Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Vakıfbank özelleşiyor denilemez. Çünkü Vakıfbank zaten bir kamu bankası değil. Vakıflar Genel Müdürlüğü bankanın yüzde 75'ine sahip. Diğer kısmı ise çalışanlarına ve emeklilerine ait. Bununla beraber, bu banka yıllardır bir kamu bankası gibi çalışageldi. Vakıflar Genel Müdürlüğü aracılığıyla her türlü siyasi müdahaleye açık olduğundan, verimsiz kaldı. Yine de Vakıfbank'ı diğer kamu bankalarıyla karşılaştırmak doğru olmaz. Çünkü bu banka diğerlerine göre (özellikle 90'lı yıllara doğru) yetenekli yöneticilerle rekabet olanağı bulmuştur. Örneğin Vakıfbank bireysel bankacılıkta çok ciddi ataklar yapmış ve piyasayı etkilemiştir. Vakıfbank'ın şu anda nominal sermayesi 1 katrilyon TL. Geçen yıl sonu bu 420 trilyon TL'ydi. Bu sermaye ayarlandığında 1,147 milyon YTL'ye, özkaynaklar da 2,351 milyon YTL'ye çıkıyor. 2004 yılında bankanın 550 milyon dolar kâr etmesi ise çok önemli. Çünkü bankanın toplam kredi hacmi sadece 9,1 milyar YTL. Bununla beraber, bankanın toplam aktifleri 28,7 milyar YTL. Yani kredilerin toplam aktifler içindeki payı sadece yüzde 32. Bankanın yurt çapında 296 şubesi var. Tüm işleri 7202 kişiyle gerçekleştiriyor. Ancak şube sayısı abartılmamalı. Örneğin Garanti Bankası'nın bugün çok daha fazla şubesi var (400'e yaklaşıyor). Öte yandan, özel bankalardan Akbank, YKB ve İş Bankası daha fazla şube sayısına sahip. Kısacası, Vakıfbank'ı artık çok büyük bir banka olarak nitelemek doğru olmaz. Artık banka orta ölçekte duruyor.Vakıfbank 296 şube ile 21 milyar dolar aktif üretiyor. Garanti Bankası ise 400'e yakın şube ile 25 milyar dolar. Bu anlamda Vakıfbank çok verimsiz değil. Ancak 7200 personel sayısı fazla. Örneğin Garanti Bankası'nda şube başına ortalama 20 personel düşerken, Vakıfbank'ta bu sayı 24. Yani yüzde 20 oranında bir personel fazlalığı gözleniyor.Vakıfbank hisselerine dün çok ciddi talebin gelmesi iki anlam taşıyor. Birincisi, kuşkusuz bankanın geleceği parlak görünüyor. İkincisi de, Türkiye'nin geleceği parlıyor. Tabii bir de borsadaki diğer özel bankaların oldukça pahalı hale gelmesi alıcıları etkiliyor. Alım yapmak isteyenler fiyatı büsbütün şişirmekten çekiniyor. Vakıfbank'ın üçte ikisinin yurtdışında halka arzı da son derece olumlu bir gelişme. Böylece yabancı sermaye elde edilmiş oluyor. Kaldı ki, ileride bankanın bir kısmı blok yöntemle satılırsa bunun başkaca yararı olacak. Nihayet, içeride hisse senedi üzerinde manipülasyon, ya da spekülasyon yapmak daha kolay. Böylece bu da engellenmiş oluyor.Vakıfbank'ın halka arzıyla başlayan süreç çok olumlu. Umarız geriye kalan yüzde 50'lik pay da başarıyla sürdürülür. Ancak hatırlatalım, tüm bunların sonunda Vakıfbank'ta anlayış değişecek mi? Rekabet, hizmet kalitesi artacak mı? Hedef bunlar olmalı. hgunes@milliyet.com.tr IMF'nin öne sürdüğü koşullardan biri de Vakıfbank'ın halka arzıydı. Dün bunun ilk aşaması gerçekleştirildi. Ve gayet de başarılı oldu. Ancak, Vakıfbank'ın blok yerine halka arz yoluyla satılması gözden kaçmamalı. Malum, halka arz edilen hisse senedi sahiplerinin yönetimdeki etkileri sınırlı oluyor. O zaman da bu satış (henüz) bir yönetsel değişikliği içermiyor.