvardınız. Muhtemelen sevdiğiniz kişi de size bir çok kez tutamadığı sözler verdi. Sevdiğiniz kişi bir maddeye veya alkole bağımlı ise iç güdüsel olarak yardım etmek istersiniz. Durumu kontrol etmek, problemi çözmek istersiniz. Gerçek şudur ki aslında bunların hiç birini yapamazsınız. Sevdiğiniz, kullandığı madde karşısında kontrolü kaybettiyse siz hiç kontrol edemezsiniz.
Madde kullanan kimse acı çekmek istemez. Sevdiğiniz kişinin madde kullanma sebebi, acısını hafifletmektir. Bir şekilde geçmişte bu şekilde bir yöntem bulmuştur ve devam ettirmektedir. Bu şekilde rahatsızlıklarına kısa vadeli çözüm bulmuştur. Aslında bu şekilde olmalarının sebebi değerlerine saygı göstermemeleri veya güçsüz olmaları değildir. Bu davranışı sizi üzmek veya kızdırmak için de yapmazlar.
Önce kendi davranışınızı değiştirin.
Bağımlı olan kişinin davranışını değiştirmek istiyorsanız önce kendinizden başlayın. Sevdiğinizi rahat ettirmeye çalışmak, dengeyi bozmamaya çalışmak yerine taktiklerinizi değiştirebilirsiniz.
Bunları yapmayın:
Bunları yapın:
Burada önemli olan sınırlar
Bazı insanlar senelerce bağımlılık ile uğraşır. Bu uğraşların içinde ilişki sorunları, bir kaç kez tedavi denemeleri, bir kaç kez bırakıp tekrar başlama vardır. Kimi zaman bu bireyler bu yolculukta hiç başarılı olamayacaklarına dair umutsuzluğa kapılırlar. Sunu söyleyebilirim ki en umutsuz durumlarda bile umut vardır, en zor vakalar bile yoğun bir çalışmanın sonucunda sağlıklı hayatlar kurabilirler.
Travma ve Bağımlılık
Madde Bağımlılığı ve Ruh Sağlığı Servisleri Birliği (SAMHSA) travmayı insanlar üzerinde uzun vadeli etkileri olan olaylar ve deneyimler olarak tanımlar. Travma fiziksel, duygusal, cinsel istismar, savaş, doğal felaketler veya başka sebeplerden meydana gelebilir. Bütün travma türleri bağımlılık riskini arttırabilir.
Özellikle çocukluk donemi travmalarının uzun vadeli ciddi sonuçları olabilir. Bu travmalara örnek olarak çocuklukta ihmal veya istismar edilme, korkutulma, utandırılma, şiddete maruz kalma, fakirlik, yalnızlık, evde bağımlı veya ruh sağlığı bozukluğu olan bir ebeveyn ile büyüme verilebilir. Çocuklar ne kadar çok travmaya maruz kalırsa,
Geleneksel teoriler, bizim biriyle güvenli bir duygusal bağ kurmamız için gereken en önemli şeyin tutarlılık, güvenilirlik ve tahmin edilebilirlik olduğunu söyler. Güven, ilişkilerin zamkıdır. Bu yüzden bir çok iş yeri, hizmet ve marka tutarlılığına çok özen gösterir. Fakat dikkat ettiyseniz bazı lüks markalar tamamen tersini yapar, peki neden?
Olumsuz ilişkiler güçlü bağlar yaratır:
Bazı psikologlar, olumsuz etkileşimlerin bağları güçlendirdiğini savunur. Harvard Profesörü ve davranışçı terapinin kurucusu Skinner yıllar önce fareleri laboratuvar ortamında gözlerken, pedala bastığında alelade ve tutarsız bir düzende yemek ödülü alan farelerin, pedala basmaya daha çabuk bağımlılık geliştirdiğini gözlemlemiştir. Bu olaya da en geçerli motivasyon teorilerinden biri olan “aralıklı pekiştirme” diyoruz.
Beynimiz, dopamin salgılayarak bazı davranışları öğrenir. Bir tahminde bulunduğumuzda ve bu tahmin gerçekleştiğinde dopamin salgılarız. Dopamin nöronları, sürprizlerden çok hoşlanır –
Bir anne oğlunu terapiye getiriyor ve oğlunun Marijuana (esrar, ot, kenevir, uyuşturucu) kullandığına dair endişesinden bahsederken bunu felaket bir problem olarak tasvir edip oğlunun hayatının mahvolacağına dair korkularını dile getiriyor. Ergen çocuk ise durumu çok fazla büyütmüyor, bütün arkadaşlarının ot kullandığından bahsediyor ve bunun ilişkilerini ve notlarını etkilemediğini soyluyor.
Peki, “Oğlumun odasında uyuşturucu buldum, ne yapacağım?” diyen bir ebeveynin neler yapması lazım?
