Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gösterge Kuşkusuz bu rekorların gerisinde ortak bir nokta var. O da ABD'de durgunluk emareleri giderek güçlense de henüz dünya bundan tümüyle sarsılmış değil. Diğer bir deyimle, dünya ekonomisinin lokomotifi olan ABD küresel ekonomiye henüz fren yaptırmış ya da vites küçültmüş görünmüyor. Çünkü dünyada talep düşseydi, petrol ya da altın gibi emtia fiyatları da düşmeye başlardı. Örneğin dün ABD'de dayanıklı mal siparişlerinde yüzde 5.3'lük bir düşüş olduğu açıklandı. Üstelik sadece yüzde 4'lük bir düşüş bekleniyordu. Yani gelişmeler beklenenden de kötü oldu. Ama bu varlık fiyatlarındaki uçuşu durdurmadı. Dün mali piyasalarda rekor üstüne rekor vardı. Altın, petrol ve euro tarihin en yüksek değerlerini gördü. Euro 1.5083 dolara kadar çıktı. Petrolün varili öteden beri beklendiği gibi 100 doları, hatta bir ara 101 doları aştı. Altının ons fiyatı ise, henüz 1000 doları bulmasa da, dün 957 doları aştı. Tabii bir konu daha var. ABD Merkez Bankası faizleri indirmeye devam edeceğini sık sık dile getiriyor. Dolayısıyla bu varlıklara olan kredili talep, yani bir anlamda spekülasyon sürüyor. Petroldeki son fiyat artışını kimi yorumcular doların değer kaybına bağlıyor. Bundan haklılık payı yok değil. Gerçekten son zamanlarda parite değişiklikleriyle petrol fiyatı arasında paralel bir ilişki gözleniyor. Ancak bunun ABD ekonomisine verdiği daha fazla zarar verdiği de göz ardı edilmemeli. Çünkü ABD'nin hem çok ciddi bir dış açığı var, hem de tüketici güvenini en fazla sarsan etmen petrol fiyatları. Kısacası, ABD ekonomisi hem daha derin bir durgunluğa, hem de artan enflasyonist baskıya maruz kaldığı gibi, diğer yandan da dış ticaret açığı büyüyecek görünüyor.Euro'nun dolar karşısındaki bu yükselişinin bir süre daha süreceği düşünülebilir. Bir yandan düşen dolar getirisi (yani ABD'deki faizler), diğer yandan durgunlaşan ekonomi dolara olan talebi ciddi biçimde örseliyor. Ancak biz bunun çok uzun süreceğini sanmıyoruz. Yılın sonuna doğru hem ABD ekonomisi toparlayabilir, hem de yaklaşan başkanlık seçimleri yeni umutlar doğurabilir. Kaldı ki, yakında Avrupa Merkez Bankası da faizleri indirmemekte direnemeyecektir. Bununla beraber petrol fiyatları çok hızlı gevşemeyebilir. Çünkü Asya ekonomilerindeki yoğun enerji talebi sürüyor. Üstelik arz tarafında da yeni bir artış yok. İyimser bir tahmin yapılması halinde bile petrol fiyatlarının 80-85 doların altına inmesini beklemek hayal. FED faizleri etkili Bütün bu gelişmeler Türkiye ekonomisini çok yakından ilgilendiriyor. Çünkü, petrol faturası nedeniyle ithalat bu yıl da artacak, dış açık büyüyecektir. Euro'nun yükselmesiyle AB'ye yapılan ihracatta ise rekabet gücü artışı sınırlı kalacaktır. Çünkü AB ekonomilerinde de yavaşlama başlayacaktır. Tekrarla belirtelim, 2003-2006 arası yaşanan lale dönemi sona eriyor. Lale dönemindeki küresel konjonktürün getirdiği bereket hükümeti çok rahatlatmıştı. Şimdi tüm dünya sarsılırken, milli gelirin yüzde 8'ine yaklaşan bir dış açıkla hükümetin ne yapacağını hep birlikte izleyeceğiz! hgunes@milliyet.com.tr Türkiye etkilenecek