Yoksul vatandaşların geçim sıkıntısı nedeniyle fiyatları pahalı bulması normal. Enflasyon karşısında gelirleri daha düşük oranda artan, ya da değişen tüketim biçimleri karşısında yeni ürünleri satın almakta zorlanan yahut gücü yetmeyen vatandaşlar fiyatları pahalı buluyor.
Orta halli vatandaşlar da sıkıntıda. Onlar da gıda ve giyim için para yetiştirebilse de eğlence ve kültür harcamalarındaki pahalılıktan şikâyetçi. Türkiye’de sinema pahalı. Kitap da pahalı hale geldi. Uçak ya da otobüs fiyatları da (çok önceden bilet alınmadıysa) bütçeleri sarsıyor. Yurtdışından bir tatil beldesine gelseniz, yurtiçinde ödenecek paranın yarısından aza kalıyorsunuz. Yani vatandaşlar bir güzel söğüşleniyor!
2000 yılında alışveriş merkezlerinde vitrinlere baktığımda yahut lokantalarda hesap geldiğinde fiyatlar ürkütürdü. Önceleri kazancımın azlığına bağlardım. Fakat sonra yurtdışına çıktığımda gördüm ki iş farklı. Gördüğüm manzara beni isyan ettirirdi. Lokantalarda çok daha kaliteli yemekleri çok daha ucuza yiyebiliyor, alışverişleri de daha ucuza mal ediyordum. Bunları gördükçe bizdeki işadamlarına veryansın ediyordum; “Sömürüyorlar bizi! Kısa sürede köşeyi dönmek için, bizi söğüşlüyorlardı!”
Neden pahalı?
Ancak ABD’ye giderseniz, orada da Avrupalı işadamlarının onları soyup soğana çevirdiği izlenimi alırsınız. Öteden beri ABD Avrupa’ya göre daha ucuzdur. Bunun bir nedeni pazarın büyüklüğüdür. Bir diğeri de kurdur. Ancak kesinlikle bir başka etmen daha var; o da rekabet ve tüketici bilinci.
2002 yılında yurtdışına gittiğimde manzara tam olarak değişmişti. Artık Türk işadamların bizi soymadığı kanısına ulaşmıştım. Kur iyiden iyiye düzelmiş, Türkiye’den alışveriş yapmak çok daha anlamlı ve kârlı hale gelmişti. Farkına vardım ki, ne zaman Türkiye’yi yurtdışına göre daha pahalı bulursam, kur değer kazanmış demekti. Bugünkü durumda da böyle. Kur yanlış yerde.
Üstelik Türkiye’de pazar küçük de denemez. Olsa olsa tüketici bilinçsiz denebilir. Ama buna rağmen son aylarda gerek İstanbul’da, gerekse Bodrum’da lokantalarda gelen hesaplar karşısında kuru değiştirerek karşılaştırma yapıyorum. Önce euro’yu 2 YTL yapıyorum. Hesap yine pahalı geliyor. Sonra dolara dönüp kuru 1.50 YTL’ye çekiyorum. Yine çok pahalı.
Pahalı olan yere gidilmemeli
Bodrum’daki pahalılığı mevsimin kısalığına bağlayanlar var. Ancak bu makul bir yaklaşım değil çünkü çalışılmayan ayların gelirini çalışılan aylardaki müşterilerin daha fazla para ödenmesiyle sağlanamaz. Fakat dolara çevirdiğim hesaba bu marjı eklesem de hesap yine ucuz hale gelmiyor. Ancak denkleşiyor.
Bodrum’da balıkçıda hesaplar kişi başına 50-100 YTL arasında geliyor. Kim ne derse desin, bu fiyatlar pahalı. Bir biçimde tüketicinin tavır koyması şart... Yani rekabet oluşmalı, yüksek fiyatlarla iş yapanlar dışlanmalı. Bodrum’da bazı butik otellerin geceleme fiyatı New York’un en pahalı otellerini sollamış durumda. Nedenini anlamak olanaksız. Acaba oralarda zengin petrol şeyhleri mi kalıyor? Yoksa magazin medyasında seyrettiğimiz ne idüğü belirsiz tipler mi?
Anlaşılan, bizim lokanta ve otel fiyatlarını yurtdışına göre pahalı bulmamak için euro’yu 3-4 YTL filan yapmak gerecek. Ya da eve kapanacağız herkesin aklı başına gelecek!
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024