1.Bulduğunuz madde ile alakalı çocuğunuzla konuşun:
Kolay olmasa da ergen çocuklar ile açık iletişim kurmak çok önemlidir. Çocuğunuzun okul çantasında madde bulduğunuz zaman bunu ona sorabilirsiniz. Elinizde bilgi olmadan varsayım yapmak ve bir sonraki adımı planlamak doğru olmaz. Çocuğunuzla konuşmaya karar verdiniz diye çocuğunuz sizinle dürüst olacak diye bir kaide de yoktur. Bir diyalog başlatarak ancak iletişimi denemiş olursunuz fakat çocuğunuz bahane bulup yalan söyleyebilir.
2.Marijuana/ot içmek lisede çok yaygındır:
Lise çağında bir
-"Bir bağımlının yalan söylediğini nasıl anlarsınız?"
-"Dudaklarının hareket etmesinden."
Bağımlıların söylediği en sık 6 yalan:
1) “Ne zaman istersem bırakabilirim.”
Bağımlılar, hayatlarını kontrol edebildiklerini düşünmek isterler ama onların hayatını kontrol eden alkol/uyuşturucudur.
2) “Problemlerimle basa çıkmak için alkol/uyuşturucu kullanmam lazım.”
Bazı bağımlılar, gerçek problemi ile yüzleşmedikleri için kullanırlar, aslında alkol/uyuşturucu problemlerle basa çıkmayı sağlamaz, problemleri daha kotu hale getirir.
3) “Ben X gibi değilim.”
Sıradan gibi görünen bir günde, insanın ayağının altındaki yerin, yerinden oynamasıyla her şey birden bire değişir. Birebir yaşayan, yaşamayan herkesi birden bire etkisi altına alır. Çaresizlik, üzüntü, isyan, öfke gibi duygular akın akın gelir kalbimize.
Korkunç bir durum karsısında ortaya çıkan normal bir duygudur anksiyete. Bizi, tehlikelere karşı koruyan bir duygudur. Örneğin deprem sonrası stres bozukluğu yaşayanların en yaygın tepkilerinden bazıları şunlardır:
· Kişinin kendisi ve sevdikleri hakkında endişelenmesi
· Sok, hissizlik, inanamamak.
· Sabırsızlık, irrite ruh hali.
· Uyarılmışlık, tetikte olma
· Aile, is, günlük görevlere odaklanamama
· Unutkanlık
Hiç bir bağımlı, göründüğü gibi değildir.
Bağımlı insanın, tek tip bir dış görünüşü yoktur. Farklı bir dış görünüşü de yoktur. Bağımlılık sorunu olmayan bir insan ve bağımlılık sorunu olan bir insan, aynı şekilde görünebilir, giyinebilir, hareket edebilir.
Simdi bir durup düşünün. “Bağımlı” bir insan düşündüğünüzde nasıl bir profil ve dış görünüş hayal ediyorsunuz? Toplumumuzda hala çoğu insan, “bağımlı” dendiği zaman belki saçı başı dağılmış, dövmeli, pis, düzgün konuşamayan bir profil hayal eder. Halbuki bir insan çok sik, temiz giyimli, varlıklı olup bağımlılık sorunu yaşıyor olabilir.
Bağımlılık, en az anlaşılan ve en çok yargılanan sorunlardan biridir. Alkol ve madde hiç kullanmamış veya bağımlılık sorunu yaşamamış insanlar, bağımlılığın kuvvetini anlamakta zorluk çekerler. Bağımlılığın çok büyük bir boşluğun doldurduğunu, hayatı yolundaymış gibi gösterdiğini anlayamazlar. Bağımlılık çok bencil bir hastalıktır.
“Functioning
Covid ve diğer yasam stresleri derken sigara tiryakileri daha çok sigara yakar oldu. Sigara içmeyenlerde de kendilerine sağlıksız bir alışkanlık edinmiş oldular. İnsanlar bazen “Ben çok arada içiyorum” , “Bugün keyiften yaktım”, “Arkadaşlarla olunca arada yakıyorum” diyorsunuz ve kendinizi aldatıyorsunuz. Genelde insanlar kullandıkları zararlı maddelerin miktarlarını biraz azaltarak dışarı söyler. Sigara, alkol veya madde bağımlılığınız var ise ve bırakmayı düşünüyorsanız kendinize su soruları sorabilirsiniz:
1.Neden bırakmak isteyebilirsiniz? Herkesin kendince sebepleri vardır, sizinkiler nedir? Çocuklarınız, ilişkiniz, kariyeriniz, sağlığınız, artık çekici olmamanız? Bırakma motivasyonu bazen içsel, bazen dışsal olur. İçsel motivasyonu olan insanlar genellikle sadece kendileri için bırakırlar, bu yasam tarzından bıkmışlardır, sağlıkları için endişeleniyorlardır. Dışsal motivasyonu olan kişiler ise genellikle sevdikleri istiyor diye bırakmak isterler.
2.Bu alışkanlığınızın yerini ne alacak? Cani sıkıldıkça sigara içenler, canları her sigara çektiğinde bir aktivite yapabilirler. Stresten içenler ise stres azaltıcı başka aktivitelere yönelebilirler (spor, yardım etmek, diğer