Gösterge Bu ikinci forum biraz daha farklı. Daha çok ülke, daha çok sayıda katılımcı ve bir sürü de çalışma grubu var. Bu forumun neredeyse 4 kıtada hazırlıkları olmuş. Ekimde Güney Amerika'da Kolombiya'da, ocakta Afrika'da Ruanda'da, şubatta Asya'da Kore'de ve nisanda da Ortadoğu'da Yemen'de toplantılar yapılmış. Şimdi de bunların kesiştiği bir yerde, İstanbul'da, forumun kendisi yapılıyor. OECD'nin İkinci Dünya Forumu dün başladı. Bu forumun ilki 2004 yılında İtalya'da Palermo'da siyasal karar süreçlerinde verilere, somut gerçeklere dayanmanın demokrasiye yapacağı katkı üzerine yapılmıştı. Forumun ana konusu gelişmenin tanımlanması ve ölçülmesi. Acaba gelişme nicel olarak refahın artışı mı, yoksa toplumsal olarak onun hissedilmesi ya da algılanması mı? Bu elbette zor bir konu. Ancak forumun ana hedefi, bunun olabildiğince nicel olarak somutlaşması yönünde. Kaldı ki ülkelerarası karşılaştırma ya da zamanlar arası karşılaştırma mümkün olamaz. Gelişme nicel olarak tanımlansa ya da sınırlansa bile sosyal duyarlığını kaybetmemeli. İnsan hakları, doğadaki çeşitlilik, yoksulluğun ya da dışlanmanın ortadan kalkması, sağlık, kültür ve yaratıcılık, geleceğimizin en önemli göstergesi olan çocuklarımız ve nihayet tüm bu duyarlılıklarımızı gösterebilmek için uluslararası yardımlaşma ve dayanışma. Tabii gelişme sürecinin ilk aşaması bunun ölçülmesi, yani veri elde etme. Ancak elde edilen her verinin doğru seçilmesi, derlenmesi ve nihayet yararlı olabilmesi için bilgiye dönüştürülmesi şarttır. Yani ham olan bir istatistiksel verinin işlenerek, analizi yapılarak bilgi haline getirilmesi gerekir. Çünkü kimi zaman gereksiz istatistikler toplanır, kimi zaman toplanan doğru olsa bile veri yanlış derlenmiştir, yanıltıcı sonuçlara neden olur. Hiçbir gelişme toplumun dışında ya da topluma rağmen tasarlanamaz. Yurttaşların görüşleri, özellikle toplumsal girişimcilik son derece önemlidir. Tarihsel süreçte bunun dışındaki denemeler hüsranla sonuçlanmıştır. Özel sektör kaçınılmaz olsa da elbette kurumların toplumsal sorumluluğu tartışılamaz. Nihayet günümüzde gelişmenin sivil toplum örgütleri tarafından da desteklenmesi büyük önem taşıyor. Toplumsal girişimcilik Gelişmenin amacı insanın mutluluğudur. Fakat toplumsal mutluluğu sağlayan sadece milli gelir artışı olamaz. Çünkü kapitalizmin bu özgün sınırı vardır. Son yıllarda İngiliz Muhafazakâr Parti lideri David Cameron bile geleneksel gayri safi yurtiçi hasıla yerine, 'genel iyi olma' (general well-being: GWB) kavramını kullanıyor. Gerçekten amaç yaşam kalitesinin toplu olarak yükselmesi olmalıdır. Sağlık, doğanın korunması, insan hakları vb. konular bu bütünün parçalarıdır.Ekonomide 2002 Nobel ödülünü alan, Princeton Üniversitesi'nden psikolog Daniel Kahneman mutluluğun ölçülmesinde bir hedonometre olamayacağını, çünkü bunun insandan insana değiştiğini göstermişti. Kaldı ki zenginler fakirlere göre daha mutlu olsa da zenginlik arttıkça mutluluk artmıyor. Kısacası, mutluluğu sağlayacak olan gelişme sadece salt ekonomik büyümeden geçmiyor.OECD Dünya Forumu bu anlamda insanlık için önemli bir konuya parmak basıyor. İstanbul'da düzenlenmesi ise ülkemiz için önem taşıyor. hgunes@milliyet.com.tr İnsanın mutluluğu
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024