Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sonunda Çalışma Bakanlığı ile sendikalar arasında yeni bir noktaya gelindi. Varılan uzlaşmanın tarafları ne denli mutlu ettiğini bilmiyoruz. Ama bilinen bir gerçek var ki, her yıl bütçeden sosyal güvenlik sistemine para aktarılan para yükseliyor. Ve sonunda sistem çalışamaz hale gelecek. Eski milli gelir serisine göre bu açık neredeyse milli gelirin yüzde 4.5’i ediyor. Yeni seriye göre de yüzde 3’ü. Bu çok yüksek bir oran ve haliyle bütçeyi bir hayli sıkıntıya sokuyor.
Elbette ilke olarak bütçeden sosyal güvenliğe para aktarılabilir. Denilebilir ki, çalışırken çok az para kazanıp sosyal güvenlik sistemine yeterince katkıda bulunamayan emekliliklerin mağdur olmaması için bütçeden pay ayrılmalı. Ancak bu sınırsız olamaz. Üstelik böyle bir sistem, herkese uygulanması halinde, yüksek ücretlileri kayıracağından adil olmayabilir.

Haberin Devamı

Açıklar çift taraftan
Sosyal güvenlik sistemindeki açıklar hem gelirlerin yetersizliğinden hem de giderlerin fazlalığından kaynaklanıyor. Gelirler az çünkü sistemde bir hayli kayıtsız işçi bulunuyor. Ayrıca prim ödenen (çalışılan değil) süre yetersiz. İkincisi, sistem artan giderleri karşılayamıyor. Çünkü bir yandan ömür beklentisi giderek artıyor. Diğer yandan sağlık hizmetleri daha pahalı hale geliyor. Kısacası, ciddi bir reformun her iki taraftan dengeyi sağlaması gerekiyor.
Hazırlanan tasarıda öngörülen prim ödeme sayısı 9 bin güne çıkarılmıştı. Böylece gelirler artacaktı. Fakat sendikalar bunu kabul etmedi; çok uzun buldu. Ve sonunda prim ödeme gün sayısı SSK’lılar için 7 bin 200’e düşürüldü. (Tabii bu arada memur ile esnaf atlandı; onlarınki 9000 günde kaldı) Böylece anlaşılıyor ki, gelirlerde pek bir artış olmayacak. Giderlerde, yani aylık bağlama oranında da ikili bir yapı olacak.
Sigortalı olanların aylık bağlama oranları yasanın yürürlük tarihine kadar mevcut mevzuata göre uygulanacak. Yani yasa yürürlüğe girdikten sonra sigortaya giriş tarihlerinden itibaren 3 bin 600 gün (10 yıl) için yüzde 3 olacak, 10 yılı dolduranların aylık bağlama oranı ise yüzde 2 olacak. Böylece, yasanın yürürlük tarihinden önce sigortalı olmak aylıkları yükseltecek.
Hazırlanan tasarıda bazı kalemlerde emeklilerin ya da başka nedenlerle sosyal güvenlik sisteminden yararlananların haklarına sınırlamalar getiriliyordu. Bunun da başında 65 yaşına dek emeklilik hakkından yararlanılmaması geliyordu.
Bu koşul aynen kalıyor. Yani sistemden para ödenmesi süresi sınırlanıyor. Buna göre, 2036’ya kadar mevcut yasada yer alan kadınlar için 58, erkekler için 60 yaş sınırının korunuyor. 2036’dan sonra her yıl 1 yaş artırılarak, erkeklerde 2046’dan, kadınlarda da 2048’den itibaren 65 yaş şartı aranacak.

Haberin Devamı

İflas kaçınılmaz
İlginçtir, SGK Başkan Vekili Tahsin Güney prim ödeme gün sayısının 7 bin 200’e inmesinin aslında çalışanların aleyhine olduğunu savunuyor. Güney, “Kişi, ne kadar kayıtlı çalışırsa ortalama kazancı da emekli maaşı da yükseliyor.
Prim gün sayısının 7 bin 200 olması, işçinin kayıtdışı çalışmasında kullanılacak bir argüman olacak. İşveren prim günü dolan işçiyi kayıtdışı çalıştırma yoluna gidebilecek” diye ikaz ediyor.
Genç bir nüfusa sahip Türkiye’de kayıtlı işçi az olduğuna göre, ileride yaşlı bir nüfusa sahip olduğunda kamusal sosyal güvenlik sistemi iflas edecektir. Herkesin kendi derdine çare araması (özel sigorta) ise dar gelirlilerin aleyhine olacaktır. Tekrarlayalım, popülizm, mevcut kuşakların rahat etmek için hovardaca harcama yapması, gelecek kuşakların ipotek altına girip sıkıntı çekmesidir.

Haberin Devamı

Ne oldu sosyal  güvenlik  reformuna