Özelleştirme fikrine esastan karşı olanlara şu anekdotumu aktarmak isterim. İhtisas için İngiltere'deyken tez hocam Profesör Ray Rees kamu teşebbüsleri üzerine bir otoriteydi. Marjinal maliyette fiyatlandırmanın refahı yükselttiği üzerine birçok çalışması olan Rees, aslında sol görüşlü olmasına rağmen özelleştirmeden yanaydı. Ben de ona nazire olsun diye, "Umarım hepsi özelleşir, KİT kalmaz, sen de işsiz kalırsın" derdim. İngiltere'de çoğu KİT özelleşti, ama Rees işsiz kalmadı!Bir kuruluşun kamu mülkiyetinde olması için, sosyal yararının maliyetlerden yüksek, ancak bu maliyetin toplanan gelirle karşılanamayacak düzeyde olması gerekir. Mesela Marmara Denizi'nin temizlenmesinin maliyeti karşılanamayacağından, özel sektör bu işe girişmez. Kamu bu işi ele alır. Bazen de kâr vardır ama çok uzun vadelidir. Girişimci bunu göze almaz. Barajlar buna iyi birer örnektir. Yapılışı 8-10 yıl, kara geçmesi 30 yıl sürecek bir yatırımı göze almak için ölümsüz olmak gerek! Erdemir açıkçası bu kategorilere uymuyor. Yani özelleşmesinde teknik bir sakınca yok. Nitekim, dünyada bu sektördeki yatırımların çoğu özel kesimin elinde. Üstelik, Erdemir kuruluşunda bile bir KİT değildi. Hem özeldi, hem de yabancı sermayaye sahipti. Gelelim şu fiyat meselesine. Bir malın fiyatı (değeri) ona verilen en yüksek tekliftir. Size göre katırınız 1000 YTL edebilir. Ama en çok veren 500 YTL ise satamazsınız, çünkü piyasa değeri (yani fiyatı) o değildir. Tabii bu fiyat zaman içinde değişebilir. O nedenle kötü bir zamanda malı satmaya kalkarsanız ucuza kaptırabilirsiniz. Ancak KİT'ler satılırken hep peşkeş çekildiği düşünülür. Bu yanlıştır. 1991-1993 yıllarında Başbakanlık'ta koalisyon hükümetine danışmanlık yaparken özelleştirmeyle doğrudan ilgilenirdim. Fiyata çoğu zaman sendikalar itiraz ederdi. Ben de "Gelin bu kelepiri kaçırmayın" dediğimde yanaşmazlardı. Hiç unutmuyorum, SEK'in İstanbul ve Beykoz Deri Fabrikası'nın satışında arsalarının bile daha fazla ettiğini düşünenler, daha sonra buralarda imar olmadığını görmüşlerdi.Erdemir gerçekten son birkaç yıldır kârlı. Ama neden? Çünkü son yıllarda dünyada demir fiyatları astronomik düzeylere fırladı ve sektör çok kârlı hale geldi. Yoksa ne ciddi bir kapasite artışı var, ne de maliyetlerde önemli bir tasarruf. Bütün olay Çin'deki aşırı talebe bağlı olarak yükselen fiyatların Erdemir'i kârlı hale sokması.Fiyatlar bundan böyle hep yüksek gitse, Erdemir elbette ucuza gidiyor denebilir. Ama ya demir-çelik fiyatları düşerse? işte bu nedenle olaya gerçekçi ve ekonomik olarak bakmak gerekiyor. Unutmayalım, Erdemir'in net varlığı net kârı ile karşılaştırılamaz. Ödenen borçlar (900 milyon dolar) da var. Nihayet, Erdemir'in satışı dünya demir fiyatları yüksekken yapılıyor... Yöntem ise tartışılabilir. Not: Dünkü yazımda dolar kuru 3.18 ve 3.60 olarak yer almıştır. Doğrusu 1.31 ve 1.36 olacaktır. Erdemir özelleşiyor. Ancak birçokları buna karşı çıkıyor. Neden karşı çıkıldığı konusunda da tam bir fikir birliği görülmüyor. Kimi stratejik neden diyor, kimi geleneklerden dem vuruyor, kimi de yabancıya blok olarak satılmasından şikâyet ediyor. Ancak en çok ucuz satıldığına dair eleştiriler yoğunluk kazanıyor. 2001 2002 2003 2004 Brüt kâr marjı (%) 28 12 23 25 Üretim (bin ton) 2968 3144 3553 3616 Kâr-zarar (m. USD) -130 -39 261 473 Çelik fiyatı (USD/ton) 280 312 399 644 hgunes@milliyet.com.tr