Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye yoksulluğun yoğun olduğu bir ülke. 24 Mayıs tarihinde DİE 2003 yoksulluk çalışmasını yayımladı. Geçen yıl da 2002'ye ilişkin yoksulluk çalışması ayrıntılı olarak yayımlanmıştı. Ve o zaman ülkemizdeki duyarlı kesim tam anlamıyla şoke olmuştu. Kimse yoksulluğun bu denli kol gezdiğini tahmin etmiyordu. Hatta açlık derecesinde birçok insanın var olduğu bilinmiyordu.2002 yılı ile 2003 yılı verileri karşılaştırılabilir. Ancak öncelikle belirtelim ki, 2003 yılında krizin üzerinden bir yıl daha geçmiştir. Ve doğal olarak krizin ortaya çıkardığı yoksulluğun azalması beklenir. Gerçekten de 2002 yılında gıda yoksulluğu (yani açlık) içinde olan kesim yüzde 1.35'ten yüzde 1.29'a düşmüştür. Bu olumludur. Ancak bu oran daha çok kentlerdeki iyileşmeden kaynaklanmış; kentlerde açlık çeken yüzde 0.92'lik oran yüzde 0.74'e gerilemiştir. Öte yandan, kırda açlık çeken yüzde 2.01'lik kesim ise 2003 yılında yüzde 2.15'e çıkmıştır. Yani kırsal kesimde yoksullaşma artarak sürmektedir. Yoksulluğa gıda dışı olarak (yani bazı temel gereksinimleri de dahil ederek) baktığımızda 2002 yılında toplumun yüzde 27'si yoksulluk çekerken 2003 yılında toplumun yüzde 28'inin yoksulluk çektiğini görüyoruz. Kentlerde yoksulluk pek artmasa da, kırsal kesimde yoksulluk yüzde 34.5'ten, yüzde 37'yi aşan bir düzeye gelmiş.Dolar bazında geçmişle karşılaştırmalar yapmak elbette doğru değil. Çünkü malum, revalüasyon yaşanıyor. Ancak ülkemizde nüfusun yüzde 2.4'ünün günde 2.2 doların altında, yüzde 24'ünün de günde 4.3 doların altında (yani ayda 170 milyon lira) bir gelirle yaşadığını görmek yürekleri sızlatıyor. Göreli yoksulluk (yani bireylerin, toplumun ortalama refah düzeyinin belli ölçüde altında olması; 2002'de medyan değerin yüzde 50'siydi) rakamlarına gelince. 2002 yılından bu yana bu oranda bir artış gözleniyor: yüzde 14.7'den yüzde 15.5'e çıkmış. Özellikle kırsal kesimde bu tırmanış daha keskin. Çarpıcı olsun diye tekrarlayalım: Ülkemizde açlık çeken 900 bine yakın insan var. Ülkemizde temel ihtiyaçlarını karşılayamayan 19.5 milyon insan var. Ayda 170 milyon liranın altında geçinmeye çalışan insan sayısı ise 16.4 milyon. Kısacası durum tam bir yüz karası. Kuşkusuz işsizlikle mücadele şart. Ama asıl yoksulluk kırsal kesimde olduğuna göre tarımda (özellikle Doğu ve Güneydoğu'da hayvancılıkta) ciddi sosyal reformlar gerekiyor. Yoksulluk arttıkça göç hızlanıyor. Üstelik kırsal yoksulluk umutsuzluğa dönüşünce terörün bile kaynağı oluyor. Yoksulluk araştırmaları ülkemizde sosyal adaletçi siyasetin ne denli gerektiğini ortaya koyuyor. Rakamlara sahip çıkalım! Avrupa'da Türkiye aleyhtarı bir havanın olduğu malum. Acaba Türkiye refah içinde, kendi içindeki yoksulluğu yenmiş bir ülke olsaydı, aynı tavır sürer miydi? Sanmıyoruz. hgunes@milliyet.com.tr