Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçen haftaki TÜSİAD toplantısı bir hayli yankı buldu. Nasıl bulmasın ki, Türkiye’de medyanın siyaset alanında en fazla ilgi gösterdiği BMKP Başkanı Kemal Derviş konuk konuşmacıydı. Hatta kimileri bu davetin Derviş’in parlatılarak yeniden siyasete itilmesi olarak bile niteledi. Ancak Derviş ekonomik konularla sınırlı, gayet derli toplu bir konuşma yaptı. Yani Derviş şimdilik siyasette yok.
Fakat toplantısının asıl ilginç yanı, siyasal boyutuydu. Birincisi, TÜSİAD ilginç bir biçimde sendika liderlerini bu toplantıya davet etmiş. Ama bunun nedeni pek anlaşılmamış. Çünkü konuşmacının sunumuyla sendikaların pek bir alakası yok. Nitekim sendika liderleri de bu toplantıya icabet etmemişler. Daha doğrusu toplantıda Derviş dünya ekonomisindeki gelişmeleri aktarırken TÜSİAD yöneticileri yeni anayasa istiyorlar. Kuşkusuz bu da şaşırtıyor. 

Koç’un çıkışı

Toplantının başında TÜSİAD’ın İstişare Kurulu Başkanı Mustafa Koç konuştu. Koç ailesinin öteden beri kolay kolay konuşmayan, konuştuğunda da içeriğine özen gösterdiği bilinir. Nitekim Mustafa Koç’un konuşması da gayet özenle hazırlanmıştı.
Ancak Koç, konuşmasında, siyasetçilerin kendi aralarındaki sert çekişmeyi ve uzlaşmaz tutumları “akıl tutulması” olarak niteledi. Bu elbette alışageldiğimizden daha sert bir çıkış oldu. Fakat bu eleştirinin muhatabı neden tüm siyasal partiler? MHP AKP ile uzlaştı bile. CHP de Cumhurbaşkanlığı seçiminden bu yana Meclis’te uzlaşma arıyor. Hatta hiçbir talep olmamasına rağmen Meclis Başkanı Köksal Toptan’a oy kullandı. O zaman bu eleştirinin muhatabı iktidar olmalı ama öyle ifade edilmiyor.
Koç, konuşmasında, bir de istikrar kaygısından söz etti. Malum, işadamları (haklı olarak) istikrarın bozulmasını istemez. Gelinen durumun istikrarı sarsması dolayısıyla Koç tedirgin olduklarını ifade etti. Bu da hükümetin sıklıkla işaret ettiği bir konu. Yani dolaylı olarak da olsa Koç mevcut düzen bozulmasın demeye getirmiş oldu.
Daha sonra kürsüye gelen Başkan Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın konuşmasında ise Koç’un kutuplaşma yakınmasının ötesinde iç ve dış dinamiklerin etkisiyle ekonominin yüksek risk taşır hale gelmesine işaret edildi. Yalçındağ, büyümenin yavaşlaması, enflasyon ve kamu mali disiplinin bozulması başlıkları altında özetlediği bu risklerden özellikle sonuncusuna bir hayli vurgu yaptı ve tabir caizse adabı muaşeret kuralları içinde hükümeti eleştirmiş oldu. 

Anayasa Konvansiyonu

Beni asıl şaşırtan olay ise bu toplantıda bir konvansiyon eşgüdümünde yeni bir anayasa hazırlanması isteği oldu. Çünkü AKP bunu öteden beri yeni bir anayasa istiyordu. CHP ise bunun böylesi bir konjonktürde mahzurlu olacağı gerekçesiyle karşı çıkıyordu. Malum, bu ara yapılacak bir anayasa laikliğin AKP gibi yorumlanarak yoluna ilerlemesine yol açabilir. Hatta Anayasa Mahkemesi’ni bile bambaşka bir kurum yapabilir.
TÜSİAD’ın önerdiği yeni anayasanın çeşitli toplumsal ya da siyasal tarafların uzlaşmasıyla hazırlanması istense de bunun özünde AKP talebi olması unutulmamalı. Nitekim toplantının hemen ardından Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, herkesin kendi noktalarına gelmesinin sevindirici olduğunu söyleyiverdi.
Böylece basında TÜSİAD’ın hükümete sert çıkışı diye nitelenen toplantı da en çok hükümeti rahatlatmış oldu.