Üstelik bu sorun öylesine vahim ki, ilgileneni de yok. Hükümet IMFnin ağzına bakıyor. Sanki dünyada IMFnin işsizlik kaygısı olduğu gözlenmiş! Muhalefet de sanki seyirci. Sosyal demokrat olması gereken CHPnin ise toplumdaki sancılarla alakası yok. Hiç olmazsa meslektaşlarımız ilgilense! Onların da şöhretli olanları IMF programlarına ayet gibi inandıklarından eleştiren kalmıyor. Son üç yıldır işsizlik oranı azalmıyor. Nüfus yüzde 2 civarında arttığına göre, bu, her yıl işsiz sayısının nüfusun yüzde 2si kadar artması anlamına geliyor. Tabii artan nüfus işgücüne katılıyorsa. Bunun temel çözümü de ekonomik büyüme. Ancak Türkiye ekonomisi son üç yılda toplam yüzde 25 kadar büyümesine rağmen, işsizlik azalmıyor. Yani aksine işsiz sayısı artıyor. İşte sorun da burada. Büyüme işsizliği çözmüyorsa ne çözecek? Ya bazı başka çözümler üreteceğiz ya da büyüme üzerinde yapısal dönüşümler yapacağız.Önce büyüme üzerinde kafa yorulmalı. İşsizliğin azalması için yüksek büyüme hızı şart. Ancak yüksek büyüme hızının cari işlemler açığı yarattığı malum. O zaman "Düşük büyüme hızıyla devam edelim" de diyemeyiz. Çünkü işsizlik en kötü toplumsal sorundur. İşsizlik bizzat açlıktır!İstihdam üretecek yüksek büyüme tarzının yaratılması gerekiyor. Kısacası, tüketime değil, yatırıma dayalı bir büyüme hızı şart. Üstelik bu yatırımlar döviz kazandırıcı alanlarda olmalı. Öte yandan, döviz kazandırıcı alanlarda sına yatırım yeterince istihdam yaratmayabilir. Yani hizmet kesimindeki gelişmelerle bunun desteklenmesi gerekiyor. İşsizlik bizzat açlıktır Mesela büyük bir turizm yatırım seferberliği başlatılabilir. Turizm hem emek yoğundur, hem de döviz kazandırır. Üstelik Türkiyenin bu konuda müthiş bir potansiyeli olduğu ortaya çıkmıştır. İkincisi inşaat. Hükümet IMF talimatlarıyla kamu yatırımlarını kese kese kuşa çevirdiğinden, hem sektör sıkıntıya girmiş, hem de emek yoğun olan bu sektör yeterince iş yaratamaz olmuştur. Oysa özellikle konuta ne kadar gereksinim olduğu ortada.Tarımda gizli işsizlik vardır. Doğru. Tarımda verimlilik de düşüktür ve bu yapı bütçeyi sarsmaktadır. Hepsi doğru. Peki, tüm bu doğrular, tarımı göz ardı etmemizi ve oradaki gizli işsizliği açık işsizliğe çevrilmesini mi gerektirir? Elbette hayır. Hızla tarımsal reformu bir bütçe kafasıyla değil, bir verimlilik açısıyla gerçekleştirmeliyiz.Tüm bunlar yeter mi? Elbette hayır. İstihdam üzerindeki mali yükler ağırdır. Bunlar mutlaka azaltılmalı ve kayıtsız istihdam önlenmelidir. Yetmez, yöresel yatırım projeleri desteklenmelidir. Büyük bir eğitim reformuyla nitelikli işgücü yaratılmalıdır. Ancak bu işsiz diplomalılar anlamına da gelmemelidir. Ekonominin gerektirdiği alanlara ağırlık verilmelidir. Nihayet, KOBİlere verilen destek artırılmalıdır.Demek ki, konu çözümsüz değil. Ancak ilgi bekliyor. Hükümet sorunu çözemiyorsa, bilim adamlarının önerilerde bulunması, muhalefetin de konuyu gündeme taşıması gerek. hgunes@milliyet.com.tr Hizmet sektörüne ağırlık