Oldukça gergin bir ortama girdiğimiz aşikâr. Böylesi bir ortamda dayanıklı mal tüketiminin ya da yatırımların artmasını beklemek saflık olur. Hele para politikası iyiden iyiye sıkıysa. Özellikle 2007 yılında konut talebindeki durgunluğun süreceği açıkça görülüyor. O zaman neden İstanbul'da Karayolları'nın arsasına 800 milyon dolar ödeniyor? Yahut neden bu kadar proje yapılıyor? Bize göre hepsi uzun vadede makul. Sıkıntı daha çok kısa vadede görünüyor. Başbakan Tayyip Erdoğan nihayet noktayı koydu: CHP cumhurbaşkanı adayını açıklasın. Her parti kendi adayını açıklayınca kim güçlüyse o seçtirecek. Böylece CHP sıkışacak, aday çıkaramayacak yahut çıkarsa bile yeterli gücü olmadığından cumhurbaşkanını AKP seçecek. Peki, ya CHP AKP içinden birini aday gösterir ve AKP'yi bölerse? O zaman Erdoğan'ın Köşk hayali kursağında kalmaz mı? Kimileri 2007 kaçırılsa da hiç olmazsa 2008 yılında özellikle ipotekli konut kredileriyle (mortgage) konut talebinin yükseleceğini düşünüyor. Ancak öncelikle belirtelim ki konut talebini sadece fiyat ve ödeme koşulları etkilemez. İstikrar ve güven unsurları da çok önemlidir. 2007'de de hem faizlerin yüksekliği hem de istikrarsızlık beklentisi ya da belirsizliğin etkili olacağı biliniyor. 2007'yi görmeden de 2008 için yorum yapmak doğru olmaz. Fiyatların birdenbire yükselmesi karşısında şimdi haliyle bir beklemeye geçildi. Tabii geçmeyenler de var. Bunlar ise daha uzun vadeli bakan yabancı yatırımcılar. Mamafih yabancılar daha çok iş ya da alışveriş merkezlerine yatırım yapıyor. Konut tarafında sınırlı olarak yer alıyorlar. İpotekli konut kredilerinin bireylerin konut talebini etkilemesi bekleniyor. Bu tür kredilerin de en önemli özelliği vadenin uzaması nedeniyle taksitlerin küçülmesi. Türkiye gibi kişi başına gelir düzeyinin ve dolayısıyla tasarrufların sınırlı olduğu ülkelerde elbette bu çok önemlidir. Fakat bu tür kredilerin birdenbire 8-10 kat artması da beklenmemeli. Çünkü şu anda zaten satın alınan konutun değerinin yüzde 80'ine kadar 20 yıl vadeyle kredi sağlanıyor. 2007 durgun İpotekli kredi sistemiyle faizler düşebilir. Ancak faizlerin düşmesinde asıl makroekonomik etmenler belirleyici olacaktır. Örneğin, bugün konut kredilerinin aylık faizleri yüzde 2 düzeyinde. Diyelim ki, ipotekler menkul değer haline getirilerek kredi kuruluşu yeniden fon elde etti. Bu durumda faizler 2006 Mayıs'ından önceki düzeyine düşecektir. Oysa şu anda kredi düzeyi daha yüksek. gunes.jpg hgunes@milliyet.com.tr Asıl etmen belirsizlik
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024