Başbakan perşembe günü önemli bir teşvik paketi açıkladı. Paket gerçekten çok kapsamlı. Bölgesel ve sektörel boyutları bulunuyor. Nitekim birçok yabancı yatırım kuruluşu bu paketi oldukça olumlu karşıladı. Bizim görüşümüz ise farklı. Biz krizin olumsuz etkilerini azaltmakta geç kalındığı kanısındayız. Tabii bir de bazı ayrıntılarda tuhaflıklar seziliyor.
Üstelik Başbakan bu paketin 1.5 yıl önce hazırlanmaya başladığını bizzat kendisi itiraf etti. Bu durumda anlaşılıyor ki, paket küresel kriz ortaya çıkmadan hazırlanmış. Peki neden o zaman bu kadar beklenmiş?
Başbakan’ın açıklamalarında şaşırtan iki konu daha vardı. Birincisi, ‘kusura bakmayın ama halkta para var’ dedi. Başbakan’ın halk dediği kimler? 2002 seçimlerinde oylarını almaya başladığı (daha sonra 2004 yerel ve 2007 genel seçimlerinde bunu pekiştirdiği) kent varoşlarında oturan veya orta Anadolu’daki çiftçi mi? Sanmıyoruz.
Açıkçası Başbakan için bu büyük bir talihsizlik oldu. Başbakan Erdoğan ne denli farkında bilmiyoruz ama bu krizde yaşanan işsizlik sayısal olarak da, oransal olarak da 2001’den beter. İşsiz kalan insanların parasının olduğunu herhalde Başbakan düşünmüyor.
Başbakan biz gelince ‘en düşük memur maaşı 660 liraydı. Şimdi 1200 lira’ diyor. İyi de aradan tam 7 yıl geçti. Enflasyondaki artış bu artıştan fazla oldu. Kaldı ki, refah payı denen yani bir ülkenin kalkınmasından pay verilmediği taktirde maaşlar enflasyondan fazla artsa da göreli olarak yoksullaşır.
Türkiye en çok etkilenenler arasında
İkincisi başbakan krizin teğet geçeceği konusunda hala ısrarlı. Şu ilk çeyrek büyümesi bir açıklansa. Başbakan hala aynı görüşü savunabilecek mi, göreceğiz. Ümit etmek, yahut temenni ile tahmin ayrı şeylerdir. Herhalde Başbakan temennisini ifade ediyor, ama bu hiç de gerçekçi değil.
Yukarıdaki grafikte de görüdlüğü gibi, 2009 yılında küresel krizden en çok etkilenecek ülke olarak İzlanda görülüyor. Fakat İzlanda küçük bir ekonomiye sahip.
Büyük ülkeler içinde ise en fazla etkilenecek olanlar arasında Japonya, Rusya (petrol fiyatı düştüğünden) ve Almanya görülüyor. Bu ülkelerin ortak özelliği ihracatlarının milli gelirlerine oranlarının çok yüksek olması. Bu nedenle böylesine olumsuz etkilenmeleri normal. Ama Türkiye’nin bu denli olumsuz etkilenmesi düşünmeye değer.
Tekrarla hükümetin oturup Türkiye’nin yeni bir üretim stratejisini tasarlaması gerekiyor. Hem kısa vadeli toparlanma hem de uzun dönemli yüksek büyüme performansı için. Bunun da başında enerjide dışa bağımlılığın çözülmesi geliyor. Bunlar henüz görünmüyor.
Başbakan’a sormak gerek: Halkta çok para varsa, neden teşvik paketi açıklıyorsunuz?