Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’nin ithal ettiği petrolün faturası giderek büyüyor. 2002 yılında Türkiye’nin enerji faturası 8.3 milyar dolardı. 2007 yılında ise tam 34 milyar dolar! Kısacası ortaya çıkan dış açıkta petrol ve doğalgazın rolü başat.
Geçen hafta hükümet yetkilileri petrolde her 1 dolarlık artışın 500 milyon dolarlık dış açığa neden olduğunu açıkladı. Geçen yıl mayıs ayında petrol fiyatı 70 dolarmış. Bugün ise 120 dolar civarında.
Bu hesaba göre (önümüzdeki yıl petrol fiyatlarında artış sürmese bile), 59 milyar dolar ödeyeceğiz. Diğer bir deyimle, geçen yıl 38 milyar dolar olan cari işlemler açığı bu yıl 63 milyar dolar olacak. Tekrar edelim, tam 63 milyar dolar! Üstelik fiyatlar daha da artmazsa.

Haberin Devamı

70 milyar dolarlık açık
Hesap bununla da kalmıyor. Çünkü petrole bağlı olarak fiyatı artan başka ithalat malları da var. Sayalım; inorganik kimyasal maddeler, gübreler, boyacılıkta kullanılan bazı girdiler, uçucu yağlar ve rezinoitler, sentetik ve suni filamentler ve lifler, vb..
2006 yılında bunlara tam 14, geçen yıl da 18 milyar dolar ödenmiş. 2008 yılında 25 milyar dolar ödenirse, 7 milyar dolarlık fatura da buradan gelir. Çıkar bu açık 70 milyar dolara. Peki bu 70 milyar dolarlık açık nasıl finanse edilecek?
Bu yetmiyormuş gibi, geçen hafta uluslararası yatırım kuruluşu Goldman Sachs bir rapor yayımlayarak petrolün bu düzeylerde de kalmayabileceğini belirtti. Rapora göre, 2012’den önce petrol fiyatlarında düşüş yok. Hatta 2008’de petrol fiyatları normal koşullarda yüzde 10 daha yükselecek. 2009’da da bu seyir devam edecek. Öylesine ki, işler ters giderse 2009’da petrolün varilinin 200 doları bulması bile olası. İşte bu raporu okuyunca hem enflasyon, hem de dış açık kaygısıyla içim kararıverdi. Hatta bu ülkeyi yönetiyor olsam, vücut kimyam değişirdi. Tabii içimde sorumluluk duygusu olduğu için!

Derin devlet mi yapıyor?
Bu arada belirtelim; böylesi bir ekonomik değişimle hangi hükümet karşılaşsa sallanır. Hele o anda çok yüklü bir cari açık sıkıntısı varsa.
Gerçi fanatik neoliberallerimiz petrol fiyatlarını derin devlet ve zinde güçlerin, demokratik AKP iktidarından kurtulmak için yükseltmeye çalıştığını savunabilir! Hatta kimi süper aydınlarımız da buna karşı tek duruşun AB’ye tutunmak olduğunu yazabilir! Biz de Türkiye’de yaşadığımız için bunu ücretsiz bir tuluat icrası olarak izleriz!
Petrol fiyatları yükselince yahut bu yıl olduğu gibi ekonomi yavaşlayınca petrole olan talebin azalacağı düşünenler var. Oysa bu pek geçerli değil. Ülkemizde 24 milyon ton kadar petrol ithal ediliyor ve bu ekonomik konjonktüre göre en fazla yüzde 5-6 kadar değişiyor.
Özetle durum şu: Krizden bu yana Türkiye ekonomisi enerji fiyatlarının etkisiyle daha büyük bir dış açık sorunuyla karşı karşıya kaldı. Fiyat artışları sürüyor. Bu durumda hem enflasyon hem de dış açık sorunları daha da büyüyecek görünüyor.