Raporun içinde gerçekten birçok veri ve analiz var. Bunlardan bizce en önemlisi tasarruf açığı olan bir ekonomide tüketim eğilimi ve yapısındaki değişim. Malum, tüketim hızla artıyor. Bunu tüketim endekslerinde de gözlüyoruz. CNBC-e'nin derlediği tüketim endekslerinde bireylerin 2002 yılından bu yana yüzde 50 daha fazla tükettiği gözleniyor. Unutmayalım, 2002 yılından bu yana milli gelirdeki artış yüzde 50'yi bulmuyor bile. Önceki gün Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz yine mikrofonlar karşısındaydı ve Finansal İstikrar Raporu'nu açıklıyordu. Bu açıklamalar, kamuoyunu bilgilendirdiği için hem Merkez Bankası'nı daha saygın hale getiriyor hem de daha etkin. Hal böyle ise, dalgalı kur sistemine geçip güçlü ekonomiye ulaşacağız diye sevinmemiz biraz çocukça olmuş. Çünkü ihracatla büyüme değil, iç taleple büyüme sağlamışız. Tüketimdeki artış üretimdeki artışın üzerine geçtiğinde haliyle borçlanmak zorunda kalınıyor. Cari açık olgusu da, en basit anlatımıyla, bundan kaynaklanıyor. Bu konuda da Merkez Bankası'nın kaygısı var. Ancak o konuya yarın gireceğiz.Tüketimdeki genişlemenin frenlenememesi elbette kaygı veriyor. Merkez Bankası'nın sıkı para politikası izlemesine, hatta son aylarda maliye politikasının da buna ayak uydurmasına karşın tüketimin canlı olması hayret verici. Üstelik tüketim borçlanmaya dayalı olarak gelişiyor. Yukarıdaki tabloda da gözlendiği gibi, bireysel kredilerin tüketim içindeki payı yüzde 5.6'dan yüzde 18'e çıkmış. Güçlü ekonomiye geçiş hayali Demek ki, ciddi (adeta Amerikan toplumlarını anımsatan) bir dönüşüm yaşanıyor. Bireyler bankalardan büyük ölçekte konut kredisi kullanarak bir yeni davranış yapısı içine giriyor. Başlangıcında gerek bireyler gerek bankalar için bu son derece riskli olan bir durum. Çünkü kredi stoku toplam gelirin büyük bir parçasını oluşturuyor. Merkez Bankası'nın mayıs sonrası faizleri hızla artırma politikası bunu bir ölçüde frenlemiş olabilir. Ama yine de bireysel kredilerde müthiş bir risk patlamasıyla karşı karşıya olunduğu bankalar tarafından unutulmamalı. Gidiş Amerikan toplumuna 2002 2003 2004 2005 Eylül 2006Kredi kartı borcunu ödemeyenler 32.911 30.845 49.611 159.808 182.076Tüketici kredisi borcunu ödemeyenler 5.627 4.157 9.863 16.767 21.660 Nitekim, kredi kartı borcunu ödemeyenler 2002 yılından bu yana 6 kat, tüketici kredisi borcunu ödemeyenler de neredeyse 4 kat artmış. Tüketici kredilerindeki batık oranının daha düşük olması faizinin daha makul olmasından kaynaklanıyor. Ancak reel faizler çok yükseldi ve kredi stoku büyükçe daha riskli müşterileri de içermeye başladı. Kimileri hane halkının yükümlülüklerinin milli gelirdeki payının hâlâ yüzde 10'dan aşağı olduğunu, oysa euro bölgesinde bunun yüzde 52 olduğunu savunsa da bizdeki gelişmenin çok hızlı olduğu aşikâr. hgunes@milliyet.com.tr Kredi kartı ve tüketici kredisi borcunu ödemeyen kişi sayısı
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024