Gündemde bir de Yapı Kredi Bankası var. Eğer o da satılırsa, büyük ölçekli bir banka da yabancı sermayenin olacak. Böylece bankacılık kesiminde yabancıların payı ciddi biçimde artacak. 2003 yılı sonunda, yani bu bankalar satılmadan önce yabancı sermayenin payı toplam aktifler içinde yüzde 2,8, toplam özkaynaklar içinde ise yüzde 4,7ydi. Bu satışlarla pay, toplam aktif içinde yüzde 9a, toplam özkaynak içinde de yüzde 9,4e çıkmış olacak. YKB satılabilirse, sektördeki yabancı payı yüzde 17yi, özkaynaklar içinde de yüzde 19u aşmış olacak.Ancak her satış aynı sanılmamalı. Demirbank zorda kaldığından satılmıştı. YKB de öyle. TEB, Koçbank ve Dışbank ise mali bünyelerinin güçlü olması sayesinde yabancı ilgisi çekti.Bankalar Birliğinin Bankacılar dergisinin son sayısında Pelin Ataman Erdönmezin "Finansal Krizler sonrasında gelişmekte olan ülkelerde yabancı bankalar" konulu yazısında Brezilya, Arjantin, Maksika ve Malezya inceleniyor. Bakmakta yarar var.1995 yılında Brezilyada bankacılık krizi çıkınca yabancı bankaların girişi kolaylaştırılmış, böylece konsolidasyon süreci hızlanmış. 7 yıl içinde banka sayısı 240tan 166ya düşmüş. 1998 yılında yabancıların sektördeki payı yüzde 18 iken, 2002 yılında yüzde 27ye çıkmış.Meksika, 1994 yılında mali krize girince hem dış açık sorunuyla, hem de keşmekeş haline gelen bankacılıkla karşılaşmış. Batık krediler krizin başında toplam içinde yüzde 10 iken, zamanla yüzde 26ya kadar yükselmiş. Nihayet, IMF tam 52 milyar dolarlık bir yardım paketiyle Meksikayı ayağa kaldırmak istemiş. En büyük reform da bankacılık kesiminde gerçekleşmiş. Bu arada 1998 yılında yabancıların sektördeki payı yüzde 24ten, 2000 yılında, yani tam 3 yılda, yüzde 49a çıkmış.Meksikada yabancı sermayeli bankalar 2000 yılında toplam mevduatın yüzde 55ine, kredilerin ise yüzde 45ine sahipmiş. Sonra süreç hızlanmış. Satın almalarla 2002 yılında yüzde 82ye kadar çıkmış.Arjantindeki Tekila krizi sonrası da benzer bir süreç yaşanmış. 1991 yılında 214 olan banka sayısı, 1994te 205e, 1996da 145e, ardından da 2001de 108e düşmüş. 1994 yılında yabancıların sektördeki mevduat payı yüzde 16dan, 2001de yüzde 52ye çıkmış. Kısacası, hızla büyümüşler.Malezyada ise yabancıların bankacılık kesimine girmeleri yüzde 10 ile sınırlandırılmış. Serbestleşme ancak 2007 yılından sonra başlayacak. Dün Dışbankın satış kararı açıklandı. Bu orta ölçekte dördüncü Türk bankasının satışı. Daha önce Demirbank HSBCye, Koçbank UniCreditoya, TEBin yarısı da BNPye satılmıştı. Finans kesimine yabancıların ilgisinin giderek, özellikle orta ölçekte, arttığı aşikar. Banka sayısı Oranı (%) 1995 2001Çek Cum. 17 86Macaristan 42 68Polonya 4 67 ABye yeni üye olan Doğu Avrupa ülkelerinde de hızlı bir yabancı sermayeye geçiş gözleniyor. 6 yılda sektör büyük ölçüde el değiştirmiş. Ancak bu süreç sadece gelişmekte olan ülkelere özgü değil. Gelişmiş ülkeler için de geçerli. 15 AB üyesi içinde 1997 yılında yabancı banka aktif payı yüzde 10 iken, 2001 yılında yüzde 24e çıkmış. Kısacası, kaçınılmaz olan bir süreç yürüyor. Çünkü bankacılıkta karlılık için, giderek ölçek ve sermaye boyutu gerekiyor. Unutulmayalım; eğer bir işletmeye birden çok teklif veren varsa buna sevinmeliyiz. Hiç alıcı yoksa da üzülmeliyiz! hgunes@milliyet.com.tr