Çariçe II. Katerina Rusya’yı büyük devlet haline getirse de hem kendi halkına hem başka ülkelere büyük sorunlar yaşattı
28 Haziran 1762’de Rusya sarayında bir darbe oldu; ülke tarihindeki darbelerin ne ilki ne de sonuncusudur. Bu darbe ile III. Petro tahttan indirildi. Zayıf karakterli ve zayıf zekalıydı. Holstein-Gottorp büyük dükasına gelin giden Büyük Petro’nun kızı Anna’nın oğluydu. Anneden Romonov’luğu geçiyordu ama babanın soyu itibarıyla Holstein dükasıydı. Orada büyümüştü, bir Alman hükümdarı gibiydi.
Teyzesi imparatoriçe Yelizaveta -ki büyük Petro’nun kızı ve gerçek Romonovların son temsilcisidir- tahtı ona terk etmek niyetindeydi. Bunun için de Rusya hanedanının vazgeçilmez alışkanlığına müracaat etti; bir Alman gelin yani küçük Anhalt-Zerbst dükalığının prenseslerinden Sophie Augusta’yı Rusya’ya gelin getirdi. Prenses Sophie Ortodoks oldu ve Katerina adını aldı. Gelin Rusya’ya geliyordu ama damadın Ruslukla fazla alakası yoktu. Ortada karı-koca iki Alman genç hükümdar adayı vardı, birbirlerinden de pek hoşlanmadılar.
Genç kadın Alman ortamında yetişmişti, Fransızcası fevkaladeydi, Fransız aydınlanmasının filozoflarını ve ediplerini yutmuştu. Tarihçi ve jeneologların pek dikkate almayacağı bir dedikodu da vardı; Katerina’nın babasının Anhalt-Zerbst prensi değil de Prusya kralı büyük Frederick olduğu söyleniyordu. Geleceğin ünlü imparatoriçesini daha ziyade büyük Frederick’e layık bulmanın ve mezkûr hükümdarın Katerina’nın validesiyle olan yakın arkadaşlığından ileri gelen bir yakıştırmadır bu. Nitekim genç prensesin, kocası III. Petro ile olan soğukluğundan dolayı oğlu I. Pavel’i yani geleceğin çarını da saraydaki Rus soylulardan birine mal ettiler. Oysa Pavel, Çar III. Petro’ya çok benziyor ve şurası açıktır ki II. Katerina’dan itibaren Rusların hanedanı artık Romanov değildir; Holstein-Gottorp, Anhalt-Zerbst vs.dir.
Sanat gelişti, sanayi çöktü
Çariçe Voltaire’in kitaplığını satın aldı, bunun için bütün varislerine müthiş paralar ödeyip hediyeler verdi; Voltaire ve aydınlanmanın düşünürleriyle devamlı yazışması vardı. Montesquieu baş tacıydı çünkü “Kanunların Ruhu Üzerine” adlı eserinde Rusya’nın otokratik yönetimine yapısal olarak cevaz veriyordu.
Çariçenin fikirleri, okudukları ve Avrupa’daki dostları aydınlanmanın öncüleriydi ama Rusya’da aydın bir monark olamadı, feodalite güçlense, aristokrasi altın asrını yaşasa da köylüler ezildi ve ayaklandı. Darbeyle devirip öldürdüğü kocası III. Petro olduğunu iddia eden Dmilian Pugaçov adlı bir köylü ayaklanmayı başlattığında Volga boyunun bütün köylü kitleleri ona katıldı. Suvorov gibi üstün yetenekli bir general köylü katliamına girişerek isyanı zor bastırdı. Bu ünlü ayaklanmanın tarihi Puşkin’in “Yüzbaşının Kızı” adlı romanından ve “Pugoçov İsyanının Tarihi” adlı kitabında izlenebilir.
Katerina’nın zamanında Rusya, bugünkü Fransa’ya eşit bir toprak kazandı. Kudretli Polonya cumhuriyeti onun 34 yıllık saltanatında üç kere taksim edildi ve ortadan kalktı. Kırım Hanlığı’nı tarihe karıştırdı ve Gürcistan’ın işini bitirdi.
Ünlü Ermitaj Müzesi’ni çarların kışlık sarayının içinde o kurdu, bugünün en zengin Avrupa sanat tarihi müzesidir. Rusya’nın operası ve resim sanatının gelişmesi için olağanüstü gayret gösterdi. Ama Rus sanayii, zirai hayatı, ulaşımı için aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Hatta eğitim hayatı dahi büyük Petro ve Yelizevata devrindeki gelişmelerle mukayese edilemez.
Osmanlı reformlarını hızlandıran unsurdu
Voltaire’e tapardı ama batıcı ve liberal Rus Radişçev gibilerin hayatını kararttı. Radişçev’in bütün yaptığı “Petersburg’dan Moskova’ya Yolculuk” başlıklı kitabında Rus taşrasındaki gerçek hayatı betimlemeye çalışmaktı. Kendisine büyük diyenlerin yanında Karl Marx gibi düşünürler ona “taçlı fahişe” dediler. Katerina’nın aşkları, Rus hazinesine pahalıya mal olmuştur.
II. Katerina, Osmanlı İmparatorluğu’na pahalıya mal oldu (Büyük Petro’nun karısı ve halefi I. Katerina ile karıştırılmamalıdır). 1774 Kaynarca Antlaşması’yla Kırım önce elden çıktı, dokuz sene sonra da ilhak edildi. Avusturyalılar her zaman Rusya’nın yanındaydı. 1791 Yaş Antlaşması’yla Rusya savaşı sona erdi, Fransız İhtilali’nin rüzgarları Avusturya gibi Rusya’yı da korkutmuştu. Kırım Hanlığı’nın ilhakı tanındı, Tuna prensliklerindeki arazi tashihiyle savaş bitti.
II. Katerina’nın 34 yıllık uzun bir saltanatı oldu, 1796 yılında öldüğünde taht kendisinden nefret eden oğlu I. Pavel’e kaldı. O da babasının kaderini yaşadı, sevilmeyen bir hükümdar oldu ve bir saray darbesiyle tahtını ve hayatını kaybetti.
II. Katerina’nın ismi hükmettiği çağın gerçekleri ötesinde, I. Aleksandr devrinde abartılan bir tarih yazımıyla büyük olarak göründü. III. Mustafa, I. Abdülhamid ve III. Selim olmak üzere üç Osmanlı hükümdarı Katerina devrindeki Rusya’nın yarattığı sorunlarla uğraştılar; muhtemelen III. Selim ve II. Mahmud devri reformlarını hızlandıran en önemli unsur II. Katerina Rusya’sıydı.
Çevrede İstanbul manzaraları