Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Başbakan Papandreu geçen hafta, Euro Bölgesi’ndeki üyelerin Yunanistan’ı IMF’ye gitmeye zorlamalarını utandırıcı bulduğunu açıklayınca piyasalar sallanmıştı. Yunan bonolarının faizleri (diğer euro ülkelerinden yüzde 3.5 fazla) yüzde 9’a geldi. Oysa Portekiz ve İrlanda gibi riskli ülkeler bile bunun yarısından düşük risk primi ödüyor.
Bu arada Eurostat 2009 yılında Yunanistan’ın kamu borcunun aslında daha yüksek olduğunu, milli gelirin yüzde 13.6’sına ulaştığını açıkladı. Bir de Moody’s not düşürünce işler büsbütün karıştı.
Oysa IMF ile anlaşılarak …15 milyarı doğrudan, toplam …45 milyar borç sağlansa, sorun büyük ölçüde aşılabilecek. Gerçi birçok uzman gerçek gereksinimin …75 milyar olduğunu savunsa da, bu 2013’te yeniden büyüme trendine girmeye ve kamu borç dinamiğinin 5 yılda düzelme hedefine dayanıyor.

Haberin Devamı

Yunanistan nasıl kurtulur

Daha karamsar bir senaryo da, Yunanistan’ın 2014’e kadar …67 milyar ek borç çıkarması ve borç-milli gelir oranı yüzde 149’a çıkması. Bu senaryoyu çok karamsar bulup bütçe açığının üç yıl içinde yüzde 3’ün altına inip ve büyümenin hemen oluşacağını savunanlar var. Fakat bu durumda bile borçlar milli gelirinin yüzde 142’sinden aşağı inmiyor. Kaldı ki, bu çok ciddi bir tasarrufla, ücretlerle ve fiyatların kontrolünü gerektiriyor.
Öte yandan mali disipline hızla geçilmezse, bonolara talep düşebilir ve borçlanma sorunu doğabilir. Nitekim yatırımcı IMF’yle anlaşma olsa bile borcunu ilk tahsil edenin IMF olacağını, yüksek faizin de ödeme sorunu anlamına geldiğini biliyor.
Bununla beraber, Yunanistan bu yıl bütçe açığını milli gelir içinde 4 puan düşürebilir ve pek de sorun kalmayabilir. Ayrıca Yunanis-tan’ın ortakları bu borcun çevrilmesinden ve ülkenin yeniden ayağa kalkmasından kendilerini sorumlu görüyor. Peki, Yunanistan “Borçlarımı ödemiyorum” derse ne olur? Ne olacak, ortalık darmadağın olur.
Dolayısıyla, borçlu ile alıcının karşılıklı oturarak yeni bir anlaşma yapması zorunlu. Fakat bunun önceden hissedilerek yapılması gerekiyor. Bu nedenle de buna “önleyici yeniden yapılanma” deniyor. Aslında Yunanistan da bir süredir bunun peşinde. Anapara ve faizin bir kısmından kurtulma yahut daha düşük bir faizle yola devam etme veya vadeyi uzatma gibi tüm opsiyonlar masaya yatırılabilir. 2003 yılında Uruguay bu yolu kullanıp borçların bir kısmının (5.4 milyar dolar) vadesini 5 yıl uzatarak nefes aldı. Yatırımcılar da yüzde 13 kadar net zarar etti ama en azından paralarını kurtardılar.
Tabii, Yunanistan’ın işi daha zor, çünkü borç miktarı çok fazla. Mamafih, mali disiplin desteğiyle bu yol denenebilir. Burada tek risk kredi-temerrüt takaslarının (CDS) durumu. Çünkü bu mekanizma karmaşık ve riskli.
Birçokları da euro’nun geleceğini merak ediyor. Aslında ayrı bir para birimi olsa devalüasyon doğal bir sonuç olacak. O nedenle kimileri yeni bir para birimine geçişi tartışıyor. Peki, bu gündemde mi? Hayır. O zaman yapılacak belli. Tıpış tıpış IMF’ye. Zırlamadan.