TÜSİAD geçen hafta son derece önemli bir araştırma yayımladı: Türkiye’de hane halkı (işgücü, gelir ve yoksulluk açısından analizi) Araştırmayı ele alan Zafer Yükseler ve Ercan Türkan’ı kutluyoruz. Gerçekten kapsamlı bir derleme yapılmış.
Önce şu gerçeği koyalım; Türkiye’nin nüfus yapısı hâlâ çok genç. 15 yaşın altındaki nüfus AB’de yüzde 16 iken, Türkiye’de yüzde 29. Yani neredeyse 2 kat. Malum bunun da birçok sonuçları oluyor.
İşsizlik oranı ise aşağılarda gözleniyor. Çünkü işgücüne katılım düşüyor. 2002 yılında yüzde 44.4 olan istihdam oranı, o denli büyümeye rağmen 2006 yılında yüzde 43.2’ye gerilemiş. Bunun da temel nedeni kadın işgücünün giderek iş piyasasından çekilmesi. Bunun temel nedeni, kadınların tarımda çalışma olanağı bulurken kentlerde bulamaması. Tabii siyasal değişim de buna katkıda bulunuyor olabilir.
Tarım çöküyor
Malum, tarımda çok hızlı bir istihdam çözülmesi gözleniyor. 2002-2004 döneminde çalışanların yüzde 34’ü tarımdayken 2005-2006 döneminde bu oran yüzde 27’ye gerilemiş. Bu gerçekten anlaşılması son derece güç olan hızlı bir toplumsal değişim. Bunun bir kısmı iş bulurken, önemli bir kısmı çaresizce işsizler ordusuna katılıyor. İş bulanlar daha çok hizmetler kesiminde, özellikle perakende ve toptan ticarette, bir miktar da inşaat sektöründe iş buluyor.
Bu arada sevindirici olan tek gelişme istihdamda kayıtdışılık oranının sürekli gerilemesi. Bunun da nedeni tarımdaki istihdam çöküşü. Kent kesiminde hizmetler sektöründe iş bulanlar haliyle kayıt altına giriyor. Bununla beraber kırsal kesimde de yevmiyeli çalışma oranı yükseliyor (çalışanların artık üçte biri yevmiyeli) ve bu da kayıtlı olmaya katkıda bulunuyor.
İşsizlik bölgelere göre çok değişiyor. Örneğin, Karadeniz bölgesinde işgücüne katılımın çok yüksek olmasından dolayı işsizlik oranı çok düşük çıkıyor. Oysa nüfus artış oranı çok yüksek olan Güneydoğu Anadolu’da, işgücüne katılım düşük olsa da işsizlik oranı çok yüksek çıkıyor. Üstelik burada tarımda ücretli olarak çalışan da az. Bir başka konu da tarımın istihdama katkısı Türkiye genelinde yüzde 27 iken, Güneydoğu Anadolu’da alternatif ekonomik faaliyetlerin yeterince gelişmemesi nedeniyle tarım toplam istihdamın yarısını oluşturuyor. İşte burada terör örgütüne katılımın ekonomik güdüsü de anlaşılıyor.
Ancak çalışmada işsiz kesimin yoksul olarak tanımlanmadığı görülüyor. Bir biçimde bu insanlar doyuyor. Üstelik işsizler 2002’den bu yana giderek yoksul olmaktan çıkıyor. 2002 yılında çalışan nüfusun yüzde 25’i yoksulken, şimdi sadece yüzde 15’i yoksul sayılıyor. Yine 2002’de işsizlerin yüzde 32’si yoksulken, bugün yüzde 20’si yoksul sayılıyor. (Bu konuya yarın gireceğiz.)
Şu aşamada iki konunun altını çizmekte yarar var: Birincisi, tarımda çok hızlı bir çözülme gerçekleşiyor ve bu üstünde durulması gereken bir konu; ikincisi de işgücüne katılım daraldığından biz bunu göremiyoruz. Türkiye’de aile işçilerinin payı yüzde 20, AB’de yüzde 1.2. AB’de işgücüne katılmayan oran yüzde 30, bizde yüzde 49.
Eğer çalışmak isteyip de iş aramayanlar işsizlik tanımına dahil edilse 2002’de yüzde 10.3 olup da 2006’da yüzde 9.9’a düşmek yerine, yüzde 14’ten yüzde 17’ye çıkmış olacak. Yani işsizlik artmış olacak.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024