Gösterge Henüz yıl sonu verileri açıklanmadı ama üç aşağı beş yukarı tahminlerde bulunabiliriz. 2007 yılında 36 milyar dolara yakın dış açığın oluşacağı anlaşılıyor. Bunun 1 milyar doları sıcak parayla, 18 milyar doları doğrudan yatırımla, geri kalanı da özel kesimin ve bankaların aldıkları kredilerle karşılanmış olacak görünüyor. Türkiye'nin 2008 yılında beklediği dış açık hemen hemen 45 milyar dolar civarında. Bunun nasıl finanse edileceği büyük önem taşıyor. Birincisi bu para daha doğrusu borç bulunabilecek mi? Çünkü rakam büyük. Her açık da kapanabilir diye bir kolaylık bulunmuyor. İkincisi, bu açık ne ölçüde sıcak para, ne ölçüde de doğrudan yabancı sermayeyle karşılanacak? Malum, sıcak para her an çıkma özelliğine sahip olduğundan büyük istikrarsızlık yaratıyor. Önce 2007 yılını değerlendirelim. Geçmiş yıllarla karşılaştırıldığında sıcak paranın ya da portföy yatırımlarının artık dış açığı kapatmada rolünün azalması gerçekten önemli. Doğrudan yatırımların artması da. Ama bu daha ne kadar sürebilir? Sıcak paranın ya da portföy yatırımlarının zaman içinde (özellikle gelişen küresel yapıya göre) azalacağı öngörülüyor. Fakat doğrudan yatırımların bunu ne süreyle ikame edebileceğine ilişkin kuşkularımız var.İkincisi, 2007 yılında bankalar, fakat özellikle sanayi kuruluşları yurtdışından yüklü miktarlarda kredi elde ettiler: 29 milyar dolar. ABD'de konut kesiminde çıkan krizin bankacılık sektörüne verdiği ağır hasardan sonra gelişmekte olan ülkelere kredi musluklarının sıkılmasını haliyle beklememiz gerekir. Yani 2008 yılında bırakın 29 milyar doları, 25 milyar doları bulmak bile başarı olur. Kısacası, 2008 yılında 45 milyar dolar civarında olan dış açığın 25 milyar doları kredilerle sağlansa, geriye 20 milyar dolarlık yabancı sermaye gereği doğacaktır. Sıcak para mevcut küresel konjonktürde (en iyi olasılıkla) giriş ve çıkışları netleştirecektir. Yani bir finansman katkısı sağlayamayacaktır. O zaman da anlaşılıyor ki, 2008 yılında 20 milyar dolarlık yabancı sermayeye ihtiyaç var. Peki bu bulunabilir mi? Sıcak para azaldı Son 2 yıldır çok ciddi bir boyuta ulaşmış bir yabancı yatırım potansiyeli gözleniyor. Bu yıl da bunun tekrar edeceği düşülüyor. Halkbank, İGDAŞ, Elektrik Üretim ve Dağıtım, Petkim ve bazı kamu arazilerinin satışıyla bu para ortaya çıkabilir. Hatta yatırım kuruluşu Raymond James'e göre, Türkiye'nin yatırım potansiyeli bu yıl 37 milyar doları buluyor. Biz bunu abartılı bulsak da, 20 milyar doların bulunmasının sorunlu olmayacağını düşünüyoruz. Kısacası, 2008'de dış açığın finansmanı pek de sorunlu görünmüyor. Ancak unutmayalım, sıcak para yok: Krediler azalacak ve pahalılaşacak. Yabancı sermayeye ihtiyaç artacak. 2008 yılında özelleştirmeler yavaşlar yahut özel kesimin yabancılara satış yapma iştahı azalırsa o zaman sorunlar ortaya çıkabilir. Kısacası, küresel çalkantıya rağmen 2008'de dış açığın finansmanında sorun görünmüyor.Ancak 2009'a gelindiğinde nelerle karşılaşılacağını öngörmek kolay değil. Sıcak para yeniden bir giriş iştahı gösterir mi, bilinmez. Gırtlağına kadar dış kredilere boğulmuş özel kesimin de borçlanma iştahı kesilebilir. Nihayet doğrudan yabancı çekebilmek için çok ciddi biçimde yeni varlıklar yaratmak gerek. Suyu mu satarız, havayı mı şimdiden kestirmek güç. Ama yine bu boyutta dış açık verilecekse karşılığında satılacak şey de bulunmalı. hgunes@milliyet.com.tr Karşılığında ne satılacak?
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024