Önceki gün enflasyon verileri açıklandı. Bu veriler de iç talebin gayet kontrollü olduğunu gösteriyor. Petrol fiyatlarındaki artışa (ham petrol nisan ayında TL bazında yüzde 18.97 artmış) bağlı olarak üretici fiyatları nisanda yüzde 1.21 artarken, tüketici fiyatları yüzde 0.71 artmış. Petrolün tüketici fiyatları üzerindeki etkisi arındırılırsa ortaya çok düşük bir enflasyon oranı çıkıyor. Bu da talebin gayet sınırlı olduğunu gösteriyor.Gelelim iç talebin tahmininde en etkin gösterge olan CNBC-e tüketici güven endeksine (TGE). Meslektaşlarımız hâlâ büyük ölçüde bu veriye bakmıyor. Ama 2002 yılından bu yana TGE gayet etkili bir gösterge olarak işlev görüyor. TGE'nin 2005 yılının başından bu yana sürekli düştüğü gözleniyor. Üç ayda yüzde 20'lik bir düşüş az değil. Üstelik istikrarlı olması çok önemli. Ve daha çok tüketici beklentilerinin kırılmasından kaynaklanıyor. Tüketim eğiliminin ise buna gecikmeli bir tepki gösterdiği anlaşılıyor; nitekim TE endeksi iki aydır düşüyor. Bu endeksler bireylerin ifade ettikleri beklentileri yansıtıyor. Eylem göstergesi ise bizzat tüketim rakamları. Ancak CNBC-e'nin tüketim rakamlarında henüz bir gevşeme yok. Bununla beraber, nasıl TEE gecikmeli bir tepki gösteriyorsa, perakende satışlar da yaz aylarına doğru düşüş gösterebilir. Bunun nedenlerine gelince; yükselen petrol fiyatları, sıkı para ve maliye politikaları, geçen yılın birikmiş aşırı yatırım gereksiniminin ortadan kalkması iç talebin durulmasına fazlasıyla yetiyor. Yapılacaklara gelince; enflasyonist kaygılardan dolayı henüz talebin maliye veya para politikasıyla gevşetilmesi söz konusu değil. Olmamalı da. Ancak şu cari açık kaygılarımızı bu yıl gözden geçirebiliriz. Geçen hafta açıklanan dış ticaret verileri ithalatta artışın giderek yavaşladığını gösteriyordu. 2004 yılının ilk 3 ayında ithalat yüzde 40.7 artmıştı. Ancak bu yıl yüzde 22.9 artmış. Kaldı ki, bunun bir kısmı yurtdışındaki fiyat artışlarından, özellikle enerji fiyatlarından kaynaklanıyor. hgunes@milliyet.com.tr